Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim görevlisi Hemşehrimiz Haydar Öztaş Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesine yapılan rektör ataması ile ilgili bir açıklama yaptı.İşte o açıklama;
Ben Ermenekli bir akademisyenim, bu nedenle sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde bölgemizde gelişen sosyal ve resmi olayları mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Bugün itibarı ile gelişmekte olan ilimin, gelişmekte olan üniversitesi Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’ne yeni bir rektör atandığını basından öğrendim. Sayın Rektör hakkında yazılan ve yazılacaklardan ziyade bizzat kendinin resmi sayfasında hazırlayarak yayınladığı özgeçmişini okuyup, değerlendirip sizlerle paylaşmak istedim. Elbette Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesinin yeni rektörüne görevinde başarılar diliyorum.
Yakınlarda basında yayınlanan bir köşe yazımda (BBN Haber) bir önceki rektörün atanma sürecinden kısaca bahsetmiş, atanma süreci için o günlerde yaptığım tahminlerin beni yanıltmadığını yazmıştım. Bu defa aday değildim, aynı suda iki veya defa fazla yıkanmanın şifa getirmeyeceğini bilenlerdenim. Kısaca olmayacak duaya amin demenin anlamı yoktu.
Bugün sosyal medyadan yeni atanan rektörün özgeçmişini ve akademik çalışmalarını irdelemenin, bizlerde olmayan, Sayın Rektör’de olan farklı meziyetlerin neler olduğunu incelemek ve akademik yeterliliğimin elverdiği ölçüde sizlere analiz etmeye çalıştım.
Bizzat Sayın Rektörün ifadesine göre Hocamız akademik hayatta başarılı olmaya çok erken dönemlerde daha ilkokul çağlarında başlamış, ilkokulu birincilikle, Konya Gazi Lisesi’ni iftiharla bitirmiş ve Karadeniz Teknik Üniversitesinde Kimya tahsili icra eylemiş.
Sayın Rektörün akademik hayatın para işi olmadığını, bir gönül işi olduğunu çok erkenden realize ettiği anlaşılıyor. Çevresinde gördüğü, bir evi arabası dahi olmayan gariban Üniversite hocalarının durumuna düşmek istememiş. Sanayiye yönelmiş ve engin deneyim ve tecrübelerini çerez imalatında imalat şefi olarak sürdürmüş. O dönemlerde Milli sanayi için her gün bir yerlerde temeller atılıyordu. Elbette ülkenin kalkınmasına buralardan katkı sağlamak daha iyi olacaktı. Bu bir vatana hizmet yarışıydı.
Daha sonraki yıllarda çevresel değerlerin hızlı bir şekilde değiştiğini, yerkürenin evrensel bir felakete sürüklendiğini görerek diğer aktivitelerinin yanında, gecesini gündüzüne katarak (anladığım kadarı ile) uzaktan Çevre sorunları ile ilgili İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora yapmış. Bu da vatanseverliğin ve vatana hizmetin başka bir şekliydi..
Bu eğitim deneyimlerinden elbette ülkenin sanayisinin de nasibini alması gerekirdi. Bu nedenle bu süreçte ülkenin sanayisine metal, gıda, hizmet, inşaat, kimya, ecza, tekstil vb özel sektörlerde müdür, genel müdürlük görevlerine kadar giden alanlarda hizmet vererek katkıda bulundu. Devrin siyasileri de Sayın Rektörün meziyetlerini takdir edebilecek yetenek ve kabiliyetteydi. Devir değişmişti.
Daha sonra, gerçek bir üniversite gibi ülkemize büyük yöneticiler, idareciler yetiştiren zamanın İstanbul Belediyesi’nin farklı birimlerinde halkımızın şahsi deneyimlerden yararlanabilmesi için elinden geleni yaptı. Bu görevlerine ilaveten sonraki yıllarda ihtiyacı olan tüm birimlere çevre alanında danışmanlık, koordinatörlük hizmetleri icra eylemiştir.
2007 yılına geldiğimizde Bahçeşehir Üniversitesi (BAÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendislik Bölümü’nün yöneticileri Sayın Rektörün ilim ve feyzinden yaralanmak için bölümlerinde ders vermeye davet etmişlerdir. Elbette Sayın Rektörün bilgi ve deneyimlerinden ülkenin Güneydoğusun’nda yeni kurulan Şırnak Üniversitesi gibi bilim ve irfanından yararlandırılması bu üniversiteler için büyük kazanç olacaktı.. Oralara gitti ve fedakar bir şekilde çalıştı..
Bu dönem Sayın Rektör’ ün bilim insanı olarak en verimli olduğu dönemdir. Rektör Yrd. Ve Mühendislik Fakiltesi Dekanı rahmetli Ayhan Demirbaş hoca ile çok sayıda SCI ‘li yayına imza attılar ve bu yayınlar uluslararası çok sayıda atıf aldı. Ne yazık ki bu yayınların tamamına yakını Sayın Demirbaşın yayınladığı, editörü olduğu dergilerle sınırlıydı.
Bazı çevreler Ayhan Hoca’nın oldukça fazla atıf alan makaleleri yayınladığı SCI ‘li dergilerini WEB OF SCIENCE’ a deliller sunarak şikayet ettiler ve sonuçta bu dergilerin etik davranmadığı WEB of SCIENCE tarafından kabul edilerek Ayhan Demirbaş Hocanın tüm dergileri SCI kapsamından (WEB of SCIENCE) çıkarıldı.
Sayın Rektör sonraki yıllarda ülkemizde yeni gelişen üniversitenin gelişimine verdiği katkıyı ilerlemiş yaşına ve karşılaştığı zorluklara rağmen Adıyaman Üniversitesi’nde devam etmiştir. Hoca deneyimliydi ve mevcut rektörler Rektör Bey’den okul Müdürü, fakülte YKÜ, Senato Üyeliği gibi farklı idari görevlerde yararlandılar. Artık zamanı gelmişti, halen Yrd.Doç Dr. Olan Rektörümüz Ekim 2014'de Üniversitelerarası Kurul’dan "Doçent" ünvanını aldı. Elbette bu kadar büyük başarıların taçlandırılması gerekirdi.
İstanbul Üniversitesinin eğitim kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunacağı düşünülen Sayın Rektörü 29 Mart 2017'de İstanbul Üniversitesi (İÜ) TBMYO Elektrik ve Enerji Bölümü'ne "Kadrolu Doçent" olarak aldı. Bu üniversite için büyük bir kazançtı.
Başarılarının elbette ödüllendirilmesi gerekirdi, bu nedenle Sayın Rektöre İstanbul Üniversitesinde TBMYO'da Elektrik ve Enerji Bölümü İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi Program Başkanlığı, Yüksekokul Kurul Üyeliği, Enerji Komisyon Başkanlığı, TBMYO Temsilen Bilimsel Araştırma Üyeliği gibi birbirinden önemli görevler tevdi edildi.
Yurtdışı deneyim ve eğitiminden özgeçmişinde bahsedilmemesine rağmen bu geçen zaman içerisinde Sayın Rektörün bireysel çabalarla dil eğitimini de geliştirdiği, kendi ifadesi ile iyi derecede İngilizce bildiği anlaşılmaktadır. Bu elbette görev yapacağı için üniversite için büyük bir kazançtı. Diplomatik seviyede olmasa bile dış güçlerle iyi derecede iletişim kurabilirdi.
Değerli okuyucular, Sayın Rektörün Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi için nasıl bir kazanç olduğunu Sayın Rektörün Resmi sayfasında Özgeçmişini irdeleyerek sizlere sunmaya çalıştım. Vatana, millete ve dahi Karaman-Taşeli Bölgesine, Ülkemize faydalı olup olmayacağını elbette siz okuyucuların takdirine bırakıyorum. Saygı ile…
Yunus'un ve Karamnoğlu Mehmet Bey'in arı duru Türkçesi ile değil, Tanzimat Döneminin ağdalı bir dili ile konuşuyor. Z Kuşağı ile iletişim kurmakta zorlanacağını düşünüyorum. Öz geçmişine bakılınca, istikrarlı bir ilim adamı görünümünü yansıtmıyor. İnşallah bizleri yansıltır.
Yunus'un ve Karamnoğlu Mehmet Bey'in arı duru Türkçesi ile değil, Tanzimat Döneminin ağdalı bir dili ile konuşuyor. Z Kuşağı ile iletişim kurmakta zorlanacağını düşünüyorum. Öz geçmişine bakılınca, istikrarlı bir ilim adamı görünümünü yansıtmıyor. İnşallah bizleri yansıltır.