Bizim Fabl Örneklerinden Adil Bir Hasat Paylaşımı Masalı
(Ermenek – Güneyyurt) Pınargözü mahallemizin mülkü olan Gölcük’te ekim dikime, orman el
koyduktan sonra ara verilir. Artık burada insanlara yasak olan ekim – dikim hayvanlarca
sürdürülür.
Ayı, tilki ve kaplumbağa bir araya gelerek Gölcük’ü beraber ekmeye karar verirler. Bir güz
günü birisi övendireyi eline alır, diğer ikisini de boyunduruğa koşarak “deh der!” ve bir uçtan
öbür uca vara gele elli dönümlük yazıya buğday ekerler.
Haziran ayının sonuna doğru ekinlerin derilme vakti gelir. Ortaklar ayı, tilki ve kaplumbağa
tekrar bir araya gelerek “Artık ekinimizi dermeye başlayalım.” diye karar alıp dağılırlar.
Ertesi sabah toplanırlar, kendi aralarında bir iş bölümü yaparlar:
Tilki: “Şu yukarıdaki gördüğünüz kayalar var ya” diye Kuşakpınar’daki Sel kayasını gösterir.
“O kaya bir göçerse ekinimizi, harmanımızı mahveder. Ben onun dibine yatarak bunu
önleyeceğim.” der ve çeker gider, gölgeye yatar.
Ayı da, kasabanın altından akan Göksu’yu göstererek “Şu gördüğünüz dere var ya, o bir
coşarsa ekinimizi, harmanımızı mahveder.” deyip ardından “Ben şu inin içine yatarak bunu
önleyeceğim.” der ve o da çeker gider kayanın koyu gölgesine yatar.
Kaplumbağa çaresiz, hiç itiraz etmez ve tek başına ekinleri biçer, harmana yığar ve denesini,
samanını ve kesmiğini ayırarak üç yığın meydana getirir.
Bunu izleyen tilki ve ayı hemen harman yerine gelirler. Mahsulü nasıl bölüşecekleri hakkın da
fikir alış – verişinde bulunurlar. Herkes buğdayı kendisi için isteyince anlaşamazlar.
Ayı ile tilki yine akıllarını çalıştırarak (!) buğdaya konmak için sinsice bir fikir ortaya atarlar:
“Bir yarış düzenleyeceğiz, kim ilk önce Gölcük’ten Çarşak’ın başına çıkarsa buğday onun.
İkinci çıkana da saman düşecek. Üçüncü de kesmikle idare edecek.” derler.
Kaplumbağa tamam deyince ertesi gün sabah yarış başlar. Tilki bir seğirtmede Gabardıç’a
varır. “Onlar nasıl olsa bana yetişemezler.” diye ardıç ağacının dibine uzanır.
Ayı da hızlı hızlı Gabardıç’a gelir. Bakar ki tilki yatırıyor. Biraz daha yukarı giderek, nasıl
olsa birisi uyuyor, diğeri de imkânsız yetişemez.” der ve bir pelit ağacının gölgesine yatar.
Kaplumbağa ağır ağır hiç durmadan yürür. Tilkiyi ve ayıyı uyurlarken görüp hiç ses etmeden
yoluna devam eder.
Çarşak’ın başından; “Haydi millet, neredesiniz?” diye bağırır. Ayı ve tilki yenilgiyi kabul
etmezler ve başka bir yol deneyelim, derler.
Ayının fikri; “Kim en yaşlıysa buğdayı o alacak, ondan sonraki yaşlı samanı ondan sonraki de
kesmiği alacak.” der. Hepsi kabul eder.
Ayı; tilkiye sorar ”Sen kaç yaşındasın?”
Tilki: “İki yüz yaşındayım.”
Tilki de ayıya sorar: “Sen kaç yaşındasın?”
Ayı: “Ben Nuh Tufanı sırasında gemiye alınan ayı ailesinin reisiydim.” der.
Kaplumbağa ağlamaya başlar. Ayı ve tilki “Niye ağlıyorsun? Dediklerinde:
Kaplumbağa: “Bel Kabil Habil’i öldürürken yanlarındaydım, onu hatırladım da ondan
ağlarım.” der.
Artık hileci ayı ve tilkinin itiraz hakkı kalmaz. Buğdayı kaplumbağa; samanı ayı, kesmiği de
tilki alarak hak yerini bulur.