FRANSA-SURİYE VE SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
ATATÜRK VE HATAY MESELESİ
Konuyu siz okuyucuları sıkmadan anlatmam için Suriye meselesi, Hatay’ın anavatana katılış süreci, Fransa ile imza edilen Ankara İtilafnamesi (anlaşma, uyuşma ) ve Fransa ile ilişkiler, Suriye sınırı ve Süleyman Şah Türbesi meselesine de açıklık getireceğiz.
Hatay, Atatürk’ün eski İskenderun Sancağı’na verdiği isimdir. 30 Ekim 1918 ‘de Mondros Mütarekesi imza edilirken İskenderun ve Hatay Türk ordusunun elinde idi. Bu ordunun başında da Mustafa Kemal vardı. Mütareke ( Mondros Ateşkes Anlaşması ) sırasında Türklerin elinde bulunan bu toprakları Misak-ı Millî sınırları içinde kalan topraklar kabul eden Mustafa Kemal ve yeni Türk Devleti’ne göre , Hatay’ın Türk sınırları içinde kalması lazımdı. Anlaşma hükümlerine uymayan İtilaf Devletleri önce İngiltere, sonra Fransa ( İngiltere’nin çekilmesi ve Irak tarafına kayması ile ) Suriye topraklarını, Hatay, Adana, Antep, Urfa, Maraş bölgesini işgal etti. Bu işgaller sırasında bölgede yaşayan Ermeniler de Fransa’ya yardım ederek işgalleri kolaylaştırdılar. Ermeniler Türk halkına karşı zulüm ve işkence yapmaya başladı. Bölge halkı Ermeni saldırıları karşısında silahlı bir direniş başlattı. Ermenilerin devlet kurma teşebbüsüne ve Fransız işgallerine karşı durmak için Kilikyalılar Cemiyeti kuruldu. İşgallere karşı ilk direniş burada Dörtyol’da başladı. Fransızlar Ermenilerle birlikte 12 Şubat 1920’de Maraş’tan 11 Nisan 1920’de Urfa’dan çekilmek zorunda kaldılar. 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşması ile birlikte Antep ve Adana’dan çekilmek zorunda kaldılar.
Ankara Antlaşması, Birinci ve İkinci İnönü zaferlerinin paralelinde gelişen ve müzakereleri devam eden bir antlaşmadır. Ankara Antlaşması ( 20 Ekim 1921 ) öncesi, TBMM Hükümetin temsilen Bekir Sami Bey’in Fransız generali ile yaptığı bir antlaşma var, bu antlaşmayı TBMM kabul etmez, görüşmeler yeniden kesintili aralarla devam eder, bu defa TBMM’yi temsilen Yusuf Kamil Bey ( Tengirşenk ) ,Fransa’yı temsilen de işgalci Fransız Komutan Franklin Bouillon vardır. Uzun müzakereler sonucu İskenderun Sancağı hariç güney sınırları bu Ankara antlaşması ile çizilmiştir. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Adana ve Antep’ten Fransız kuvvetlerini çekilmesi Ankara (İtilafname ) Antlaşması ile mümkün olmuştur. Ankara Antlaşması’nın 9. maddesine göre Caber Kalesi ve çevresi Türkiye’nin malı olacak, Türkiye orda korucular bulundurup Türk bayrağını çekebilecektir. Bu anlaşmanın yapıldığı 1921 yılında Anadolu’nun yarısı Sakarya nehrinin batısı işgal altındadır.
ATATÜRK
O günün şartlarında Hatay için bazı koruyucu esaslar konulmaya çalışıldı. Atatürk 1936’dan itibaren, Hatay işi ile meşgul olmaya başladı. İstanbul’daki İskenderun ve Antakya Yardım Cemiyeti”nin adını “Hatay Hâkimiyet Cemiyeti “ şekline çevirtti. Hatay sınırda Dörtyol’da aktif bir Hatay heyeti ve merkezi kurdu. Bu merkez, Fransa’dan isteklerini belirten teklifler vermeye başladı. Fransızlarla siyasi polemik başladı. .Mustafa Kemal Atatürk de aynı yıl (1936 ) Meclis açılış nutkunda “Fransızlarla aramızda askıda bulunan Hatay meselesini halletmek zamanı gelmiştir.” şeklinde bir beyanda bulundu. Çünkü o zaman bir Fransız sömürgesi olan Suriye’ye, Fransız Başvekil Leon Blum istiklal verileceği şeklinde açıklamalar yapıyordu. Atatürk’e göre Hatay Suriye’ye geçmeden önce işi halletme düşüncesinde idi. Atatürk Hatay’a karşı çok daha aktif olmaya başladı. “ Hatay kırk asırdır Türk vatanıdır.” diye beyanlarda bulunuyor, o zaman KURUN adın taşıyan Asım ve Tarık Us kardeşlerin çıkarmış olduğu gazetede, Fransa Hükümeti’nin izlediği Hatay politikasını eleştiren 6 tane ağır başyazı yazı yazar.
Hatay Meselsi birleşmiş milletlere götürüldü. Birleşmiş milletler önce bir seçim veya sayım yaparak çoğunluğu tayin etmek istedi. O zaman Fransızlar mezhepler meselesi üzerinde oynamaya başladılar. Çünkü Hatay’da Aleviler olarak büyük bir nüfus kütlesi yaşıyordu. Ankara’nın Türk olarak kabul ettiği bu kütleyi, Fransızlar ayrı bir cemaat grubu olarak alıyorlardı. Fransızların işi yokuşa sürmesi üzerine manevra maksadıyla bir kısım birliklerimiz güney kaydırılmasına girişildi. Vaziyet gerginleşti. 20 Mayıs 1938’de yani Ata’nın hastalığının artık hükmünü yürüttüğü bir sırada Atatürk Mersin’e gelerek saatlerce süren ordunun geçit resminde bulundu. Nihayet çeşitli gelişmeler sonunda Fransa ile bir anlaşma yapıldı. Hatay’da tarafsız bir plebisit ( referandum ) yapıldı. 13 Ağustos 1938’de yapılan seçimde 40 mebustan ( milletvekili ) 22’sini Türkler kazandı.Hatay Meclisi açıldı.Hazırladığı bir anayasa ile istiklaline kavuştu ve Cumhuriyet ilan edildi. Başına da Tayfun Sökmen getirildi. Hükümet iç işlerinde serbest dış işlerinde Fransa ‘ya tabi olacaktı.. Hatay’a ilk vali olara k da Şükrü Sökmensür atanır. Atatürk’ün Hatay davasına kendini verişi bilinenlerden çok daha içlidir. O, Hatay’ın anavatana ilhakını görmeden hayata veda etti. 10 Kasım 1938 yılında ölümünden sonra Fransa ile bir antlaşma yapılarak 30 Haziran 1939’da Hatay Meclis anavatana katılma kararı aldı. Uzun ve çetin bir yolculuktan sonra Hatay, Türkiye’nin bir parçası hâline geldi.
Sonuç olarak, Fransa ile Ankara Antlaşması’nı ve Suriye ilişkisini, Caber Kalesi ve Anadolu Selçukluların atası sayılan Süleyman Şah’ın mezarının orda oluşunun ve Türk toprağı sayılmasının uluslararası antlaşmalarla teyidini, dünyanın gidişatına göre kaybedilen toprakların nasıl geri kazanıldığını kısaca bir özetini verdik.
17 Kasım 2015
Hasan ŞİMŞEK
ATATÜRK VE HATAY MESELESİ
Son Eklenenler
author
Emma Hayes
There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.