ADIM ADIM CUMHURİYET'E

*Mudanya Mütarekesi için 3 Ekimde işgal kuvvetlerinin temsilcileri ile görüşmeler başalar,11 Ekimde Ateşkes anlaşması imzalanır. Müzakereleri TBMM adına Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa yürütür. 15 gün içinde Trakya boşaltılacaktır. Ateşkes anlaşması ile Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahlı çatışmaya son verilir..
Mudanya Mütarekesi sonucu, kesin barış antlaşması görüşmelerine gidilmiş ve tarafsız bir ülkenin şehri olarak Lozan, müzakerelerin yapılacağı bir yer olarak seçilmiştir.
Lozan Barış Konferansı’nda yalnız Yunanistan’la bir hesaplaşma değil, aynı zamanda Birinci Dünya Harbi’nin galipleri ile hesaplaşma, hukuki ve siyasi yönden uyuşmazlıkları çözümleme, yüzyıllardan beri sürüklene gelen problemlere  hâl çaresi aranmakta idi.
 *Lozan Barış Konferansı 20 Kasım 1922 de başlar, 4 Şubatta anlaşmazlık yüzünden kesilir, 23 Nisan 1923’te tekrar toplanır ve 24 Temmuz 1923’te imza edilir.
Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonra imzalanır. Lozan’da imzalanan vesikalar, esas barış antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ve bir nihai senetten ibarettir. Lozan’da imzalanan bu vesikalarla, sadece bir barış düzenlenmemiş, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, hukuki, iktisadi ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir.
Özet olarak Lozan bir bütün olarak doğu ile batının hesaplaşmasıdır.
Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı galipleri ile eşit şartlar altında, Lozan’da  siyasî bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk istiklal ve hâkimiyetinin tanınması bakımından önem arz eder.
Lozan Barış Antlaşması ile Türk İnkılabının aksiyon devri tamamlanmış, bundan sonra yıkılan, bozulan eski düzenin yerine yenisi, yani yeni düzen kurulmaya başlamış, sosyal hayatın icaplarına uygun olarak topluma ve yeni kurulan devlete şekil ve düzen verilmeye çalışılmıştır. Modern Devleti kurmak için sosyal bünye değişikliği bir zorunluluk hâlini almıştır.
TBMM 1 Kasım 1922’de aldığı tarihi bir kararla Saltanat’a son verir., Osmanlı Devleti’nin 16 Mart 1920’den itibaren ebedi olarak tarihe intikal ettiğini tüm dünyaya açıklamıştı. İstanbul’un işgali olan 16 Mart 1920’den itibaren İstanbul Hükümetince aktedilen antlaşma ve sözleşmeler yok saymasına rağmen İstanbul Hükûmeti’nin kendisinin hâlâ yaşamakta olduğunu sanması 1 Kasım 1922 tarihli kararla SALTANAT’a  yani babadan oğul geçen padişahlık  sistemine  son verilir.
Bu tarihi kararın da açık belirtisi olarak 1921 Anayasası ile kurulmuş siyasi rejim geniş anlamı ile Cumhuriyet’ten başka bir şey değildi. Ancak Cumhuriyet resmen ilan edilmemiş ve devlet başsız bir devlet olarak kalmıştı.
Tarihi vazifesini başarı ile yapan TBMM, 1 Nisan 1923’te seçimlerin yenilenmesine  karar vermiş. Yeni kurulan Meclis,11 Ağustos 1923’te İkinci Dönem çalışmalarına başladığında Gazi M. Kemal’i yeniden Meclis Başkanlığına seçer. 14 Ağustosta yeni kabine kurulur., başvekilliğe Fethi Okyar Bey getirilir. Ali Fuat Cebesoy’da Meclis ikinci başkanı olur. Lozan Antlaşmasını Meclis 14 ret,213 kabul oyu ile onaylar.
Birinci Meclis son devrinde kendi içinde parçalanmış ve kendi kararıyla dağılmıştı. 1 Nisan 1923 seçimlerinde İkinci Meclis’e gelen mebuslar ise Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti namzetleri arasından seçilmişti. Fakat bu cemiyet bir parti değildi. Partilileşmeye gidildi ve 9 Eylül 1923’te Halk Fırkası kuruldu.
1 Ekim 1923’te Türk ordusunun İstanbul’a girmesi ile Türk vatanın bütünlüğü ve siyasi istiklali de gerçekleşmiş, bir devir kapanmış yeni bir devir açılmıştı.
Devlet yönetiminin 1920’den itibaren kaydettiği gelişmeler uygun bir devlet şeklini bulmak için artık bir zorunluluk hâline gelir.
Meclis’te ve İstanbul basınında Ankara’nın başkent olması için kanun  teklifini kabinenin başı Fethi Bey değil de , İsmet Paşa’nın vermesi ciddi  rahatsızlıklar yol açarken, İstanbul’un başkent olarak kalması için M. Kemal’in eski dava arkadaşları, Rauf Bey, Refet Bey, Ali Futa paşaların ve Dr. Adnan Adıvar’ın muhalif kalması, M. Kemal’i endişeye sevk eder.
6 Ekim İstanbul’un kurtuluş günü olarak kutlanır ve okullar yerel bir bayram anlayışı ile o gün için tatil edilir ve günün önem ve anlamı üzerinde durulur.
13 Ekim 1923’te Anayasa’ya konan ek bir madde ile Ankara’nın Türk Devletinin idare merkezi olarak kabul edilir. Devlet merkezinin İstanbul olacağına dair özellikle İstanbul basının ve padişah yanlısı kişilerin mücadeleleri ve münakaşalarına son verildiği gibi Cumhuriyet’in ilanı için de bir adımın daha atılmasına katkı sağlar.
25 Ekim 1923 günü meydana çıkan bir kabine bunalımı TBMM’nin çalışma güçlüğünü ortaya koyması bakımından ve başsız devlet olamayacağı gerçeğinin belirmesi sebebiyle Cumhuriyetin ilanı sonucunu doğurmuştu.  
Hükümet kurmadaki karışıklık, TBBM’de her vekilin hükümete girme/ kabine üyesi olma arzusundan kaynaklanıyordu. Kabinenin oluşması için her bakan Mecliste ayrı ayrı oylanarak seçiliyordu. Gazi’ye göre bir hizip Meclis’i işgale çalışıyordu.
Cumhuriyet’in ilanı ile ilgili M. Kemal’in önceden kafasında oluşturduğu ve 28 Ekim gecesi küçük ince not defterine yazdığı yazılar notlar vardır.  
Parti idare heyetine şöyle böyle bazı tavsiyelerde bulunarak Meclis binasından ayrılır. Meclis’ten çıkarken koridorda onu bekleyen Kemalettin Sami ve Halit Paşalar tesadüf eder. Onlar Ankara’ya yeni gelmişlerdir. Gazi ile görüşmek isterler. Gazi Milli Müdafaa Vekili  Kâzım Paşa’yı da yanına çağırır. Hem onu hem de onlar vasıtasıyla  bu iki generali  Çankaya Köşkü’ne yemeğe davet eder. İsmet Paşa ile Kazım Paşa’yı yanına alarak meclisten ayrılır. Çankaya’da kendini görmeye gelen Rize mebusu Fuat, Afyon Mebusu Ruşen Eşref beyleri de yemeğe alıkor. Yemekte sessiz ve dalgındır. Belli ki kafasında bir şeyler var. İşte bu arada birden,
“Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.”
Doğal olarak orada bulunanlar bu düşünceye katılır, yemeğe çabuk son verilerek sofra terk edilir. Ertesi günkü hareket tarzı hakkında önlemler alınır. Arkadaşlar görevlendirilir. Misafirler yolcu edilir. Yalnız İsmet Paşa Gazi’nin yanındadır. Bir masaya oturulur. Anayasa açılır. Cumhuriyetin kanununu hazırlayacaklardır.
Teşkilatı-  Esasiye Kanunu’nda yani Anayasa’da bir değişiklik yapılacaktır. Çalışmalar başlar. Ertesi günü Çankaya’da alınan tedbirler uygulanmaya başlar. Kabine bunalımından bir çıkar yol bulunması için Sami Paşa Fırka/ Parti grubuna Gazi’nin parti grubuna davet edilmesi teklifinde bulunur. Gazi davet edilir. Gazi Parti grubuna gelir ve “Bana biraz müsaade edin, bir teklifim olacaktır.” dedikten sonra, bir önce ki Çankaya’da hazırlanan tadil tasarısını grup kâtibine verir. Okutur, Gazi’nin teklifi müzakereleri yeniden alevlendirir. Artık varılacak netice bellidir. İsmet Paşa söz alır:
Fıkra Reisi’nin teklifini kabul ihtiyacı katidir. Dünya bizim bir hükümet şekli görüştüğümüzü biliyor… Bir tecrübeden bahsedeyim. Avrupa diplomatları bu hususta beni ikaz ettiler(uyardılar) sizin devletin reisi yoktur dediler. Bugünkü şekildeki reis, Meclis Residir. Demek ki siz başka bir reis bekliyorsunuz  dediler. Avrupa’nın düşüncesi budur. Halbuki biz böyle düşünmüyoruz. Millet hâkimiyetine, mukadderatına, fiilen kendisi el koymuştur. O halde bunun  hukuki ifadesini söylemekten neden çekiniyoruz? Cumhurbaşkanı olmadan başvekil olmaz, Gazi Paşa Hazretlerinin teklifinin kanunlaşması lazımdır.”
Buhran en üst noktaya varmıştı, ya her şey kaybedilecek, ya ileri geri didinmeler arasında varılan sorun aşılacaktı. İşte tam bu noktada Meclis’in en yaşlısı olan Abdurrahman Şeref Bey, söz alır:
Hükümet şekillerin tadat (sayma)  edilmesine sayılmasına lüzum yok. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.  Kime sorarsanız sorunuz. Bu, cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş. Varsın gelmesin..”
Galeyan son haddindeydi. Hâlâ tartışmaya devam etmek isteyenler vardı. Parti grubunda müzakerelerin yeterliliği kabul edildi. Parti toplantısı sona erdi ve Meclis Genel Kurulu hemen toplandı. Anayasa komisyonu teklifin mazbatasını hazırladı. 1921 Anayasası’nın birinci maddesine “Türkiye Devleti’nin şekl-i hükümeti Cumhuriyettir.” ibaresi konuldu. Nihayet Meclis Reis vekili tasarıyı müzakerelere  koydu,okuttu ve tasarı “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri arasında gece 20.30’da kabul edildi. Ardından Cumhurreisi seçimine geçildi oturuma katılan 158 milletvekilinin oylarıyla Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurreisliğine seçilmişti. Yeni kabine 30 Ekim 1923 tarihinde Malatya Milletvekili İsmet Paşa tarafından kuruldu ve Cumhuriyet’in ilk başbakanı oldu.
 28.10.2021 Hasan ŞİMŞEK

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram