Best place to buy cheap replica watches. And the best aaa+ swiss made grade 1 replica watches on our website with fast shipping.
1990’lı yılların başı.
Turne için geldiği Ankara’nın bir otel lobisinde Genco Erkal’ın uyanıp inmesini bekliyorum. Asansörden çıkınca yakalayıp ’’artık kaçamazsın’’ diyeceğim. Aylarca İstanbul’da buluşup görüşme taleplerimizi değişik nedenlerle erteledi zira.
Konuyu biliyor aslında.
Nazım Hikmet’in bütün şiirlerinin seslendirme haklarını, iki yıl süren mücadelemin ardından Adam Yayınları’ndan almışım. Sevgili dostum, yazar Atilla Birkiye ve Nazım Hikmet’in üvey oğlu Mehmet Fuat ile güzel bir planlama yaparak yedi sanatçı belirlemiş ve onlara seslendirmek istiyoruz. Bunların en başında da Genco Erkal geliyor. Otuz kaset olmasını planladığımız çalışmanın iki ya da üç kasetini Genco Erkal’a ayırmışız.
Ama gel gör ki Genco Erkal türlü bahanelerle görüşme isteğimizi yanıtlamıyor.
Nihayet otelin asansöründen çıktı ve hemen fırlayıp ‘günaydın’ dedikten sonra biraz da mecbur bırakarak lobiye oturduk.
Konuyu açtım ve ‘’siz olmazsanız bu proje olmaz’’ mealinde bir atak yaptım.
Bütün nezaketi ve inceliğiyle ne yapacağını şaşırmış bir biçimde ‘’tamam’’ dedi. ‘’Ama bir şartım var, bana iki yıl zaman vereceksin, hazırlanacağım’’.
Ben ‘’bunun imkansız olduğunu ve zaten iki yıllık bir süre için haklara sahip olduğumu, zaten altı ayın geçtiğini, kayıt stüdyosunun ayarlandığını’’ ne kadar anlatmaya çalışsam da ‘’böyle bir proje için zamana ihtiyacı olduğunu’’ belirterek kibarca teklifimi geri çevirdi.
Sonra ne mi oldu?
Ben başta Genco Erkal olmak üzere birkaç sanatçıya kızdım. Bütün külliyatı okumayı kabul eden değerli sanatçı Müşfik Kenter ile stüdyoya girdik. ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ başta olmak üzere tüm destanları 19 kasette Müşfik abinin sesinden kayda aldık.
Ancak destan dışındaki şiirlere ve müzik seçimlerine geldiğimizde istediğim sonucu alamadığım için projeyi durdurdum. Mevcut dijital kayıtları da ADA Müzik’in ‘’biz tamamlarız’’ talebi üzerine bir bedel almaksızın onlara teslim ettim. Onlar da projeyi, tamamlayamadılar.
Ama aradan geçen yıllarda Genco Usta’nın ne kadar haklı olduğunu, böyle bir çalışmanın, Nazım Usta’ya yaraşır bir sonuç için 1-2 yıllık zaman dilimine sığdırılamayacağını, benim amatörce ve kişisel hayallerime dayalı bir çabayla iyi bir sonucun ortaya çıkamayacağını anladım ve Fazıl SayIn besteleri ve Genco Erkal’ın seslendirmesiyle gerçekleştirilen ‘Nazım Oratoryosu’nu her dinleyişimde Genco Usta’ya hak veririm.
Anısı önünde bir kez daha saygıyla eğilirken dün kaybettiğimiz büyük usta, sanatçı, aydın Genco Erkal’ın ardından bu yaşanmışlığım geldi aklıma.
Dünya her ölümle eksilmez ama, dün bir kişi daha eksildi.
Işıklar içinde uyusun dünya halklarının başı sağ olsun emeğinize sağlık