ERMENEKLİ ÂŞIK İHRAKİ (ALEVİ)

                        ERMENEKLİ ÂŞIK İHRAKİ

 

   Ermenek’te Gürdallar sülalesindendir. Asıl adı Ali’dir. Mahlası İhrâkidir. Anası Ayşe Aba adında bir kadındır. Hayatının çoğu çalgı, raks ile geçtiği için mütehassıslar (gericiler) tarafından Alevi unvanıyla anılır olmuştur. Uzaktan yakından Alevilik ile ilgili bir ilgisi ve bir bilgisi yoktur. İhraki aslında Alevi değildir. Yüz yılı aşkın bir zamandan beri değirmencilik yapmışlardır. Bütün ömrü yokluk içinde geçmiştir. Türklerin en meşhur giysilerinden üç etekli bir entari giymektedir. Ermenek düğünlerinde zevk ve neşe âlemlerinin müdürlüğünü daima o yapardı. Okuması yazması olmadığı halde yaradılışça çok zeki ve ruhu çok uyanık bir yaratılışa sahipti. Tahminen 1913 yıllarında vefat ettiği söylenir. Kuvvetli bir belleğe sahiptir.

  Alevi 1926’da yayınlanan Konya vilayeti Halkiyat ve Hafriyat kitabı dokuzuncu sayfasında da yer almıştır. Şiirlerinden alıntı yaptığımız birkaç örnek

 

                                DESTAN

 

Meydan mahallesinde kahveci olduk,

Nazar edin baştan geçen dumanı,

Hacısın, hocasın nakkaşa aldık,

Hiss ettik muzibi dostu düşmanı.

 

                             Dinle sözlerimi ey kahbe meydan,

                             Bir zamanlar fakire olgundu mesken,

                             Çok yaşasın büyük küçük zabıtan,

                             Fil cümlesi padişahın aslanı.

 

Aybaşı gelmeden ister parayı,

İki gün durdursan buldun belayı,

Bir metelik için atar narayı,

Minareye bağlar dini, imanı.

 

                         Aman bu meydana kimse varmasın,

                         Düşmanım ise de muhtaç olmasın,

                         Sakın altlarında namaz kılmasın,

                         Haram olsun ona Hakk’ın Kur’an-ı.

 

İhraki’yi çok severim diyenler,

Meğer münafıkmış yüze gülenler,

Deyyus defterine imza verenler,

Şerife’nin oğludur onun akranı.

 

Bir başka dörtlüğünde de şöyle der:

 

Bu dünya kimseye değildir baki,

Ah u figanların tuttu eflaki,

Bunu böyle söyler aşık İhraki,
Bir zaman söylensin dilde destanı.

 

 

Zatı zat olmayan durmaz ikrara,

Bin ni’met verirse durur inkâra,

Kör kediler gibi tutsa bir fare,
Kuyruğu kabartır bir aslan olur.

 

Ey mağrur dünyaya bent olma sakın,

Her nesnedin sonu zevalî görünür,

Edersen nefsini zinaya yakın,

Her haram gözüne helal görünür.

 

 

   Bugün kitaplarda yer almayan bazı anı ve şiirlerinden birkaçını affınıza sığınarak sizlerle paylaşmak isterim.

  “Ermenek’te bir adamın tavuğu kaybolmuş. Bahçeleri aramış. Tavuğun kanadını Talat Efendi’nin bahçesinde bulmuş. Bunu İHRAKİ ’ye ( Alevi) anlatmış. Bir yakım (şiir) yazıvermesini

İstemiş:” Alevi şu destanı söylemiş:

 

Talat’ın başında, bir dilim sarık,

Sana da Haramilerden mi kaldı bu hampalık,

İstesen de verseydik götü boklu bir tavuk,

Bilinmez yerlerde çok hırsızlar var.

 

   Arkadaşları Alevi’yi çağırarak bugün GÖKSU  kenarında SARITAŞ yöresinde yiyip içelim derler. Alevi’ye ( dört yumurta haşlat, otuz beşlik birde rakı al) diye tembih ederek dolan gel derler. İhraki (Alevi) istenilenleri hazırlar. Heybeyi eşeğine ardar. Göksu çayının yolunu tutar. Varsa baksa ki çayın kenarında yani SARITAŞ bucağındaki “KAVİL YERİNDE” kimseler yok. Arkadaşları bilerek gelmezler. Alevi’ye oyun oynarlar. Alevi SARITAŞ’ ta çayın kenarında oturur. Rakıyı açar. Yumurtanın ikisini soyar, içmeye başlar. O anda da “OTLU” lakabıyla Hafız Osman atın üstünde şakır şakır selam bile vermeden Alevi’nin yanından bir o yana bir bu yana geçer gider. Alevi “OTLU” ya ve arkadaşlarına çok kızar. Kafayı iyice bulur. Kumsalda bir kazık bularak suyun sıvazlayıp düzgün yüzey haline getirdiği kumun yüzüne elindeki kazıkla şöyle yazar.

 

Çay kenarında geze geze,

İki yumurta oldu rakıya meze,

“Otlu” su boklu su selam vermez oldu bize,
Nerdesiniz ey analarını yüzükoyun…

 

   Alevi gelip geçen okusun diye yazdığı yazıyı (şiiri) öylece bırakır, Ermenek’e döner. Alevi’nin bir şeylerle uğraştığını uzaktan seyreden arkadaşları gidip yazıyı görür ve okurlar. Dilleri boğazlarına tıkanır. Sesleri çıkmayıverir.

   “Mazı Yaylası’na mecburen yol yapmaya götürülen âşık İhraki (Alevi) şöyle seslenir:

 

 

 

 

 

 

Metreyle ölçerler çakarlar kazığı,

Fakıra, fukaraya çok ettiler yazıyı,

Hırpalayıp, iter bahtı eziği,

İçinde ciğeri burganımız var.

Hacı Ahmet Efendi gibi aslanımız var “der.

 

   Hacı Ahmet Efendi Hacı Metinlerden Orhan ÇETİN Bey’in babasıdır. Alevi’yi mazı yaylasından yol çalışmasını bıraktırıp İhraki’yi Ermenek’e getirir. Alevi: Yoldan geldiği için hanımı olan Kantalisi’nin kızına bir yorgunluk kahvesi yapmasını söyler. Eşi daha önceden limon tuzu koyduğu fincanı yıkamayı unutur. O fincanla kahveyi Alevi’ye getirir. Kahveyi yudumlayan Alevi şöyle seslenir:

   Sabahtan doğar seher yıldızı,

   Kahve pişirir Kantalisi’nin kızı,

   Yarısı şeker, yarısı limon tuzu,

   Bulaşığı bilmez öldürür bizi.

 

   Gürdallardan Mehmet Emminin hayatının altında küçük pencereli bir oda vardı. Bu oda da Alevi’nin kızı dedikleri beli bükülmüş Nene Hala otururdu. Çok yaşlı idi. Talat Efendinin evi Halil Torcuların evinin kuzeyinde kitapçı Şevki SOYLU ‘nün yeri idi. Güneyi de bahçesiydi. Kitapçı Şevki SOYLU ‘nün oturduğu evin batı yönünde oturan nereden Ermenek’e geldiği bilinmeyen “ZELLANGAYDI” adındaki fakire herkes yemek götürürdü. Gelen yemeklerin hepsini Zellangaydı aynı kaba toprak tencereye döker gideceği yer aynı yer değil mi derdi.

 

                                                                                                                             DOĞRUDAN DOĞRUYA                                                                                                    

                                                                                                                             MUSTAFA ERTAŞ

                                                                                                              GAZETECİ ARAŞTIRMACI YAZAR

                                                                                                                             12.08.2016-KONYA

 

 

                    

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram