Karamanoğlu Sultanı İbrahim Bey ve Fatih Sultan Mehmet’in Özel Doktoru
Artık doktorlarımızın yemini Beşir Çelebi Yemini olacak!
Karamanoğullarının iftihar tablosu, Ermenek bölgesinde yetişmiş, 21. yüz yılda dev eseri keşfedilen Türklerin Hipokratı!
Beşir Çelebi Kimdir?
“Beşir Çelebi, bir dokuzuncu / on beşinci yüzyıl Türk hekimidir.
Sultan 2. Mehmed’in etrafındaki Konya’dan (Selçuklu kültürünün köklerinin dayandığı) Edirne’ye taşınan ve Şeyh Şücaüddin Karamani ve Zenbilli Ali’yi içeren seçkin kültür halkasındaki âlimlerden biriydi.
Kökenleri, doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Kaynaklar onun hakkında hiçbir bilgi içermemektedir ve hayatıyla ilgili detaylar çalışmalarındaki notlardan veya ona ithaf edilen kitaplardan alınmıştır.
2. İbrahim b. Mehmet Karamanoğlu’na (Karaman hükümdarı) hizmet ettiği ve daha sonra da Osmanlıların hizmetine geçtiği açıkça görülüyor.
Edirne’de tahta geçişinin hemen akabinde 2. Mehmet, İbrahim’e Beşir Çelebi’yi başkente davet eden bir mektup yazmıştır.
Tarih-i Edirne ve Beşir’e ithaf edilen Hikâye-i Beşir, hekimin Sultan’ın dîvânına katılıp ona tıp ve temizlik alanında danışmanlık yaptığını nakletmektedir. Edirne’de iklimin avantajlarını izah etmiş ve Yeni Saray’ın yeri için öneride bulunmuştur. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren süregelen çalışmalar babasının bu sarayın temellerini 854/1450 yılında atıp 855/1451’de tamamladığını öne sürmektedir.
Beşir Çelebi’ye üç çalışma ithaf edilmiştir: Mecmuatü’l-fevâid, Tarih-i Edirne. Hikayet-i Beşir Çelebi ve Tevarih-i Al-i Osman.
Mecmuatü’l-fevâid kesinlikle onun tarafından yazılmıştır. Giriş kısmında kendini tanıtmış ve kitabı Karamanoğlu Mehmet oğlu İbrahim için yazdığını belirtmiştir.
(The Encyclopaedia of Islam / İngilizceden çeviren: İng. Öğr. Hakan Ekerer)
TDV İslam Ansiklopedisinin mevcut 44 ciltlik eserde Beşir Çelebi ile Alakalı bir madde yoktur ancak ileride yayınlanacak ek ciltlerde yer almak üzere İSAM veri tabanında iki sayfalık bir PDF dosyasında merhumla ilgili kısıtlı bilgiler yer almaktadır.
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Tıbbi Bilimler Litaretürü Tarihi c1 İstanbul 2008 adlı çalışmasından şu notlar aktarılıyor:
“Fatih Sultan Mehmet devri hekimlerinden ve sohbet arkadaşlarındandı. Şiir yazmış, tarihle uğraşmıştır. Daha önceleri Karamanoğullarının hizmetindeyken Fatih zamanında Osmanlı hizmetine geçmiştir. Bir Edirne Tarihi yazmıştır.”
Tıp üzerine eserleri şunlardır, dedikten sonra Hikâyet-i Hakim Beşir Çelebi adlı kısa eserinden söz ederek:
“Tarihle karışık tıbbi malumat veren bir kitaptır”, deniyor ve ünlü hekimin risalesinde yer alan bir anlatımına Osmanlıca olarak şöyle yer veriliyor:
“Bu risale Beşir Çelebiye aittir. Ebu’l-Muzaffer Fatih Sultan Mehmet Han zamanında yaşamış hazık bir doktordur. Edirne’de yaşamıştır.
Rivayet olunur ki: Konya’da hazık bir doktor vardı. Adına Beşir Çelebi derlerdi. Halkın kendisine büyük itimadı vardı. Alanında son derece maharetliydi. Bir gün atıyla giderken bir cenazeye rastladı: cenazeyi taşıyanlara seslenerek, bu taşıdığınız kişi diridir, dedi. Sonra attan inerek tabutu açıp öldü sanılan kişiden kendi sanatıyla kan aldı. Sonra tabuttaki adam gözlerini açıp kalktı.
Beşir Çelebiye: sultanım bu adamın diri olduğunu nasıl anladınız? Dediklerinde:
Beşir çelebi cevap verdi: götürenlerden bildim, çünkü diri hafif, ölü ağır olur.
Beşir Çelebi hazretlerinin halk arasında böyle yaygın maharetleri anlatılınca Fatih Sultan Mehmet Han hazretleri Edirne’de tahta oturduklarında Beşir Çelebi’nin hazakati ve marifetleri anlatılır. Fatih bunun üzerine kalpten meylettiği Beşir Çelebiyi Karamanoğlu İbrahim beye bir mektup yazarak Edirne’ye davet eder. Bunun üzerine İbrahim Bey de hekimi Edirne’ye büyük izaz ve ikamla gönderirler.
Beşir Çelebi Edirne’de eski sarayda fatih sultan Mehmet’le güzel sohbetlerde bulundular. Fatih, hekimi çok beğendi ve uzun süre yanından ayırmadı.
Altuncu Zade (9/14. Asır) adlı yazardan da şu not aktarılıyor:
Fatih Sultan Mehmet devri âlimlerinden olan bu zatın idrar tutulmasının tedavisi hakkında bir risalesi olduğu rivayet edilir. Risalenin varlığı tespit edilememiştir. Yalnız sık sık kullandığı bir idrar sondasıyla pek çok mesane hastalığını iyileştirdiği bilinmektedir.”
Görüldüğü gibi bu kayıtlarda ünlü doktorumuz Beşir Çelebi merhumun dev eseri Mecmuatü’l-Fevaid’in adı bile geçmiyor.
Ancak PDF dosyasının ikinci sayfasında İngilizce olarak yer alan ve Hollanda Leiden Üniversitesi çalışması olan The Encyclopaedia of Islam’dan alıntı bilgiler Beşir Çelebi hakkında en doğru ve özet bilgilerdir:
İşte o, değerli hocamız Hakan Ekerer beye tercüme ettirdiğim metnin çevirisi:
(çeviri en baştaki tırnak içindeki bölümdür.)
Bir Sitem ve Meydan Larousse’da Beşir Çelebi
2012 yılında biten 44 ciltli TDV İslam Ansiklopedisinde yer bulamayan Beşir Çelebi, 40 yıl Önce 1981 yılında aldığım orijinal Meydan – Larousse’de şöyle yer alıyor:
“Beşir Çelebi, Türk hekimi. 14. Yüz yıl. Fatih Sultan Mehmet devrinde yaşadı. Karaman’da iken Fatih Sultan Mehmet tarafından şöhreti duyuldu. Karaman beye gönderilen bir mektupla Edirne’ye gelmesi istendi. Beşir Çelebi Edirne’de Eski Sarayda Fatih tarafından kabul edildi. Padişah, sağlığına son derece düşkün olan ve Temmuz ayında bile kürkle dolaşan Beşir Çelebi’den çok hoşlandı ve kendisini “Hassa Hekimi” olarak tayin etti. Fatih’in Tunca nehri kenarındaki Sara-yı Cedid-i Âmiresi Beşir Çelebi’nin beğendiği yere yapılmıştır.”
İki Mecmuatü’l-Fevaid
Faydalı şeyler topluluğu, tıbbi terkipler mecmuası.
Birincisi:
Bizim doktorumuz Beşir Çelebi merhumun Tıp İlimleri dalındaki 560 sayfalık dev eseri olup http://www.yazmalar.gov.tr/ İnternet sitesinde: Mecmû'atü'l-Fevâ'id: Beşîr Çelebî (İbrâhim Karamanî) (öl. 840/1436) Bulunduğu Yer Fransa Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları Koleksiyonu” şeklinde kimlik veriliyor.
Beşir Çelebi merhum eserin girişinde kitabı ithaf ettiği Karamanoğlu İbrahim Bey ve kendisi hakkında şunları söyler:
“Bu kitabın kaleme alınmasına yol açan ve önder olan sebep: Acemlerin Sultanı, milletlerin hâkimi, kalem ve kılıç sahibi, Acem ve Arapların iyiliklerinin kefili, Suskunlar Yurdunun mülkünün varisi, güvenlik sancağını yükselten, dünyanın en adaletli sultanı, Konya vilayetinin önderi, parlak ve aydınlık İslam Dininin Allah’ın inayetiyle yardımcısı, Mehmet Han oğlu Karamanlı Sultan İbrahim – Allah saltanatını sürekli, delilini parlak, yardımcılarını güçlü, iktidarını uzun kılsın- Bey hazretlerinin yüce emri ve değerli yazısı olmuştu.
Hekimlerin başı, önden gidenlerin lideri, eşyanın gerçeklerini bilen, doktorların en üstünü, Mevlana Beşir Çelebi hazretlerine ki kendi eleştirel yeteneklerinden ve temiz, bağlı yüreğinden bu kitap ortaya çıkmıştır.
İçindeki terkipler – reçeteler denenmiş ve yararları tespit edilmiştir. Bu eserde birçok terkip yer almış olup o da bunu, sultanların peşine düştüğü bilgiler olarak görüp yüce fermana uyarak bu mecmuayı ortaya koymuştur. Bu eserdeki terkipleri – hapları – devaları seçerek yazıya geçirip adını “Mecmuatü’l-Fevaid” koyup gökler gibi yüce makamlarına eriştirdi. Onlar da her gerektiği vakit bu mecmuaya başvurarak içeriğinden yararlanırlardı. Bu eserdeki reçetelerin her birisi defalarca sınanmış ve denenmiştir.”
İkincisi:
İBB Atatürk kitaplığından indirdiğim 220 sayfalık çeşitli maddi ve manevi ilaçlar, Banet Suadü gibi uzun kasideler, tılsımlar, şiirler ve nasihat ve hikmet tarzı metinler içeren bir eserdir.
Eser birbirinden ayrı parçalar ve konular içeriyor. Kitapta metinlerin sonunda ve en başta üç tane yazar imzası göze çarpmaktadır:
En başta, Muharrir: Mehmet Necip bin Ali Galip, sonlara doğru da: Cevşen oğlu Ahmet Efendi oğlu Ali ve: Hacı Ali bin Süleyman imzaları yer alıyor.
Eserdeki bazı tarihler ise şöyledir: 1243 / 1828 ve 1331 / 1913
Beşir Çelebi Nerelidir?
Sayın Mehmet Akif Erdoğru “Hikayet-i Tabib Beşir Çelebi ve Tarih-i Edirne” adlı esere yaptığı çalışmasında: “Karaman veya Ermenekli olduğu söylenen Hekim Beşir Çelebi” tabirini kullanmaktadır.
Karamanoğlu Araştırmacısı Sayın Şerafettin Güç ise “Karamanlı Hekim Beşir Çelebi” adlı makalesinde: Beşir Çelebinin babası Mahbup Çelebi’dir. Ermenek’teki 1339 tarihinde yapılan Tol Medresede yetişmiştir” demektedir.
Benim görüşüm de aynen bu iki arkadaşın kaydettiği gibi: Beşir Çelebi merhumun Ermenekli olduğu yolundadır.
Neden?
Bu yoldaki şahsi kanaatim, Beşir Çelebi merhumun Mecmuatü’l-Fevaid adlı, 560 sayfalık Osmanlı Türkçesi ve Arapça olarak kaleme alınan dev eserini baştan sona okumuş birisi olarak edindiğim intibadan kaynaklanıyor.
Şöyle ki: 30 bölümden oluşan, Osmanlı Türkçesi ve Arapça olarak yazılan eserin ilk 110 sayfasında ve ilk 29 bölümde bitkisel terkiplere yer verilmektedir.
Otuzuncu bölümde ve sonraki sayfalarındaysa tıbbi bitkilerin tamamına alfabetik olarak yer veren eserin yazarı olan Beşir Çelebi merhumun Taşeli / Ermenek dağlarında yaşadığı ve buradaki endemik bitkileri ve şifa olduğu hastalıkları bizzat keşfettiği kesinlikle anlaşılmaktadır.
(Bu konuyu gelecek makalemde arz etmeye çalışacağım, inşallah)