MEDRESE-OKUL-TONGUÇ

1
609

Osmanlı’nın eğitim sistemi milliyetsizdi. Medreselerde Arap alfabesi
kullanılır, Arapça konuşulurdu. Osmanlı’da bize, “edrâki bi idrak” (ahmak
Türkler) denirdi. Osmanlı’nın istiklal marşı yoktu. Osmanlı’nın arması İngiliz
yapımıydı. Saray ve azınlıkların okulu, hocası, doktoru varken Türklerin yoktu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin eğitim sistemi millîdir. Atatürk daha Kurtuluş
Savaşı bitmeden millî eğitime yoğunlaştı. Halk Evleri, Köy Enstitüleri ve
modern okullarla herkese millî bir eğitim verildi, kimliğimize kavuştuk.
Milli eğitimimizin “TONGUÇ BABA”sı Köy Enstitüleri sevdasının
arkasında koşarken, Tunceli’nin bir köyüne gider, okula girer, öğrencilerin
okuma yazmayı öğrendiklerini görür ve çok sevinir. Bayrak töreni için dışarı
çıkınca öğrencilerle birlikte babalarının da istiklal marşımızı söylediklerini
görür.
Törenden sonra öğrencilerle birlikte babaları da okula alınırlar. Tonguç,
bir öğrencinin elindeki tebeşiri babasına verir. Adam: “Bey, bizi okutmadılar,
ben bunu tutmasını bile bilmem. Bizi cahil bırakanlar mezarlarında
gönenmesinler” der. Bir başkası şöyle konuşur: “Bizi arayıp soran mı vardı?
Şu dağların arasında çobanlık, hırsızlık yaparak geçinmeye uğraşırdık.
Hayvandan ayırdımız yoktu. Bizi güden çıkmadı. Çok şükür çocuklarımıza bir
sahip çıkan oldu. Onlar bizim çektiklerimizi çekmeyecekler.”
Tonguç: “Baba artık siz kendinizi güdeceksiniz. Bu yol daha iyi değil mi”
deyince adam: “Okuma yazma olmadan olmaz. Okuma yazmayla gözümüzü
açalım. Körlükten kurtulalım” der. (1) Bu olay bize şunları öğretiyor:
1-Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti eğitimde çok farklıdır.
Osmanlı’nın değil köylerinde; kasaba, ilçe ve mahallelerinde bile okul,
öğretmen yoktu. 600 yıllık Osmanlı’da okur-yazar oranı yüzde 7-8 idi. 15 yıllık
Cumhuriyet’in tüm yerleşim birimlerinde okul öğretmen vardı. Bugün, 100
yılını doldurmayan Cumhuriyet’in yüzde 90-95’i okur-yazardır. Osmanlı’nın
bürokratları İstanbul’dan dışarı çıkmazken, Cumhuriyet’in bir Genel Müdürü,
Tunceli’nin köylerindeki okulları bile teftiş etmiştir.
2-Osmanlı’nın İSTİKLAL MARŞI yoktu. Osmanlı’da TÜRKÜM demek
günah sayılırdı. Biz kim olduğumuzu Cumhuriyetle öğrendik. Osmanlı’nın
Sıbyan mekteplerinde okuyan çocuklar “AMİNCİK ALAYI” düzenlerlerken,

Rüştiye öğrencileri “PADİŞAHIM ÇOK YAŞA” diye bağırırlarken, Türkiye
Cumhuriyeti’nin öğrencileri kula kul olmaktan kurtuluyorlar, yurt bilgisini,
insanların eşitliğini, hak ve adalet gibi erdemleri öğreniyorlardı.
3-Ancak, bugün Türkiye’de bir KARŞI DEVRİM yaşanıyor. Batı (ABD-
AB) emperyalizminin teorisyenleri içimizden kiraladıkları DİNCİLERLE
Türkiye Cumhuriyeti ile savaşıyorlar. Savaşın bugüne kadarki safhasında:
a-Taşımalı Sistemle köylerimizdeki okullar kapatıldı. Köylerimizde
istiklal marşımız söylenmez, bayrağımız göndere çekilmez oldu. Bir taraftan da
her yerde OSMANLICILIK hortlamaya başladı.
b-Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyetine karşı başlatılan savaşta, “Türk
milliyetçisi” olduğu iddiasında olan bazı siyasi partiler ile eğitim sendikaları,
sivil toplum örgütleri karşı devrimcilere erzak ve cephane oldular. Bunlar bir de,
utanıp sıkılmadan Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti’ni, İngiliz sığınmacısı hain
Vahdettin ile millî kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü eşitlediler.
c-Türkiye’de bunlar yaşanırken; nasıl düşünmeli, ne yapmalıyız? Bence
yapacağımız şey Atatürk’ün “BURSA NUTKU” nu evimizdeki kitapların
birisinden, orada yoksa internetten bulup düşünerek okumak, üzerimize düşen
görevi yapmaktır.
(1) Mehmet Cimi, Tonguç Baba, s. 135-137. T.C. Kültür Bakanlığı Yayını,
Ankara 2001.
24.09.2022
Yusuf DÜLGER

1 Yorum

  1. Bu zihniyette olanlara derim ki;

    *** Bir halk filozofu Erzurumlu Sümmani diyor ki ; ( Eski bir sosyolog yani )

    “Yoksulluk dediğin ömürler söker,
    Katranı kaynatsan olur mu şeker,
    Cinsi bozuk adam cinsine çeker,
    Aslı kara demir mücevher olmaz.”
    Şerafettin GÜÇ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz