Yüz yılın çalışmasına başlarken…
Devasa kaya zincirlerinin dibinde kurulmuş beş bin yıllık bir şehrin konuşan dilidir bu.
Binlerce yıllık insan yapısı inler, delikler ve sığınaklar izler bizi yukarıdan. Şehrin içinde ise 750 yıldır ayakta durmayı başaran sanat eseri, ecdat yadigârı binalar selamlar konuklarını.
Yaşayan ve can taşıyan bir şehirdir Ermenek. Nefes alır verir, ağlar, ağlatır, sızlar sızlatır ve bazen inler inlerin içinden.
Dar sokaklarında yürürken bin yıllık çınarlar keser yolunuzu ve kulağınıza: dur dinle! Neler anlatacağım sana, derler sanki. Koca kovuklarından adeta bir sesle durdurur sizi.
Yıkılmak üzere olan bir metre enindeki duvarlar sendelerken söyler son sözlerini: yok mu beni tutan, der, önünden geçenlere.
Ulucami, Tol Medrese, Akça mescit, Sipas ve daha niceleri bizi alır gider 750 sene evveline.
Dünyanın en büyük nehrini içinde bulunduran, dünyanın en büyük ikinci mağarası Maraspolis yine çağıldar dev kayaların altından, gene çalıştırır değirmenleri, zira onun Ermenek’e verdiği elektrik sayesinde suyla çalışan değirmelerin yerini elektrikle işleyenler almıştır.
20 sene önce ölen atalarımız ve babalarımız kalksalar Ermenek’i aşağıdan bir büyük gölün kuşattığını göreceklerdir.
50 yıl önce aramızdan ayrılanlar çıkıp gelseler Bağarası’nı tanıyamayacaklardır. Metruk sekiler barana kırıklarıyla dolmuş, gazelleri süpürülmemiş, ağaçları sağdan soldan üstüne göçmüş olduğunu seyredip kedere boğulacaklar, baranaların çıbıksız, salıncakların çocuksuz, bağevlerinin yazın bile insansız olduğunu müşahede ederek hüzne gark olacaklardır.
Hitit, Roma, Bizans ve İslam medeniyetlerini bütün örneklerini sergileyen açık hava müzesidir Ermenek.
Metropoller yerini nekropolllere ve köristanlara bırakmış, Hitit abidelerine önce Romalılar sonra Hristiyanlar gömülmüş ve aynı lahdi paylaşmışlardır.
Müslümanlar da devraldıkları Hristiyan mabetlerine hiç dokunmamışlar hatta onların yerleştikleri yerleşim yeri adlarını hiç değiştirmemişlerdir. Ermenek yine Ermenek, Gargara yine Gargara, İzvit yine İzvit, Fariske yine Fariske, Arnava yine Arnava’dır.
Geçmiş medeniyetlerin izleri Ermenek’te bugün bile ya kayalardaki insan yapısı eserlerden ya da taş taş üstüne inşa edilmiş olan İslam medeniyeti şaheserlerden gözlenmektedir.
Karaman Bey ve babası Nure Sofi kalkıp gelseler Balkusan’daki türbelerini, Değirmenlikteki merkatlarını aynı yerinde bulabilirler.
Musa Bey Ermenek’e gelse medresesini dimdik ayakta görebilir. Halil Bey gelse Ulucami’de namaz kılabilir. Nure Sofi merhum atamız gelse fethettiği kalenin min ellerde olduğunu görebilir.
“Ermenek Şehrengizi” çalışması son 750 yılda Ermenek’e değer katan kişileri, aileleri, bürokratları, sülaleleri, yapıları, başkanları, ilim adamlarını, şairleri, ozanları, yazarları, devlet adamlarını ele almaktadır.
Ayrıca Ermenek’e değer katan işadamlarını, derneklerini, yakın zamanda yaşadığı bilinen zihinsel engellilerimizi, manevi dinamiklerimizi, maddi varlıklarımızı, efsane Ermenek mesleklerini ve meslek sahiplerini üçüncü kişi ifadesiyle okuyacaksınız, inşallah!
Ermenek’te vuku bulan: Yukarı Çarşı Yangınları, Kurtuluş Savaşı sırasında Ermenek’te yaşanan olaylar ve ilk elektriğin geliş hikayesi gibi tarihi olayları gerçek kaynaklarından tap taze alabileceksiniz.
Bu eser inşallah cumhuriyetin ikinci yüz yılının ikinci yılında tamamlanarak yüz yılın eseri olacaktır.
Bu tür eserlerde genelde yazarın tanıma imkânı bulduğu: kişi, kurum ve kuruluşlar yer alır. Ama âcizane bu algıyı ve olguyu aşan bir çalışmayla kapsamı oldukça geniş tutacağım inşallah.
Her şeye rağmen: kitap basıldıktan sonra “ben / biz niye yoğuz?” sorusunu asgaride tutmak için buradan da ilan ediyorum: birikimlerini ve Ermenek’e değer katan unsurlarının yer almasını isteyen hemşerilerimiz bizimle iletişime geçebilirler.
mukremin.k55@gmail.com 0535 738 6854 / Mükremin Kızılca Sosyal Medya Kanalları