Bundan tam 4 yıl önce 15 Temmuz 2016 gecesi, ülkemizi, milletimizi, demokrasimizi, Cumhuriyetimizi ve aydınlık geleceğimizi yok etmek isteyen vatan hainleri harekete geçmiş, milletin silahlarını yine bu aziz ve fedâkâr millete doğrultarak kanlı bir darbe girişiminde bulunmuşlardı. Sinsi planlarla devletin en kuytu kademelerine kadar atanmış hainlerin, halkın iradesiyle seçilmiş millet temsilcilerini hedef aldığı bu kanlı hesaplaşma, asil milletimizin dirayeti ve sağlam direnişiyle aynı gece akamete uğratıldı.
O karanlık gecede ülkemizin her köşesinde millet aşkını içinde taşıyan vatan evlatları, okyanus ötesinden talimat alan hainlerin karşısına korkusuzca dikildi. Nasıl ki bu necip millet Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında tüm imkânsızlıklara rağmen inançla ve azimle kanının son damlasına kadar vatanını ve geleceğine dair söz söyleme iradesini savunduysa 15 Temmuz gecesinde de aynı kararlılıkla tankların karşısına çıktı. Demir, çelik ve barut adeta inançla terbiye edildi…
Milleti korumak için görevli olan askerleri ve silahları millete karşı kullanmaya çalışan; onlara kendi kanından, canından kardeşlerine ateş açtıran bu karanlık zihniyet, yine milletin içinden kopmuş vatansever evlatlar sayesinde hedefine ulaşamadan engellendi.
Bugün burada etle tırnak gibi nasıl bir aradaysak 4 yıl önce 15 Temmuz gecesi meydanları sokağa çıkma yasaklarına rağmen dolduranlar da aynı inancı taşımaktaydı. Ölüm kusan tankların, topların, uçakların ve helikopterlerin karşısına Mehmet Akif'in "Ulusun! Korkma! Nasıl böyle bir îmanı boğar!" dizelerinde yer verdiği îman gücüyle çıkıp dimdik duranlar da belki işçiydi, memurdu, öğrenciydi; anaydı, ataydı, evlattı. Abdestini alıp direnişe koşan vatandaşlarımızın kimi özlem duyduğu şehitlik mertebesine ulaştı kimi gazi olarak o geceden bir nişaneyi bedeninde ve ruhunda taşıdı. Çok şükür ki şu geçen 4 yılda bile nice ÖMER HALİS DEMİRLER doğdu, 4 kutlu yaş aldı.
Darbecilere darbe yapan bu aziz millet belki de dünya tarihinde bir ilki başardı ve şanlı tarihinde yazılmış yüzlerce kahramanlık destanına bir yenisini daha ekledi. Üzerine açılan ateşlere, atılan bombalara, kendilerine yöneltilen tehditlere, gözlerinin önünde vurulan insanlara rağmen asla geri adım atmadı, meydanı darbecilere bırakmadı. Emniyet Teşkilatımızın mensuplarıyla ve darbecilere karşı harekete geçen Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla el ele vererek, bu darbe girişimine karşı tarihî bir duruş sergiledi. Tankların etkisiz hâle getirilmesi başta olmak üzere dik duruşlarıyla memleketine ve geleceğine sahip çıkan milletimiz, gece boyunca sayısız kahramanlık destanları yazdı. Bıyıkları henüz terlememiş gençlerden, 70 yaşındaki ihtiyarlara, işçisinden patronuna, köylüsünden şehirlisine kadar milletimizin tüm fertleri parti, meşrep, siyasi görüş farkı gözetmeksizin darbeciler karşısında tek vücut olmuştu. Minarelerden yükselen selâlar vatan türküleri ile birleşti.
15 Temmuz direnişi, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet inancının vücut bulmuş haliydi ve Türk milletini bir arada tutan mayanın vatan aşkı olduğunun kanıtıydı. Bıçak kemiğe dayandığında nasıl korkusuz olunur, nasıl tarih yazılır sorularının cevabıydı.
Bu duygu ve düşüncelerle; 15 Temmuz'un yıldönümünde bizlere istiklâlimizi ve istikbalimizi sağlayan Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları ve 15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi ve aramızdan ayrılan kahraman gazilerimizi bir kez daha sonsuz minnet, şükran, rahmet ve saygıyla yâd ediyor, Allah'ın bu millete bir daha böyle karanlık geceler yaşatmamasını diliyorum.
Atila Zorlu – Ermenek Belediye Başkanı