KARAMANIN KAPADOKYASI
Başyayla Ören Yeri / Hisarönü Lausados Antik Kenti Güneyyurttan Şerafettin Güç ile beraber Başyayla’da bulunan Hisarönü bölgesini gezerek resmetmek için karar vermiştik.Daha önce “Başyayla 1830 Nüfus ve 1845 Hane Mal Varlıkları Kayıtları” adlı eserimize kaynak olacak bilgi ve resimler edinmek için bölgeyi seyahat etmemiz gerektiğini başkana iletmiş ve zat-ı alilerinden de olur almıştım. Yedi Kasım 2019 günü Başyayla Belediye Başkanı Sayın Ahmet İpek’i makamında ziyaret ettiğimizde yanımıza Mustafa Sert Bey’i rehber olarak tayin
etti. Eski Çağda Taşlık Kilikya olarak bilinen yöremizin, Başyayla ilçesi civarında yer alan Hisarönü bölgesinde antik çağda kurulan on kentçikten – Dekapolis / İzauria- birisi olan Lausados Antik Kenti bulunuyordu. Başyayla’nın Kirazlıyayla eski adıyla Lafza mahallesinin adının bu kelimeden kaynaklandığının da tahminiyle beraber Lafza kelimesinin “Lafzatullah” terkibinin ilk kısmının da olabileceği bilinmektedir. (Ali Çelebi Hoca Efendi merhumun Lafzavi Şiiri) Hisarönü hakkında geçen yıl yaptığımız bir gezi sonucu yazmıştım. Hisarönü’nün göletle Kaşoluk arasına yaptığımız bu geziyi Ebabekir Cambolat’la gerçekleştirmiştik. Bu seferde ise asıl antik bölge olan Aktepe civarına yürüyüşe geçtik. Burası Konya’dan Başyayla’ya gidenler için Kaşoluk denilen buz gibi çeşme ve dinlenme yerinin bulunduğu zirveden seyrettiğimiz sağlı sollu otantik kaya zincirlerinin ve daha nice coğrafi harikaların yer aldığı alandır. Hisar ortalama altı – yedi bin metre uzunluğunda olup yalçın kayalarının yüksekliği de yaklaşık
50 ila 200 metre arasında değişmektedir. Türkiye’nin çoğu bölgesi gibi bizim memleketimiz Taşeli yöresindeki antik kalıntılar da Roma ve Bizans çağı eserleridir. Roma putperest dönemi (M. 3. yıl yıla kadar) , Bizans da imanlı dönemi (M. 3. yıl yıldan İslam medeniyetinin kurulduğu döneme kadar) temsil eder. Aktepe’deki lahitler özellikle aslan korumalı mezarlar Roma zamanının eserleridir. Yine Metropol ve Nekropol (mezarlık) arasında tiyatro arenası bulunan yerlerde Roma eserleri çoğunluktadır.
Aralarda yer yer mezar kalıntıları, eşilmiş, yoyulmuş alanlar göze çarpıyordu.
Bu bölgenin de önceki gezdiğimiz bölge gibi tamamen terk edilmiş bir bağ –
bahçe alanı olduğu görülmektedir.
Birbirine duvarlarla ve aralara toplanmış çakıl omaklarıyla bölünmüş
mandallardan ve evleklerden oluşan alanlarda hala üzüm asmaları, cevizler ve
diğer kültür ağaçları ayakta durmaya çalışıyordu.
Bağ evleklerinin aralarını ayıran duvarlarda yer yer sütun altı taşları ve eski
medeniyetin yapı köşelerinin de yer aldığını gözledik.
Anadolu’daki bütün antik kentlerde şuna şahitlik edilir: Roma medeniyeti
üzerine Bizans medeniyeti, Bizans Medeniyetine de İslam Medeniyeti
çökmüştür.
1980’li yıllarda buraların halktan alınarak ormana devredildiğini, bunun altında
da büyük oranda ilgisizliğin yattığını öğreniyoruz. Aynı durumun Güneyyurt yer
bağlarında ve yaylalarında da yaşandığını, burada da halkın ve yetkililerin
arazilerine sahip çıkmadıklarını gerekli askı ve itiraz sürelerinin verilmesine
rağmen tapularının alınmaması üzerine ormanın el koyduğunu biliyoruz.
Antik kentin merkezi olan Aktepe mevkiine nazır son yamaçta arabamızı park
ettikten sonra ilginç bulduğumuz resimleri çeke çeke ilerledik.
Aktepe’nin olduğu yer metropoldür ,yani insanların meskûn alanıdır. Buraya üç
giriş göze çarpıyor. Kral girişi, kuzey – batı yamaçta, Halk girişi Kuzey tarafta,
protokol ve elit tabaka girişi ise güney – doğu taraftadır.
Tepenin zirvesine yakın iki yapay taş merdiven görülüyor; birisi kuzeyden birisi
de doğudan çıkan bu merdivenlerden kuzey'dekinde 28, doğudakinde de 12
basamak hala sapasağlamdır.
Tepenin karşı yamacında ta Hisarın zirvesine kadar yayılan bir nekropol
yerleşkesi vardır ki bunlardan kayaya oyulanlar çoğunluktadır. Kayaya
oyulanlar arasında aynı in içinde ikili, üçlü hatta beşli lahit guruplarının aile
kabristanı olduğu anlaşılmaktadır.
Nekropol alanında lahitler ve lahit kapakları sıkça görülür. Bunlar başka yerde
imal edilip kullanılırken kaya içindeki lahitler ve kapakları yerinde
yontulmuştur. Bazı kaya aile kabristanlarının iki üç kat olduğu gözlenmiştir
ancak zemin kat toprakla dolduğundan küçük kapılarından girmek mümkün
değildir.
Aktepe’nin tam zirvesinde Başyayla’nın gözlendiği bir seyir kulesi vardır halk
buraya Kapılı Taş demektedir.
Aktepe yamaçlarında aynen piramidi andıran dört tarafından dörder basamakla
yerden küçülerek yükselen anıt zemini vardır.
Aktepe metropolü ile Nekropol alanı arasında oldukça çukur bir tiyatro meydanı
göze çarpmaktadır. Bu alan binlerce kişinin gösterileri rahatlıkla izleyebileceği
bir alandır.
Mükremin Kızılca