Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu PKK’ nın Sivil Savunma Birlikleri ( YPS).
Kafamda o kadar çok soru işaretleri var ki; savaş artık Ortadoğu’da kendisini “BİTECEKMİŞ” gibi kamufle etmiş vaziyette. İşte işin en kötüsü de bu ya…
Bir ülkenin milletle ve devletle olan ilişkisini çıplak gözlerinizle seyretmediğiniz sürece Ortadoğu’da dönen bu savaşı asla anlayamazsınız. Çünkü dünya düzenindeki bütün terör örgütlerinin ve bu örgütlerini yetiştiren istihbarat faaliyetlerinin temel felsefesi budur: Milleti çıplak gözlerinle seyret, milletin devlete olan bakış açısını deşifre et ve ülke topraklarını bu millete zindan et.
Neyse uzatmadan konumuza geçelim.
*
3 Ocak 2016 tarihinde Amerika’nın Sesi gazetesine röportaj veren HDP milletvekili Ferhat ENCÜ doğuda ve güneydoğuda meskun mahalde yaşanılan çatışmalara ilişkin şöyle bir açıklama yapmıştı: “Halkın öz iradesiyle kendi mahallelerine kendilerine yönelik saldırıya karşı öz savunma birlikleri mevcuttur. Sayısal olarak veri veremiyoruz. Ama yüzlerce olarak ifade edilecek bir durum değildir.”
Peki nedir, ne değildir bu YPS? Sizleri boğmadan şöyle diyebilirim: Örgüt; YPS’ yi, demokratik konfederal sistemin öz savunma ve öz yönetim çerçevesi kapsamında özel polis güçleri olarak nitelendiriyor.
Yani dağdan in, şehre yuvalan…
Son zamanlarda Türkiye’de verilen terörle mücadele kapsamında, dağdaki terör örgütü mensuplarının hızla azalmasına baktığımızda PKK’ nın yeniden YPS taktiğine girdiğini tahmin edebiliriz.
Bildiğiniz üzere 2015-2016 yılları arasında yaşanılan meskun mahal operasyonlarında güneydoğudan ve doğudan batıya ciddi oranda göçler oldu. Özellikle; Mersin, Adana, İzmir, Aydın, Muğla gibi turizmin yoğun olduğu kıyı kesimlere. İşte asıl tehlike de bu şehirlerde.
Bu yüzden YPS için çok ideal alanlar olan bu kıyı kesimlerdeki şehirlerin sosyolojik yapısını ve işlenen suç oranlarını çok iyi analiz etmek gerekir.
Neden mi? YPS için en ideal adaylar; dışlanmış, sosyolojik yapıya uyum sağlayamamış ve suça yönelmiş gençliktir. Bu yüzden YPS’ ye olan katılımı artık doğuda ve güneydoğuda aramayın, batıda arayın. Zira doğudan batıya yapılan bu göçlerde YPS/YDG-H mensuplarının aileleriyle beraber kamufle olup ortadan kaybolan çok fazla militan oldu. Bu militanların kimlerle iş birliği içinde olduğunu, nerelerde yaşadığını, hangi işlerde çalıştığını bilmiyoruz. Yani patlamaya hazır birer canlı bomba hepsi.
Geçtiğimiz yaz PKK’ nın Muğla’da ve Aydın’ da çıkarttığı yangınları hatırlatarak yazıma devam ediyorum.
*
Peki sizlere şu soruyu sormak istiyorum, hani dedim ya YPS için en ideal adaylar özellikle sosyolojik dışlanma yaşayan gençliktir diye.
Neden hep dışlanana odaklanıyoruz, biraz da dışlayanlara baksak?
Öncelikle bizim toplum olarak sosyolojik belleğimizi tazelemeye ihtiyacımız var. Yani bir vatandaşımızın kimliğinde doğum yeri Adana ve ötesi yazıyorsa direk terörist gözüyle bakmamak gibi. Ben bir de dışlayanlar konusunda şuna değinmek istiyorum, belki sizlere ütopik gelebilir ama…
Mesela 17 yaşında Şırnaklı bir genci ele alalım. Mersin’de terör örgütüne üyelikten göz altına alınıyor, tutuklu yargılanıyor, 2. Celsede tahliye ediliyor ve yargılama neticesinde yeterli suç delilleri ve tanık beyanları bulunamadığı için bu dosyadan beraat ediyor.
Bu yargılamayı yapan yargı mensuplarına ve bu suç unsuru için yeterli delilleri toplayan kolluk kuvvetlerine baktığımızda “Madem beraat edecekti bu adam, neden 11 ay tutuklu yargılandı?” diye sormak gerekmez mi?
En başta yargılanan 17 yaşındaki genç sorar bu soruyu kendisine, ailesine, çevresine ve herkese. Bu sorunun da cevabını alamayınca sistem suçlanır, direnç kırılır, illegal yapılanmalar daha çekici hale gelir ve devlet bu mudur diye başlayan sorgulamalar neticesinde bürünmüş olunan kin ve intikam duyguları ile bu genç el uzatan YPS’ ye katılır.
Sonuç? Pasif halde iken aktif hale gelen bir YDG-H / YPS örgüt militanı…
İnanın bu en basit örneği.
Peki bizim yargı ve kolluk birimimiz içerisinde görev yapanlar ne kadar güvenilir? Devletleri kim; HAK-YOL mu, menzil mi, nakşi mi, kırkıncı hocalar mı hangisi? Çok uzağa gitmeye gerek yok. FETÖ’ nün, meskun mahal operasyonlarının istihbarat raporlarını bir bir YDG-H’ a YPS’ ye sattığını hepimiz biliyoruz.
Bu gençliğin; direncini ve inancını kırarak devlete olan güvenini yerle bir etmeyi doğru bir politikaymış gibi vatan-millet-sakarya edebiyatı çerçevesinde önümüze sunanlar, gerçek devlet sevgisinden yoksun olanlardır.
Devletine canı gönülden bağlı olanlar; devletin ırkçı olmadığını, herkese kucak açtığını fakat ihaneti asla affetmeyeceğini iyi bilirler. Gerçek ihaneti saklayıp, düzmece senaryolar ile ihanet üretenler unutmasınlar ki bürünmüş oldukları o vatan-millet-sakarya edebiyatlarında bir gün kaybolup giderler.
*
Sadede gelirsek; terörle mücadelede bazı şeyleri deşifre etmek ne kadar doğru bir yöntem bilemiyorum fakat kendi fikrimi soracak olursanız; deşifre olan her şey daha da güçlenip geliyor.
Tıpkı YPS gibi…
YPS’ nin varlığı devletin güvenlik kademesi içerisinde kalsaydı, tamamen deşifre edilip basına bu denli sızdırılmasaydı belki de bazı şeylerin seyri daha farklı olabilirdi. Allah bir daha o günleri göstermesin ama 2015-2016 yılları arasında yaşadığımız meskun mahal çatışma ortamını bir daha yaşamak zorunda kalırsak bu sefer YPS çok daha farklı taktiklerle gelecektir.
Anlayacağınız; PKK, butik dükkanı olan YPS’ yi yeniden açtı, içinde bu sefer çoook fazla yurt dışı imal malı var…
Allah bu devlete sabır ve güç versin. Kalın sağlıcakla.