Civler – Mençek – Civandere

0

Antalya Gazipaşa ile Karaman Sarıveliler arasında uzanan Yüğrük Tepesiyle Dede Dağının kuzeyinde yaklaşık sekiz km uzunluğunda Celil deresinin etrafında sıralanan üç köy.

Yer Karaman Sarıveliler ilçesi, Göktepe yolundan ayrılan Alanya yoluyla Sarıveliler’den gelen Alanya yolunun İki çay arasına varmadan kesiştiği nokta.

25 Mart 2023 akşamüzeri, öyle bir sağanak yağmur tuttu ki arabamızın silecekleri çalışmıyordu. Civandere muhtarıyla Sarıveliler kitabı üzerine görüşmek için çıktığımız yolun sonu Sarıveliler’in en uç köyü ve Alanya sınırındaki Civandere köyü idi.

Aynı güzergâhtaki Civler’e dönerken yağmur bizimle beraber arkamızdan geliyordu. Civlerde bizi akşam iftara davet eden değerli şair arkadaşım Hacı Uyar bizi karşılarken yağmur adeta oluktan boşalıyor gibiydi.

Ben her zaman derim: burası bu muhitin doğu Karadeniz’idir, yağmurlar bol, ürünler bereketlidir. Buradaki kardeş ağaçlar katran, ladin, sedir, Ardıç, andız, köknar ve daha binlerce bitki türünün ihtiyacı olan yağmur her zaman yağıyor.

Aslında bu mart günleri soğukların da henüz bitmediği günlerdir ancak bu iklimin sıcak insanları insana her şeyi unutturuyor. Islanan elbiseleriniz kısa sürede gürül gürül yanan odun ateşinin hararetiyle kuruyor, ilk defa karşılaştığınız insanlar uzun süredir tanışmış dostlar gibi karşılıyorlar ve kendinizi evinizde gibi hissettiriyorlar.

Bu dereye hâkim olan üç köyden Mençek’ten Nuri Sümer, Civler’den Hacı Uyar ve Yusuf Bayındır kardeşlerimizden çok şey dinledik. Basılacak olan Sarıveliler kitabında yer almak üzere not ettik.

Bu notların ana teması 1970 öncesi yani sanayi öncesi yöremizin kültürel birikimlerine dairdir. Bu bakımdan bu sohbetleri aynı maksatla Günder’den Mehmet Mutlu, Adillerden Yaşar Çalışkan, Sarıveliler’den İbrahim Demirtaş, Turcalar’dan Ahmet Emre Bülbül, Göktepe’den Mehmet Uğuz, Esentepe’den Süleyman Yıldız,  Daran’dan Yusuf Yıldız, Civlerden Hüseyin Bayıldır hocalarımızdan çok kıymetli makaleler elde ederek kitaba koyduk.

Şu anda sadece Civandere, Çukurbağ, Muzvadı, Koçaşlı ve Işıklı köylerinin son dönemlerini anlatacak değerli büyüklerimizi aramaya devam ediyorum.

Ortalama 1500 – 2000 rakımdaki bu güzel beldelerimiz her yönden gözbebeğimizdir. Gelenekleri sabittir, görenekleri isabetlidir ve insaniyetleri mükemmeldir. Esnafı güler yüzlü, memur ve amirleri yardımcıdır.

O akşam Civlerde iki dostla beraber olduk, Hacı Uyardan izin isteyerek asıl Civler köyünün yerleşim yeri olan merkez köyden Yusuf Bayındır kardeşime de misafir olduk.

Teravihten sonra yukarı köye çıktık. Burada 20 yıl arayla bir tarihin tekerrürünü bizzat yaşadık.

25 Mart 2003 günü ticari hayatım sırasında buraya gelmiş aynen Yusuf Bayındır kardeşimin evine misafir olmuştum. Bir akşamüstü manifatura ve giyim dolu kamyonumuzla Mençek, Civandereyi ve dere boyundaki Civleri gezdikten sonra akşam olunca Yusuf Bayındır kardeşimin evine misafir olmuştuk. Burada tarihin tekerrürü arabamızı 20 yıl önce park ettiğim köyün girişindeki sol tarafa aynen 20 yıl sonra da aynı yere park edişimizle başladı.

Yusuf ve Mahmut Bayındır kardeşleri babaları muhterem hocalarımızdan, Abdurrahman Bayındır vesilesiyle tanımıştım. Merhum Abdurrahman hocam Kulu Ömeranlı köyünde görevdeyken ben de Kulu Kırkkuyu köyünde grevdeydim. O zamanlar ara sıra görüşürdük.

Daha sonraları merhum hocamın oğulları Mahmut hocamla Sarayönü Çeşmelisebil beldesinde ticari hayatım sırasında görüşürdük. Gerek Mahmut Bayındır ve gerek Yusuf Bayındır bize kapılarını her zaman açmışlar ve engin bir misafirperverlik göstermişlerdir.

Muhterem Yusuf Bayındır kardeşimin evinde otururken kendimizi her bakımdan 1960’lı yıllarda hissettik. Nasıl mı?

Şöyle: evin bütün belgileri el işi nadide ahşaptan oluşuyor. Sobada gürül gürül katran yarmaları yanarken sizi üstünüzde tavan döşemesi olarak katran direklerinin arasını saran ardıç pardıları seyrediyor. Onların üstündeyse sabah ayrılmadan önce devasa ağaç merdivenden çıkıp serapa toprak damda kocaman ağaç yuvağı bir köşesine yerleşmiş gördük.

26 Mart 2023 sabahı Civlerde tarihi anlar yaşadık. Yusuf kardeşimin dam evinin üstündeki büyük ağaç yuvakla dam yuvduk, Civlerin her tarafını izledik ve fotoğraf çektik.

Yusuf bey kardeşime: evi neden çatılamadığını sorduğumda: bu ev bize baba yadigarıdır, bize devamlı “ocağımı söndürmeyin!” Derdi, biz de teberrüken çatı bile yaptırmayıp olduğu gibi korumaya çalışıyoruz, dedi.

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz