“ 24 Kasım Öğretmenler Günü”nü kutlamaktaki temel amaç, o hafta ülke genelinde öğretmenlerin özlük haklarını ve eğitimin aksayan yönlerini kamuoyu ile paylaşmak ve çözüm üretmektir. Bu yapıldı mı yapıldı ama çözüm üretilemedi. Öğretmenler dert küpü. EĞİTİM-İş’in 38 ilde 1.165 öğretmenle yaptırdığı ankette çıkan sonuçlar şöyle:
* Yüzde 69’u daha iyi bir imkân bulsa mesleği bırakmak istiyor.
* Yüzde 93’ü gelirini yetersiz buluyor.
* Yüzde 61’ i psikolojik sorun yaşıyor.
* Yüzde 90’ı mesleğinin saygınlığının kalmadığını düşünüyor.
* Yüzde 86’sı öğrencilerine örnek olabilecek şekilde giyinmediğini
* Yüzde 85’i son on yılda satın alma gücünün düştüğünü
* Yüzde 73’ü gelirleri yeterli olmadığından mesleğine motive olmadığını
* En düşük öğretmen maaşı 2.136,00 TL, en yüksek öğretmen maaşı 2.482,00 TL
* 330 bin öğretmen atama bekliyor.2000 başlarında atama bekleyen öğretmen sayısı 60-70 bin iken 2013 yılı itibarı ile 330-350 bini bulmuş görünüyor.
* İlk etapta 150 bin öğretmenin atanması gerektiği düşünülüyor.
Yukarıdaki bilgileri 24 Kasım 2014 Pazartesi günü Hürriyet gazetesinden aldım. Genel durum kötü, yıllardır orta gelir tuzağında Türkiye patinaj yapıyor. Diğer bir anlatımla durduğu yerde sayıyor. 2002 yılanda dünya genelindeki ekonomisinin büyüklüğü 17- 18. sırda iken bu gün de aynı yerlerde patinaj yapıp duruyor.
Ben emekliliği gelmiş arkadaşlara yaş haddini dolduruncaya kadar ayrılmayınız diyorum. Zira emekli olanların durumu daha kötü, en azından ayda 1000,00 TL kayıpları oluyor. Emekliliği hak edenler ayrılmayınca yerlerine yenileri alınamıyor. Bu da ayrı bir sorun ve dert. Diğer yandan düşük ücretle sözleşmeli 1000,00 ( kaldırıldı ), saat ücretli ortalama 500- 600,00 TL’ye çalıştırılan öğretmenler var. Bunlar kaçak göçmen işçi statüsünde çalışanlar gibi. Bir de sıra bekleyip hiç çalışamayan ortalama 350 bin öğretmen adayı var.
Değerli öğretmenlerim,
Yaklaşık 350 bin öğretmen işsiz sıra bekliyor, kesin sayısını bilmemekle birlikte Ermenek ve çevresinde 100’ün çok üzerinde öğretmen ücretli statüsünde 500- 600,00 TL arası bir ücretle çalışıyor. Sizler ise ülke genelinde yoksulluk sınırının altında çalışıyorsunuz. Bu tablo vahim olmakla birlikte, T. C. Devleti’nin öğretmeni olarak hiçbir azim ve heyecandan kaybetmeden bütün benliğinizle devletinize hizmet aşkı ile çalışmak ve ülke çocuklarını yarına hazırlamak sizin görevinizin çok üstünde bir vatan borcu olmalıdır. Başka türlü Türkiye ve dünya pastasındaki dağılımdan pay almak mümkün olmayacaktır.
Elbette MEB mevzuatın tartışarak aksayan yönleri insanlarımıza/topluma anlatmak sizin görevinizdir. Sizler, zavallı, çaresiz insanlar değilsiniz. Doğruları ve yanlışları düşünerek, sorarak, sorgulayarak halka anlatarak aksayan yönlerin düzeltilmesinde katkı yapmak sizin görevinizdir. Toplum değerlerinin aşındığı, çürüdüğü bir dönemde yaşıyoruz. Toplumsal değerlerimizi üst katmanlara taşımak sizin görevinizdir. Bugünkü kusurlarda, yanlışlarda, sapmalarda biz emekli öğretmenlerin büyük payı olduğundan kuşku yoktur.
Birlik olmadığınız sürece, devletin değil, siyasi partilerin davulunu çaldığınız müddetçe, özlük haklarınızı korumak mümkün değildir.
Sizden şimdilik beklenen, siyasi partilerin ve cemaatlerin adamı değil, devletin ideal bir öğretmeni olarak görev yapmanız ve geleceği düşünen, soran, sorgulayan, üreten nesiller yetiştirmenizdir. Ancak orta gelir tuzağından kurtulmanın yolu yetiştirdiğiniz eğitimli elamanlarla ülke genelinde pastayı büyütmek ve büyüyen pastadan payınız almakla mümkündür. 25.11.2014. Hasan ŞİMŞEK