Son bilimsel araştırmaların analizlerine göre kalp damar hastalığı bulunmayanların koruyucu amaçlı aspirin almasının yararından çok, zararı var. Hastalık tanısı bulunanlar için doktor kontrolünde kullanma önerisi hala geçerli.
Bir öneri…
ABD Önleyici Hizmetler Görev Grubu (US Preventive Services Task Force) 26 Nisan’da Amerikan Tabipleri Dergisi JAMA’da ‘Kardiyovasküler Hastalıkların Önlenmesi için Aspirin Kullanımı’ başlıklı bir öneri paketi yayınladı. Pakette, “60 yaşına gelmiş ve henüz aşikâr kalp ve damar hastalığına yakalanmamış kişilerde birincil koruma amaçlı düşük doz aspirin tedavisini başlamayın” dendi.
Daha basit ifadeyle, bu yaşına kadar damar sağlığı açısından sorun yaşamayanlarda, kalp krizini engellemek için düşük doz aspirin başlamaya gerek yok, hatta zararı var.
Bir uyarı…
Hemen peşinden Amerikan Kardiyoloji Koleji (American College of Cardiology) bir uyarı notu yayınladı: Önleyici Hizmetler Görev Grubu’nun önerisi kalp ve damar hastalığı bulunanları kapsamıyor.
125 yıllık ilaç
125 yıl önce geliştirilen aspirinin vücutta nasıl çalıştığını hatırlatalım. Aspirin, ‘siklooksijenaz’ enziminin aktivitesini geri dönüşümsüz durduran bir molekül. Vücutta, temel iki tip siklooksijenaz enzimi bulunuyor: COX-1 ve COX-2.
COX-1 trombositlerde (kan pulcukları, pıhtılaşmada rol alırlar), COX-2’yse iltihaba yanıt gösteren hücrelerde (dolayısıyla iltihap oluşumunda rol alırlar) daha fazla oranda var. Aspirin, COX-1 enzimini, COX-2’ye göre daha fazla durdurur (nispeten COX-1’e daha düşkün).
COX-1 enzimine daha düşkün olduğu için, düşük dozda bile (çalışmalarda 50-500 mg aralığında kullanılmış) durduruyor ve kan pıhtılaşmasını kolaylıkla azaltıyor. COX-2’yi durdurması, yani iltihabı gidermesi içinse yüksek dozlarına (500 mg ve üstü, genelde 1-2 gram) ihtiyaç duyar.
Dolasıyla, kan sulandırıcı dozu genelde günde 75-300 mg, iltihap giderici dozusa yüksek, günde 1-2 gram arasında değişiyor.
Kaynak: MESUDE ERŞAN