Fırtına gibi girdiler, kasırga gibi estiler, tayfun gibi Moğolları söküp attılar.
Nure Sofi Ereğli’yi, o peygamber emaneti şehri kefereden alıp payitaht yaptıktan sonra Mara, Silifke, Mut, Ermenek, Gülnar dolaylarında kaleden kaleye yıldırım gibi koşarken görünür. Ama o artık yorulmuştur ve yerine oğlu Kerimüddin Karaman Beyi koyarak inzivaya çekilir.
Karamanoğulları brada başlar ve Ermenek, ilk beyliklerinin tanındığı yer olur. (1256 / 1263) Selçukluların zirve adı Sultan Alaeddin Keykubat tarafından 1228’de Kerimüddin Karaman Beye iktâ – tımar olarak verilen bu bölgeye “Kamerüddin İli” denmesi Kerimüddin adının yabancı gezginlerce tahrife uğrayıp Kamerüddin şeklini almasından ibarettir. Yani burası Kerimüddin karaman Bey ilidir.
Bu hususta farklı bir görüş de şudur:
“Kamerüddin İli” deyiminin aynı adla bölgede yetişen bir kayısı türünden ileri geldiği bilinmektedir. Bu hususta Kamerüddin adı verilen meyvenin Arap seyyahlarca övüle övüle anlatılmasının rolü büyüktür. Bu adın Karamanoğulları’yla bir alakası yoktur. Bugün bile Suriye, Irak ve Mısırda kayısı pestiline Kamerüddin denilmeye devam edilmektedir.” (Doç. Dr. Kerim Türkmen – Kamerüddin İli Adının Nereden Geldiği- Dergi park)
Karaman bey, Selçukluların Moğollara ikinci defa yenilip ağır vergilere bağlanan ve ellerinde tuttukları sultanlarının ürkek ve çekingen tavırları arasında Ermenek merkezli beyliğin başına geçer.
Ermenek, Gülnar, Silifke taraflarını beyliğe kattıktan ve diğer beyleri yanına aldıktan sonra artık Larende’ye taht kurmanın zamanı gelmiştir. Ancak Selçuklu sultanı, Karaman beyin bu talebini: zaten iki iyi şehrim var, birini de sana mı vereyim deyip geçiştirir, sonra burayı o gelmeden Hacı Beylere verir. Hacı Beyler, Memluk Türk devletinin Karamanda ikamet eden temsilcisidir.
Karaman bey av bahanesiyle Ermenek’ten çıkıp Larende’ye girince Hacı Beyler geldiğini duyup karşılamaya çıktı. Karaman bey Hacı Beyleri ve adamlarını görünce aslan gibi saldırıp etkisiz hale getirdi. Ardından, Karamanın soğuk bir iklime sahip olduğunu görerek kentin en mutena yerine büyük bir saray inşa eder. Artık Larende Karamanoğullarının taht şehridir. Karaman bey burada halka adaletle hükmederek altı yıl daha yaşar.
Bunu duyan Selçuklu sultanı son derece huzursuz olup hemen harekete geçer ama akıllı bir veziri ona:
Dur sultanım, onunla baş edemeyiz, onu bir hile ile alt edelim, deyince sultan dinlemeye başlar:
Sultanım onu Antalya tarafında mülkümüzü tehdit eden kefereye gönderelim, Karaman bey eğlenirken bir yolunu bulup öldürürüz, deyince sultan olur, der.
Karaman bey binlerce demir donlu eriyle küffarı kıra kıra Gölhisar’a kadar gelir, Gölhisar kale dizdarı teslim olur.
Karaman bey bu kalelerden aldığı yüz katır yükü altını oğlu Mehmet beyle beraber koşup (muhtemelen Ermenek veya Aladağ civarında sağlam) bir yaylaya gömdürür.
Burada Karaman beyin içtiği şeye dizdar sultanın emriyle bir zehir hapı koyar ve ciğerleri bir anda param parça olarak vefat eder.
… (Şikari tarihi s. 25 – 40)
Milattan önce sekiz binlere tarihlenen bir yerleşim yeri olan Larende, Karaman beyin bu gelişinden itibaren Karamanoğlu hanedanının 1475 yılına kadar devam eden asıl payitahtıdır.
Adı Roma, Bizans dönemlerinden beri Laranta’nın yumuşatılmış hali olan Larende’dir. Larende kelimesini 1970’li yıllarda Konya’da tahsilim sırasında sık sık geçtiğimiz Larende Caddesinden duymuştum ve levhasında okumuştum.
Larende Karamanoğullarının Selçuklular nezdinde Ermenek yöresine yerleştirildikten sonra kaplarına sığamayıp Larende’ye yerleşmeleriyle Karaman adı söylenmeye başlanmıştır. Karaman adı, Ermenek, Karamanoğullarının başkenti iken beyleri olan Karaman beyden gelir.
Karamanoğullarının Ermenekli yılları beyliğe geçiş, Larende’ye geldikleri 1263 ila Selçuklu devletinin göçtüğü 1313 arası ise devletliğe geçiş sürecini ifade eder.
Görüleceği gibi bu elli yıllık süreç, Karamanoğullarının Ermeni ve Moğol keferesiyle savaşmaktan henüz inşa sürecine geçemedikleri bir dönemdir. Mesela Ermenek’teki Karamanoğulları eserleri bile 14. Yüz yıl başlarına tarihlenir.
Bu esnada Karaman beylerinden Mehmet Bey Konya’yı Moğol egemenliğinden kurtarmak için 1277’de harekete bile geçmiş ve kısa süreliğine bu Selçuklu başkentini Moğol vesayetinden kurtartmıştır.
“1243 Kösedağ yenilgisinden sonra Selçukluları yıllık on bir koyun, bin deve, bin sığır ve 260 bin dirhem gibi ağır haraca bağlayarak uzaktan idare eden Moğollar, 1277 yılında Mehmet beyin bağımsızlık hareketinden sonra bizzat vali atamasıyla yönetmeye başladılar. “ (Anadolu’da bir istiklal ateşi: Karamanoğulları Moğol mücadelesi: Mehmet Ali Kapar – Fadime Koçak KMÜ)
Yani Karaman beyleri her ne kadar Larende’yi başkent edinse de burada çok az kalmışlar ve ömürlerinin büyük kısmını çelikler içinde at sırtında geçirmişlerdir. Bu bakımdan Karaman merkezdeki Karamanoğlu eserleri de büyük oranda 14 ve 15. Yüz yılda yapılan eserlerdir.
Nure Sofi oğlu Karaman beyin adı beylikten devletliğe geçiş sürecinde ön plana çıkar. Bundan sonra tarihi kaynakların verilerine göre, Vilayet-i Karaman, Eyalet-i Karaman, Karamanoğulları, Karamaniler, Karamanlılar, Karaman Eyaleti, Karaman Tahtı gibi terimler kullanılmaya başlanır.
Karamanoğulları 15. Yüz yılın son çeyreğinde Osmanlılara iltihak ettikten sonra imparatorluğun dördüncü eyaleti olarak Karaman Eyaleti olmuş Konya başkenti olan bir eyalet statüsüne geçmiş ve bu durum 400 sene sürmüştür.
- yüz yıl son çeyreğinde Karamana gelen ve anılarını anlatan Evliya Çelebi: Evsâf-ı kale-i Larende yani şehr-i Karaman dar-ı iman” başlığından sonra “Karaman eyalet tahtı burasıdır ancak Konya vilayetin tam ortası olduğundan valiler Konya’da ikameti tercih etmektedirler. Eski taht kenti ve devlete ait mülk olan Karaman kalesini Karaman oğulları inşa etmiştir.” Demektedir (Seyahatname 9. Cilt s. 315)
Düzenli arşiv kayıtlarının tutulmaya başlanmasından itibaren Karaman adı üst, çatı ismi bağlamında kayda geçmeye başlamıştır. Osmanlı arşiv kayıtlarında ilçe merkezi için, 19. Yüz yılsonuna kadar Larende kelimesi kullanılır.
Bu hususta, Larende merkezde 1872 yılında açılan Rüştiye mektebi yazışmalarındaki kayıtlar önemli bir şahittir. (BOA.MF.İBT.00002)
Bunun istisnaları da vardır. Mesela 1845 yılında sayımı yapılan Karaman zimmilerini içeren defterin kapağında şöyle yazar: “Konya sancağı ceride nazırı idaresinde kâin Karaman kazasında mütemekkin bilcümle yerli ve yabancı reayanının nüfusu” ((Kaynak: BOA-NFS-d-03462-00001/ 0022)
1263 yılında Ermenek’ten ovaya çıkan Karamanoğulları kendilerini Larende’de buldular ve burayı Selçukluların yıkıldığı 14. Yüz yılbaşına kadar başkent yaptılar. Bu andan itibaren ise Konya onların Darulmülkü yani başkenti oldu.
Osmanlı arşiv yazışmalarında Karaman kadısının unvanı olarak şu şekilde bir ibare geçer: “el-müvellâ bi- medinet-i Larende” yani: Larende şehri kadısı.
Padişahların fermanlarından toplanan mühimme defterlerinde geçen “Karaman valisine veya voyvodasına hüküm ki” metninde Karamandan kasıt genellikle eyalet başkenti olan Konya’dır.
Larende adı cumhuriyetle beraber kesin olarak Karaman adına dönüşüyor. Aşağıdaki, 1924 yılında mübadele döneminde verilen tasfiye talepnamelerini içeren Cumhuriyet Arşiv kayıtları buna tanıklık ediyor.
“Selanik vilayeti Drama livası Kavala kazası Hüseyin Bey Mahallesinden gelip, Konya ili Karaman kazasında iskân edilen Mehmet oğlu Muallim Halil’e ait tasfiye talepnamesi.
Selanik vilayeti Siroz kazası Halil Paşa Mahallesinden gelip, Konya ili Karaman kazasında iskân edilen Mehmet Hoca oğlu Kamil’e ait tasfiye talepnamesi.”
Karamanoğulları Devleti çevresindeki bütün beylikleri bir araya getirebilen bir konuma sahiptir.
Karaman, onların kadim başkenti olarak yüzlerce eserlerini bağrında barındırmaktadır.