Bölgemde çok enteresan olaylara şahit oluyorum. Küçük bir bahçem var. Tüm dünyam burası.
Ermenek ilçesine gidebilmek için Karaman'ın diğer iki ilçesi olan "Başyayla" – "Sarıveliler" ve bunların köylerinin tamamı benim şu an yaşadığım beldeden geçmek mecburiyetinde. Başka yol yok.
Güneyyurt (Gargara) beldesi Türkiye'de Kirazın en erken yetiştiği yer olarak gösterilen "Sancaklı Bozköy" Manisa'dan sonra gelir.
Kızarması ve toplanması arasında bir hafta vardır. Kısaca Manisa'dan sonra bir hafta sonra burada KİRAZ toplanmaya başlanır. Bölge kiraz yetiştiriciliği yönünden dikkat çekicidir.
Şimdi gelelim bir başka çok enteresan bölgemde ki olaya.
Türkiye tarımsal alet edevat dökümleri istatiksel değerlerine baktığımızda “PAT PAT” diye ifade edilen + çapa makinesi olarak da kullanılan aracın bu bölgede en çok olduğu biliniyor. Her evde var kısaca. İki bin haneyi geçkin evden bahsediyorum. Dokuz mahallesi olan bir belediyelik burası. 5.200 – 5.600 civarında nüfusu olan bir belde.
Yani kısaca bu “PAT PAT” sesleri ne yazık bugün yok. Duymadım. İçim cız etti. Yüreğim burkuldu. Burnumun direkleri sızladı. Meğersem ne güzel bir ses imiş. Kahrolsun “covid
Ben değil “PAT PAT”larda karantina altına alındı bugün. Ortalık çok sessiz. Ürkütücü bir ses dolanıyor ortalıkta. Bu gece nasıl uyuyacağımın hesabını yapmaya başladım.
Bu “PAT PAT” sesleri bana ninni gibi gelirdi. Çünkü üretimin sesleri olduğunu biliyorum. Kirazlar dilerim bu sene yine aynı günde açar. Endişelerim hayal olur. Çok düşünceliyim bu sebepten.
Herkesin bahçe sulama saati var. Sabahlara kadar bölge halkım bunlarla gider gelir kirazlarını sulamak için. Onun için ninni gibi dedim. Şimdi gel sen bugün sessiz bir ortamda uyu.
Korkuyorum ay ışığı altında hayal kurmaktan. Mecbur muyum sessizce uyumaya. Dedim ya alışkınım bu “PAT PAT” seslerine.
Bademler çiçek açmak üzere. İlk badem çiçeğinin fotoğrafını çekmek için bir haftadır hayal kuruyordum. Bu hayalim suya düştü. Hayallerim bir başka bahara kaldı. Bölge “covid
Evimin bekçisi “akbaş” bugün hiç havlamadı. Çok dikkatimi çekti. Bir sessizlik var dedim ya dostumda hüzünlü bu “PAT PAT” seslerini duymadığından.
Ceviz ağaçlarımın dallarını sallayan sincaplarımda ortalıkta görünmediler. “ÇAK ÇAK” sesleri kesildi “PAT PAT” seslerinin kesildiği gibi. Korkum, onlar önceden olacağı biliyorlar mı acaba.
Bahar gelmeden hazan mevsimi yaşanıyor beldemde. Herkes diken üstünde. Kazma, kürek, çapa, keser ne ararsan kiraz ağaçlarının altında atılmış bekliyor, bir el gelse de beni alsa kullansa diye. Bugün yürüyüş yolumda gördüklerim bunlar.
Ermenek ve komşu ilçelerin bağlantısı yok artık. Köyden köye imece usulü dost emekleri, sohbet sesleri gelmiyor kiraz bahçelerinden. Kiraz bahçeleri çok ama çok sessiz.
Bulutların kiraz bahçelerine indiğini ben burada gördüm. Kirazlar çiçek açında işte bu bulutları görürüsün bir hafta boyunca. Bulutlar gibidir kiraz bahçeleri, seni bir başka hayal dünyasına alır götürür.
Gün boyu çalışırlar arılar. Ben görmedim kirazlarda çalışan arılarının insanı soktuğunu. Zaman dar onlar biliyorlar bunu. Seni beni sokmaya vakitleri yok. Endişeliyim bu “corona
Halk bahçelerinin bakımına + ilaçlamasına + çapalamasına + budamasına + gübrelemesine gidemiyor “PAT PAT” ile. Hep bu “corona
Dileğim duam bahar mevsimini doyasıya yaşamak. Şu günler bizim bölgeye lütfen gelmeyin. Yerinizden de ayrılmayın.
Yaradılışından günümüze kadar ağlayan ağaç vardır. Gözyaşları nelere derman olmamış ki bir bilsen. Başında beklerler ağlaması için, tamtamlar çalarlar, ateş dansı yaparlarmış. Gözyaşlarını toprağa karıştırmamak için büyük bir gayret sarf ederlermiş.
Bir gün beyaz adam çıka gelmiş. Yıllardır biriktirdikleri gözyaşlarını istemiş.
Ağlayanlardan bir tanesi bu gözyaşlarını otuz beş yıldır gün yüzüne çıkarmamış meğersem. Vermekte istememiş beyaz adama.
Nereye gömsem de şu beyaz adam bulamasın demiş. Ancak kalbime gömersem bulamaz demiş. Hiç kimseler görmeden sessizce akıtmış gözyaşlarını içine. İşte bu “KAUÇUK” ağacı imiş.
Kiraz dalları çok naziktir kaba kuvvete hiç gelemez. Kendisi ile sohbet ister yoksa kızarmaz. Kiraz toplayanlar bunu bilirler. Kauçuk ağacı gibidir derdini kimseye söyleyemez. İşte onun için bugün toplarsın, akşamdan sabaha tekrar yüzü kızarır. Yanına birkaç defa çağırır seni kendisi ile sohbet etmek için.
Kısaca “covid
Şerafettin GÜÇ