SADİ KOÇAŞ – SENATÖR

SADİ KOÇAŞ – SENATÖR
SADİ KOÇAŞ 1919 da Ermenek’te doğmuştur. 1940 yılında, Kara Harp okulunu, 1950 yılında da Harp Akademisi’ni bitirmiştir. 1961 senesi sonunda Kurmay Albay olarak emekli olmuştur.

“TARİH BOYUNCA ERMENİLER VE TÜRK ERMENİ İLİŞKİLRİ”  ( 1967 )  ile  “BİR SEÇİM BÖYLE

GEÇTİ” kitapların yazarı Sadi Koçaş 1962 ve 1964 yıllarında Cumhur Başkanı tarafından  “Cumhuriyet Senatosu” kontenjan üyeliğine seçilmiş bağımsız “Senatör ”dür.

Daha sonra seçimle Konya Milletvekili olan Sadi Koçaş’ın Ermenek ile ilgili  ( Yeni Ermenek Gazetesi 14 Eylül 1970  ) yayınlanan değerli bir yazısını okurlarımıza aynen sunuyoruz.

“ERMENEK’İN KALKINMASI”

                        Sadi Koçaş

                        Konya Milletvekili

“Ermenek’in kalkınması için kendi kendilerine içtenlikle çare arayan birçok hemşerimiz bu konu üzerinde sık sık bize başvurmuşlardır. Bunların bazıları da fikirlerini Ermenek gazeteleri ile yayınlamışlardır.

Bu konu üzerinde düşünen ve çalışan herkes de müşterek bir fikir dikkati çekmektedir. Kiminle konuşmuşsak, bu önemli davanın hallini hep politikacılardan beklediklerini görmüşüzdür. Fikirlerini gazete ile yayınlamış olanlar da aynı konuya değinmişler, aynı fikri savunmuşlardır. Bu düşüncede elbette ki gerçek ve doğruluk payı vardır. Ama bir ülkenin kalkınmasını tamamen bir iki kişiden beklemek çıkar yol değildir. Hele bel bağlanan kişi tam yetki sahibi değilse, tavassutla

, ona buna rica etmekle bir memleketin dertleri çözülemez.

Üstelik özellikle

Bu konuda bize başvuranlar, bu mümkün olmayan ilgiyi, ittifaka yakın bir çoğunlukla oy verdikleri iktidardan değil de, hemşeriliğini,  kendi memleketlerinin yetiştirdiği insan oluşunu seçim zamanı hiç düşünmedikleri Ermenekli politikacılardan istemektedirler.

İşin bu garip yanı bir tarafa ama politikacı, ister Milletvekili, ister Senatör olsun koca bir ülkenin kalkınmasına tek başına çare bulamaz. Ben bu konuyu milletvekili sıfatımla değil,

Ermenek’in yetiştirdiği bir insan olmak ve bir çare aramak için bu yazıyı yazıyorum.
 HEP AYNI KONU…
 

   Ermenek’in kalkınması için çok kişiler yıllarca düşünmüş, çare aramışlardır. Bulunabilen çareler ortada. Örneğin şimdi önümde bir mektup var. Kırk sene evvel Belediye Başkanı olan amcam rahmetli Emin Hami Koçaş o zaman devletin en yüksek makamını işgal eden, gerçekten istediğini yapma gücü olan bir Ermenekliye mektup yazarak Ermenek için neler yapılabileceğini, ne yardım beklenilebileceğini sormuş. “Bu mektuba gelen cevap elimde. Uzun izahlardan sonra hiçbir şey yapılamaz.” Cevabı verilmiş bu mektuba.

   Aynı yıllarda Ermenek’e elektrik yaptırmak için İstanbul’a gelen Hami KOÇAŞ’a verilen cevapta buna benzer bir şey idi. Yolu olmayan kamyon işlemeyen bir memlekete tonlarca ağırlıktaki elektrik malzemesi götürülemez ve Ermenek’e elektrik yapılamaz. Demişlerdi. YAPILDI. Ben bugüne bile büyük ve ağır malzemenin Ermenek’e nasıl götürülebildiğine hala şaşarım ama götürüldü ve yapıldı. Hem de Türkiye’de değil ilçelerde, illerde bile elektrik olmadığı bir devirde…

   Bu başarının sırrı Ermeneklilerin bir kitle halinde genç ve kültürlü Belediye Başkanına gerçekten destek olmalarından başka bir şey değildir.
DIŞARIDAKİ ERMENEKLİLER…
 

   Dışarıda yaşayan Ermenekliler de hep aynı derde çare aramışlardır. 1954 yılında İstanbul’daki büroma gelen birkaç genç Ermenekli (içlerinden şimdi yalnız Doçent Dr. İbrahim CEYLAN’ı hatırlayabiliyorum. Genç bir tıp talebesi idi.) Bu konuda kendilerine yardımcı olmamı istemişlerdi. Bugünkü Ermenek Kalkındırma Derneği bu gençlerin birleşen gayretlerinin sonucudur.

O derneğin kuruluş toplantılarında hep Ermenek’in nasıl kalkındırılabileceği konusu konuşulup, tartışılmıştır. Hiç unutmam, konserve fabrikasından kereste fabrikasına, sebzecilikten hayvancılığa kadar neler teklif edilmemişti. Hele o zamanlar pek bilinmeyen SOYA fasulyesi yetiştirilmesini teklif eden hemşerimize herkes gülmüştü. Ancak bugün soya fasulyesi yetiştiren ülkeler aynı zamanda yağ sanayi merkezi oldu.
BAŞKA ÇALIŞMALAR…
 

1964 yılında eski Kurucu Meclis Başkanı ve Genel Kurmay Başkanı olan Senatör Kazım Orbay’ı Ermenek’e davet etmiştim. Beraber gitmiştik.

   Ermenek’i çok beğenen rahmetli ORBAY [Koçaş bu güzel memlekete mutlaka bir şeyler yapalım] diyordu. Bugün gece bile çalışan telefonun yardımıyla sağlanmıştır. Ermenek dönüşü sırf Ermenek’in yol işi için yolumuzu Mersin’e çevirmiş ve yakını olan Mersin Valisi’nin tavassutu ile Ermenek’in yol işine hız verdirmişti.

O ziyaretimizde beraberce birkaç küçük toplantı yapmıştık. Bu toplantılarda Ermenek’in kalkınabilmesi için Ermeneklilerin evvela bir araya gelmeleri şart olduğunu ileri sürmüştür.

Sayın ORBAY “Bu fırsatı kaçırmayın. Birleşin ve KOÇAŞ’ a başvurun. ” Ondan sonra Ermenek’e birkaç defa daha geldim. Örneğin bir modern halıcılık kursu ve kaliteli halı dokumak üzere bir şirket kurulması için yüzlerce Ermenekliden söz almıştır. Ben ayrıldıktan sonra hepsi vazgeçtiler. Yalnız bu konuyu duyan Sarıveliler’den birkaç kişi peşimi bırakmamış hiç olmazsa kendi köylerinden birkaç kişinin kursa gönderilmesini istemişlerdi. Ermenekliler ise “biz bir araya gelemeyiz. Sen elinden gelirse devlete bir şeyler yaptırıver.” Demekle yetinmişlerdi.

Ermenek’te meyveciliğin geliştirilmesi için bir araya gelinmesini iki yıl evvel teklif ettim. Yine aynı cevap fakat bu defa. Ben ilgili da Tepebaşı’ndan aklı başında iki kişi peşimi bırakmadı yerlere söyledim. Onlar aylarca oradan oraya bıkmadan koştular. Evvela Elmacılık Kooperatifini kurdular. Sonra Konserve Tesisleri’ni yaptırdılar. Yapılan bu iş sadece iki

 köylü hemşerimizin gayretleridir. Ben sadece yol gösterdim ve yardım ettim.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx     

 

 

KARACA OĞLAN’IN TAŞELİ YÖRESİ DEYİŞLERİNDE GEÇEN YEREL İSİMLER VE

  HALKIN KULLANDIĞI KELİMELER SÖZLÜĞÜNDEN ÖRNEKLER:

Heybe: Yolculukta içine öteberi koymaya yarayan, iki tarafı torba ki…çoğu kilim veya halı dokusunda olur.

Katar katar:……… Deve katarı, taşıt dizisi, dizi , dizi

Barçın:………………Sarıveliler ilçesi sınırları içinde Akdeniz yörüklerinin  ve köylülerin göçle geldikleri tarihi  yayla.

Sümbül boylu…….Türlü renkte, uzun boylu çiçekleri tüten bir süs bitkisine benzer sevgili.

Huriler:……………….Cennet kızları gibi çok güzel kadın ve kızlar.

Azrail:………………….İnsanların canını almakla görevli olduğuna inanılan melek, alıcı.

Turna:………………….Göçebe, uzun bacaklılardan boynu uzun su kenarlarında yaşayan büyük bir kuş.

Güzeller başı:……….Akdeniz yörüklerinin Barçın Yaylası’na göçle geleceği ilk baharda (18) yaşına  gelmiş Türk analarını temsil edecek olan deneyimli, yaşlı dedeler tarafından seçilen Barçın Yaylası güzeli.

Engelden çekilme……..Bir işi yapılamaz hale sokan sebepten, çekinmemek.

Zülüf:……………………… Kadınlarda şakaklarından sarkan saç lülesi.

Gerdan:……………………Göğsün en üstkısmı ile boynun alt yanından meydana gelen bölgenin

Altındaki tombulluk.

Gıybet:………………………Dedi kodu. Arkasından aleyhine konuşmak,

İbrişim poşu:……………..Bir tür kenarları saçaklı ipek, pamuk, yün vb. den yapılmış baş örtüsü,

İbrişim:………………………Kalınca bükülmüş ipek iplik.

Şivga fidan:……………….Uzun boylu dala benzeyen ğüzel kız.

Lâhur şal:…………………..Pakistan’ın Lahur şehrinde dokunan şal kuşak.

Yanaları gülden almış alını:…Gül gillerinin örnek bitkisi.  Yanakları kırmızı güle benzeyen uzun boylu sevgilinin yüzü. Yüzün göz, kulak ve burun arsındaki bölümü.

Üç kumru:………………….Güvercinden küçük boz gri renkli üç kuş.üç kumeu.

Altınoluk:…………………..Barçın Yaylası’nın doğusunda bir pınar adı.

Selvi endam:………………İnce uzun bedenli boyu uzun güzel.

Depreştirme:……………..Yeniden ortaya çıkmak, tekrarlama, kötü anlam taşır.

Erenler:……………………..Sarıveliler İlçesinin Boyalı yaylası üzerinde bir dağın adı  

Öreler:………………………Eski yapı ve ya şehir kalıntısı , harabelik yer.

Çıracığım:………………….Çam gibi reçineli ağaçların yağlı ve çabuk yanmaya elverişli bölümü.

Eğersiz, yularsız, ağaçtan at: Tabut.

İnekleri ta uzaktan mülese: Büyük baş hayvan, ineğin sevdiği yavrusu için çok uzaktan kendine özgü sesi .

Kervan yaylası:ve Perçem beli……Ermenek’e bağlı Kazancı  kasabasının   güneyinde, Anamur yörüklerinin Barçın Yaylası’na göçle gittikleri yol üzerinde bulunan bir belde.

Akkuzular……………………  Kara ve siyahın karşıtı beyaz kar süt gibi koyun yavrusu kuzuların rengi

Çevliksuyu………………….. Sarıveliler İlçesi’nin hemen batısındaki tarihi derenin adı.

Balkamandan Yukarı……. Ermenek’e bağlı Karamanoğulları’nın türbesinin bulunduğu Balkusan köyünün yukarısı.

Sarıedik………………………. Emirlerden bir kız indi pınara/ Barcın Yaylasına Gazipaşa’dan,Alanya’dan göç ile gelen Yörük,kabile adı.

Günah……………………………Dince suç sayılan iş.

Yanağı Gamzeli…………….. Yanaklarda gülümserken beliren çukurluk.

Alabeşik……………………….. Karışık renkli süt çocuklarını sallayarak uyutmaya yarayan tahtadan yapılmış küçük kariyola.

Kuşak…………………………… Bele dolanan uzun ve enli kumaş.

Kutmuyüzlü…………………. Pamuk dokuma, ipek karışık bir çeşit dokuma yatak döşek.

Yarin Yaylasından kar ister gönül… Beyaz ve hafif billurlar şeklinde donanarak yağan su buharı. Akkar

Al……………………………….. Kan rengi kırmızı olan

Frengistan………………….. Ermenek’ten Anamur’a inilirken ilk varılan Frenk köyünün adı.Bugün o köyün adı Oğulbaşı olarak anılır.

Birem Birem………………… Birer birer

Alfistan……………………….. Taşeli’nde kırmızıya al derler. Kırmızıdan dikilen giysi fistan…

Evlerinin önü çardak… ….Taştan yapılan barınak, Ağaç dallarından örülmüş barınak…

İliklemiş Düğmelerin…… Giysilerin gerekli yerlerine iplikle örülerek yapılan küçük yarık, düğmeyi iliğine geçirmek.

Sofu………………………… Dinin buyruk ve yasaklarına tam olarak uyan kimse.

Din Sofi………………….. Aklın gidemediği alanlarda Allah kavramında gerçeğe kalp yoluyla irade zorlayışıyla ulaşabileceğini kabul eden felsefe.

Mutasavvuf……………..Tasavvuf yolunda ilerlemiş kimse.

Gizemcilik………………. Aklın yetmediği alanlarda, özellikle Allah kavramında gerçeğe kalp yolu veya ulaşılabileceğini kabul eden felsefe ve din öğretisi.

Kütük…………………….. Ağaç gövdesinin kalını, kesilmiş parçası.

Fincan……………………. Kahve ve çay gibi sıcak şeyler içmekte kullanılan küçük kap.

Karaca……………………. Kara renge yakın olan, karamsı, esmer beyaz olan teni rüzgar çarpmasından, güneş yakmasından tenin esmerleşmesi

Fistan…………………….. Entari, giysi

Avcı………………………… Avlanmayı seven ya da avı kendine iş, uğraş edinmiş olan kimse.

Sarı Edik…………………. Sarı renkteki pullu çocuk mesti.

Gaflet uykusu…………. Dalgınlık uykusu

Gaflet…………………….. Gafil olma hali, aymazlık,dalgı.

Ağ, beyaz kar gibi yüzüm var benim… Kara benzeyen ak, beyaz yüz vurgusu, benzetmesi var.

Kallemiş mi döktün kara zülüfe….. Şakaklardan sarkan kara saç lülesi üzerine kaynamış kahve dökme

Evlerinin Önü Çardak…. Taştan yapılan barınak ağaç dallarından örülmüş barınak.

Bir Açıklama:   Karacaoğlan’ın  şiirleri Taşeli’nde günümüzde yukarıdaki kullanılan yöresel sözcükler Saadeddin Nushet Ergun’un 1927 yılında yayınladığı Karacaoğlan kitabındaki dörtlüklerde aşağıda verilen şiir numaralarındaki dizelerde de bulacaksınız.

Şiir no: 12-Belen, 13- Edik, 24- Menekşe, Karaçalı, 26- Akpınar, 43- Iras geldi, 52-Hakkın Kandilinde, beşik ırenkler, 67- Elif, 83- Karaman- Kervan Yaylası-Perçembeli, 102- Teniste, 116- Koyak, 171- Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var?, Karaçalı, 185- Deli gönül bir yüreğe vurgundur, 187-Yağlık, 190-Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini kendi götürür., 214-Tırnağın var ise başını kaşı, 147-Toklu, 260-Kızılöz, 360- Top zülüf, 362- Suna, 347- Güzeller başı, 381-Balkaman,Balkusan, 445-Konya, Çakır dikeni, Teneşir, 481- Sağmal, yoz, Seyfi, 466- Kamalak, Akdağ, 469- Zülüf elvan elvan, Suna, 471-Perçem

Ayrıca: Cahit Öztelli’nin kitabı Karacaoğlan bütün şiirleri sayfa 201 Barçın  Yaylası, sayfa , 306-Emirler,319- Bir kız bana emmi dedi neyleyim.

 

                                                                                                    DOĞRUDAN DOĞRUYA

                                                                                                    MUSTAFA ERTAŞ

                                                                                                    19.01.2019-KONYA

          

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram