Gerçek şair eserleriyle geleceğe hükmeden, adı dillere destan olan, zamana bağlı bulunmayan
kimsedir, kişidir. O, aşk ile kendinden geçmiş, maddi varlığını adeta unutmuştur. Allah varlığından
gelip, yine Allah’a gideceğinden aşk kaynağıdır. Bu maddeden sıyrılıp ilahi aşka yöneliştir.Karaca-
oğlan bir dörtlüğünde şöyle seslenir:
Karac’ Oğlan der ki ismim överler
Agu oldu bildiğimiz şekerler
Güzel sever diye isnat (iftira) ederler
Benim HAK tan özge ( başka) sendiğim mi var.?
Yunus Emre de bir, iki mısralık söyleşi içinde hiç okuma yazma bilmeyen kişilerin bile gönüllerini coşturan bir sanat ve zevk önderidir. Yunus ile Karacaoğlan’ın şiirleri milyonlarca insanın gönlünü
Aşk ateşi ile dağladı. Tutuşturup yaktı. Alevleri dünyanın öbür köşelerinden görenler aydınlığa
kavuşuyorlar. Nerede sade bir söyleyiş varsa Yunus’ un eseridir. Yunus Emre maddi şairlerin tersinde yürür.
Yunus Emre’yi ve Karaca oğlanı kendinin bir parçası bilen milletimiz Anadolu’nun pek çok yerinde, içinden ve gönlünden gelerek , Yunus’a. Karaca oğlana mezar ayırmıştır.. Bu halkımızın kültür,yönünden kaynaşmasıdır. Yüceliğidir. Güzelliğidir. Ayrı bölgelerimiz aynı değerleri benimsiyor, aynı şeyi, aynı şairlerimizi istiyor, bizim diyor. Bu ne güzel bir sahiplenmedir. İşte bu güzel duygu bu özden sahiplenme, milletimizi bir birine kültür bağı ile bağlıyor, kilitliyor. Halkımızı sevgi ile gönülden bir birine bağlıyor. Böylece, Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı dipdiri yaşatyoruz.
Yunus Emre’nin arşivimde bulunan cönkteki şiirini değerli kardeşim Medeni Yavuzarslan’ın
isteği üzerine yayılıyoruz.
Ağlatırsın zarı zarı
Kare vermez isen de hoş
Layık görürsen de narı
Narın da hoş, nurun da hoş.
Gelse celalinden cefa
Yahut kemalinden vefa
İkisi de cana cefa
Celalin hoş kemalin hoş.
Hoştur bana senden gelen
Ya taze gül hoştur diken
Ya hil’at’i yahut kefen
Lütfun da hoş, kahrın da hoş.
Gerek ağlat gerek güldür
Gerek diri gör gerek öldür
Aşık Yunus sana kuldur
Lütfun da hoş kahrın da hoş.
Mevlana Yunus hakkında, onun:
Ete kemiğe büründüm;
Yunus diye göründüm.
Mısralarını görünce:” Bunu söyleyebilseydim, Divan-ı Kebir’i yazmazdım.” Dediği rivayet olunduğu ğibi, yine Mevlana’nın Yunus’u kastederek :” Hangi makama çıktıysam, o Türkmen Kocasının ayak izlerini önümde gördüm” demesi, aralarında manevi alışverişi ortaya koyar. Fakat kesin olarak bunların
doğru olup olmadığını bilmiyoruz.” Kaynak: “Konya Alimleri ve velileri” Yazarı, Mehmet Ali Uz
Doğrudan Doğruya
Gazeteci, Araştırmacı yazar
1- Nisan 2017 – KONYA