1402 YILINDA ANKARA SAVAŞI
TİMUR İLE YILDIRIM BEYAZİT ARASINDA GEÇEN SAVAŞ,
OSMANLI ORDUSUNUN BAŞINDAKİ SIRP PRENSLERİYLE
EMİR TİMUR ARASINDAKİ BİR SAVAŞTIR…
SONRAKİ YILLARDA, BU YENİLGİNİN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN,
OSMANLI DEVLETİ TÜM TÜRKLERİ DEVLET İDARESİNDEN ATARAK, OSMANLIYI TÜRK DÜŞMANI YAPTI, ANADOLU’DA TÜRK VARLIĞINA KARŞI SAVAŞ AÇTI…
* Timur’u, Hıristiyan Batı, zalim ve yıkıcı olarak anar. Timur Han, daha hayatta iken bu suçlamalara cevap vermiştir.
O, İlhanlı Devleti’nin ve ona bağlı Çağatay Hanlığı’nın kargaşalıklar, entrikalarla sarsıldığı bir dönemde, yenilmez bir güç olarak ortaya çıkmıştı. Türk, İran ve Arap tarihçileri, bu kargaşalığa Yahudi tüccarların ve Hıristiyan misyonerlerin birinci derecede sebep olduklarını belirtirler.
Bu tüccarlar ve bazı misyonerler Avrupa krallarına casusluk yapıyorlardı ve bunlar bütün Türkistan’a dolmuşlardı. Timur Han, bunların faaliyetlerine son verdi. Hindistan’dan Hıristiyan misyonerlerin kovulmasını, bu kıtada Müslümanlığın yayılmasını sağladı. Bunun için Hıristiyanlar, ona düşman idi. Timur Han, işgal ettiği yerlerde, Yunan ve Roma eserlerinin kalıntılarını, putları yıkmıştı. Bu yüzden ona, “yıkıcı” demişlerdir.
Ankara Savaşı (1402) – Nedenleri ve Sonuçları
Timur’un 1402 de Osmanlıya savaş açmasının asıl nedeni, Yıldırım Bayezid’in bir Sırp Kralının kızıyla evlenmesi ve bundan duyduğu rahatsızlıktır.
Ayrıca Yıldırım Bayezid Sırp askerlerini Müslüman Türk Beylerinin üstüne gönderip, Anadolu’daki birliği bu şekilde sağlamaya çalışıyordu.
Timur, tüm bu olanlar dolayısıyla Yıldırım Bayezid’ın Türk-İslam âlemine ihanet ettiğini düşünüyordu. Bu konuda Yıldırım Bayezid’ı uyaran Timur, beklediği cevabı alamamış ve karşılıklı diplomatik yazışmalar başlamıştır. Ve sonuçta diplomatik çözümde olmamıştır.
Hatta bir keresinde Yıldırım Bayezid, Timur’a öyle hakaret dolu bir mektup yazmıştır ki, Timur ‘Osmanlı Evladı şaşırmış olmalı’ diyerek hayretler içerisinde kalmıştır.
Sonuçta savaş kaçınılmaz olmuştur. Böylece 28 Temmuz 1402 yılında bugünkü Ankara Esenboğa Havalimanının olduğu yerde Osmanlı ve Timur orduları karşılaşmıştır.
(Ek Bilgi: Esenboğa, Timur’un savaşta filleri kumanda eden komutanının ismidir ve Esenboğa Havalimanı ismini bu Türk Komutandan almaktadır. Ayrıca Timur-lenk deki lenk eki Farsça olup topal anlamına gelmektedir, çünkü girdiği savaşlardan birinde yaralanan Timur topal kalmıştır. Ve Timur girdiği hiçbir savaşı kaybetmemiştir.)
Osmanlı Ordusundaki Türk Boyları da Yıldırım Bayezid’den rahatsızdı. Çünkü Yıldırım Bayezid savaşın komutasını eniştesine, yani Sırp Prensine vermişti.
Sırp Prensin komutasında savaşmak Müslüman Türkleri rahatsız etmişti. Timur’un haklı olduğunu düşünen Türk Boyları saf değiştirip, Osmanlı Ordusuna, yani Sırp Prensine karşı savaşmaya karar verdi. Timur böylece beklediğinden de kolay bir zafer kazandı.
Sırp Prensinin komutasındaki Osmanlı ordusu darmadağın edildi ve Yıldırım Bayezid esir düştü. Timur bu savaştan sonra durmadı ve Anadolu’yu işgal etti. Fakat bu kalıcı bir işgal değildi. İstese Osmanlıyı tarihten ve haritadan silerdi. Ama Timur sadece Osmanlının kulağını çekmek istedi.
(Ermenek Ulu Caminin kapısı hakkında bir rivayete göre Timur; Yıldırım Bayezida: Tılsımlı ve Afsunlu kapıdan geçen benin Türk Boyuma neden zulüm/ızdırap/eziyet edersin demiştir.)
Bu yüzden Osmanlıya çok zarar vermedi. Bu savaşsın hayırlı neticelerinden biri ise, Yıldırım Bayezid’ın bir türlü almadığı İzmir’i Hıristiyan Şövalyelerden kurtardı. Kısa bir süre içerisinde Hıristiyan Şövalyeler teslim oldu ve Timur, İzmir’i Müslüman Türklere armağan etti. (Caka Beyliği) Ve Osmanlıyı tekrar uyararak Anadolu’yu terk etti.
Çünkü Timur, kesinlikle bir yağmacı değildi. Ülkesinde bilim ve sanatla uğraşanlar el üstünde tutulurdu. Ayrıca Türk İslam âleminin Avrupa’da ilerleyecek gücünü Osmanlı olarak görüyordu. Bu yüzden Anadolu’dan çekildi ve Çin seferini yapmak üzere Avrasya’ya yöneldi.
Çin Seferi hazırlıklarını yaparken ise 1405 yılında hayatını kaybetti. Timur ilim, bilim ve din adamlarını ülkesinde el üstünde tutardı. Sanata ve bilime son derece duyarlı, ayrıca dinine bağlı bir insandı.
Boş zamanlarını bizzat Semerkand’ın imarıyla geçirirdi. Lakin hainlere ve özellikle dini kullanıp insanları kandıran münafıklara karşı gazabı çok büyük olurdu. Hainlerin ve din tüccarı münafıkların kellelerini vücudundan ayırıp, kellelerden kuleler yaptığı söylenmiştir. Bunun dışında Yahudileri sevmez, Yahudilerin sürekli bir plan içerisinde olduğunu bildiği için, Yahudi tüccarları özellikle ülkesinden uzak tutardı.
Osmanlı ise, Ankara Savaşını tarihinden silmeye çalışsa da, aslında Osmanlı Ankara Savaşı’nı hiç bir zaman unutmadı. Timur’un verdiği mesajlara ise aldırmadı. Timur’un düşüncelerine ihanet etti ve Türkler yönetimden uzaklaştırıldı.
Böylece Osmanlı Yönetimini gayrimüslimlere teslim etti. Bütün Osmanlı Padişahları Rus, Slav, Ukrayna, Sırp asıllı kadınlarla evlendi.
Yönetim bu kadınlara ve onların akrabalarına teslim edildi. Mesela Hürrem Sultanı ele alacak olursak, Hürrem Sultan, oğlu II. Selim’i Nurbanu Sultan ile evlendirmiştir. Nurbanu Sultan (Genevieve Rachel), İspanya’dan sürgün gönderilen bir Yahudi ailenin kızıdır.
Hürrem’in iki çocuğu da, (Mihrimah Sultan ve II. Selim) evliliklerinde hep Tora’nın emirlerine uyarak Yahudi kanunlarına göre evlilik yapmışlardır. Tora inancına göre; Yahudi bir anneden doğan çocuk her ne olursa olsun Yahudi sayılır.
Eğer anne Yahudi değil ise çocuk “bozuk” diye adlandırılır ve asla Yahudi olarak kabul görmez. Yani, Kanuniden sonra tahta çıkan II. Selim safkan bir Yahudiyle evlenmişti. Ve Tora inancına göre de II. Selimin çocukları da Yahudi olarak dünyaya gelmiş oldu.
Ayrıca Hürrem Sultan’ın damadı olan Rüstem Paşa’nın kardeşi Amiral Sinan Paşa’nın Yahudi asıllı olduğunu, Türkiye Yahudi Cemaati’nin gazetesi Şalom’da şöyle anlatılmaktadır:
“Kanuni’nin amirallerinden olan Sinan Paşa, ortaçağ kaynaklarınca “The Great Jew” (Ulu-Büyük Yahudi) olarak adlandırılır. Açık denizlere yelken açtığında Osmanlılar tarafından Süleyman’ın Mührü adı verilen Davud Yıldızı olan sancağı gemisinin gönderine çekerdi.”
Kanuni döneminde en parlak devrini yaşayan Osmanlı, bu dönemde birçok Osmanlı Paşasının Kanuniye yalvarmasına rağmen Moskova Prensliğine sefer düzenlemedi. Çünkü Rus asıllı olan Hürrem Sultan buna izin vermedi. Böylece Ruslar serpilip büyüdü ve bir imparatorluk haline geldi. 18 yy.dan itibaren de Osmanlının başına büyük bela oldular. Ayrıca Hıristiyanlara verilen kapitülasyonlar, (ekonomik ayrıcalık) yine Kanuni döneminde verilmiştir ve bu olayda yine Hürrem Sultanın etkisi olduğu düşünülmektedir.
Türkler, İttihat-Terakki dönemi gibi bazı istisnalar dışında, Ankara Savaşından (1402), Cumhuriyetin Kurulmasına (1923) kadarki döneme kadar yönetimden uzak tutuldu.
Böylece Osmanlı, Hıristiyanların insafına kalan bir devlete dönüştü. Osmanlıda vergi Müslüman’dan Türk den alınır, savaşa Müslüman Türk gönderilir, ağır işleri Müslüman Türkler yapardı. Hıristiyanlar ise ticaretle uğraşır ve el üstünde tutulurdu. Kapitülasyonlarla kanunen de ayrıcalıkları vardı. Hıristiyanlar bu durumdan memnundu ve Osmanlı bu sayede 600 sene ayakta kaldı.
Müslüman Türklerin Osmanlı sistemi altında ezilmesine ise, kapitülasyonları kaldırıp, Cumhuriyeti kurarak Mustafa Kemal Atatürk son vermiştir.
(Ek Bilgi: Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk tarihte en sevdiği komutanın Timur olduğunu belirtmiş, hayatını araştırmış ve siyasi düşüncelerini örnek almıştır. Timur’un kendi el yazısıyla yazdığı Kuran-ı Kerimi ise gözü gibi korumuş, odasında muhafaza etmiştir.
Diğer ilginç bir not ise; Timurlenk mezarına şunu yazdırtmıştır:
‘‘Eğer, kim ki beni rahatsız edip mezarımı açarsa, ülkelerine savaş şeytanları dolacaktır.’’
Bu uyarıya rağmen, Sovyet Antropologlar, çok merak ettikleri Timur’un mezarını 1941 senesinde açarlar. Ve 3 gün sonra Sovyetler Birliği, Alman Nazi taarruzlarına uğrar. Yaklaşık 4 sene boyunca Timur’un naaşını inceleyen Rus Antropologlar, 1945de Timur’un naaşını tekrar mezarına defnederler ve kısa bir süre sonra Almanlar; Ruslara, Amerika ve İngiltere destekleri gelince yenilir ve savaş biter-1945…
Minyatürler İnternet Ortamından Alınmıştır
Kaynaklar:
- Anadolu Türkmen Boyları’na Osmanlı’nın Nefretinin NedeniOsman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslâm Medeniyeti, İstanbul 1980, s. 7-13,
- Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I, 1991 Ankara, s. 192-203.
- Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Ankara 2006, c. 1, s. 135.
- İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Ak Koyunlu, Kara Koyunlu Devletleri, Ankara1988, s. 180-189.
- Mükrimin Halil Yinanç, Akkoyunlular, İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, c.1, s. 263; İbn Kemal, Tevârîh-i Âli Osmân VIII. Defter 124b, (haz. Ahmet Uğur) Ankara 1997, s. 276.
- Fehameddin Başar, “İlk Osmanlı Tarihçileri”, Türkler, c. XI, Türkiye Yayınları, Ankara
- Aka, İsmail (2000). Timur ve Devleti. Ankara: Türk Tarih Kurumu. ISBN975-1602-54-8.
- Öztuna, Yılmaz (1946). 1402 Ankara Muharebesi – Bayazıt ile Timur’un Ölümü ve Fetret Devri. İstanbul: Refet Zaimler.
- Daş, Abdurrahman (2004). “Ankara Savaşı Öncesi Timur İle Yıldırım Bayezid’in Mektuplaşmaları”. Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi