20 Şubat 2020 Perşembe 11:53
Ah be Fırat…
Hiç aklıma gelmezdi bir gün seni, ölüm yıl dönümünde anlatan bir yazı yazmak. Sen şehit olduğunda üniversitede öğrenciydim, haberin geldiğinde serseri mayın misali sağa sola delice saldırmak istedim. "YETER ULAN YETERRRRRR!" diye haykırmak istedim. Avluya indim, etrafa baktım. Hiç kimsenin umurunda değildi Fırat, ölümün…
Sigarasını içine neşeyle çekenler, rujlarını tazeleyenler, kahvelerini kahkahalarla yudumlayanlar..
Her şey ama her şey üstüme geldi Fırat, işte o zaman and içtim dedim ki "Yasını; ağlayarak, bağırarak, sağa sola saldırarak tutmayacağım. Yazacağım, okuyacağım, araştıracağım. Sen ve senin gibi yiğitleri yaşatacağım."
Fırat, senden sonra acılar üzerimizden hiç eksik olmadı. Meskun mahal operasyonlarında binlerce yiğidimizi yitirdik, bombalar patladı ülkemizin her yerinde, 15 Temmuz ihanetini gördük ne canlarımızı kaybettik.Yaşasaydın eğer eminim ki bu acılara merhem olmak için elinden geleni yapardın Fırat.
Kimse anlamıyor Fırat, hiç kimse hem de. Yaşasaydın belki, sana içimizdeki ızdırapları anlatırdık, bir de çay sigara yapardık sabaha dek…
Anlardın Fırat, bizi bir tek sen anlardın…
Ruhun şad olsun GARDAŞIM.
Sen ne unutuldun ne de unutulacaksın.
Demiştin ya hani;
"Bu mücadeleyi 20 kişi kalsak da 30 kişi kalsak da bu şerefsiz vatan hainlerine karşı yürüteceğiz Allah'ın izniyle."
Bu sözünü mirasın belledik, unutursak kanımız kurusun Fırat !