TİCARET AHLAKI-AHLAKSIZLIĞI

                                                                                               Necati ALODALI 
                        TİCARET AHLAKI-AHLAKSIZLIĞI
         Toplumun ortak derdi olan bu konu üzerine başta Ticaret Bakanlığı, Belediyeler, Sanayi ve Ticaret Müdürlükleri, Esnaf odaları ve Tüketiciyi Koruma Birliklerinin DİKKATİNE!
         Baştan şunu ifade edeyim ki maksadım hiçbir firmayı, kurumu ve şahsı peşinen karalamak ve suçlamak değildir. Bir durum tespiti ve düzeltilmesi isteğidir.
            Bize ne oldu da, “ben siftah yaptım, komşumdan alın” kanaat ve tokgözlülüğünden, komşusuna giden müşteriyi kendi tezgâhına dükkânına çevirmeye çalışan bir ahlaksızlığa düştük?
            Bize ne oldu da, kazancımız helal mi haram mı bakmaz olduk, doğruluktan ayrıldık, gözümüz paradan başka hiçbir şeyi görmez oldu ve kazanmaya, sadece kazanmaya odaklandık?
            Bize ne oldu da, kanaati, şükrü ve olanla yetinmeyi bıraktık; çoğa daha çoğa sahip olma hırsı ile “helal haram ver Allah’ım, korkmaz kulun yer Allah’ım” demeye ve bu şekilde kazanmaya başladık?
            Ecdadımız bu konuda o kadar titizdi ki, yabancıların gözüyle bizim esnafımız “Gayri meşru olan her kazancı, ahlaksızlık ve dine aykırı görür. Gayri meşru olarak edinilmiş servetin, bu dünyada da, öteki dünyada da insanı bedbaht edeceğine samimi şekilde inanır" diye anlatırlardı.
            Evet, dinimiz meşru gelir elde etme yollarından birinin ticaret olduğunu bildirmektedir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyruluyor: “Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollarla değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz”(Nisa, 29) Ayette, meşru olmayan tüm gelir, kazanç ve harcamayı “batıl”(haram) olarak ifade edilir ve gelirin de giderin de meşru yollardan olması gerektiği emredilmektedir.
            Bizim esnafımız-tüccarımız Ölçüyü tastamam yapın, (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın” (Şuara, 181-183), Eksik ölçüp tartanların vay haline!” (Mutaffifin, 1) düsturlarıyla yetişmiş ve o şekilde esnaflık yapmıştır. Bilir ki, meşru olmayan, rüşvet, gasp, hırsızlık gibi yollardan kazanılan mallar da haramdır. Bu yollarla elde edilen malların alınması da satılması da haramdır. Kim çalıntı bir malın çalıntı olduğunu bildiği halde satarsa, satın alırsa, bu kimse, bu fiilin ayıbına da günahına da aynen ortak olur.”
            Evet… Biz, bizlikten çıktık, çıkarıldık! Ülke genelinde esnaflık da ticaret de bazı istisnaları hariç raydan çıktı. Marketlerde, çarşı-pazarlarda müşteriyi acaba ne şekilde etkileyip kandırabiliriz düşüncesi yerleşti. Kazancın miktarına, meşru olup olmadığı durumlarına bakılmaz oldu. Fiyatlara zam yapmak için Ramazan, bayram, tatil, salgın gibi bahaneler ve fırsatlar gözlenir oldu. Para hırsı gözleri o kadar kararttı ki Allah’tan, devletten ve denetimden korkulmaz oldu.
            Evet, mutfaklarda yangın var! Bire aldığını bir daha gittiğinde beşe alıyorsun. Bazı satıcılar, aracıların haksız kazançlarından şikâyet etmekte, pahalılığın ve zamların sebebi olarak aracıları göstermektedir. İşin doğrusu ise keyfi zamlarda başı AVM’lerdeki büyük marketler, ülke genelindeki zincir marketler ve şehirlerdeki market ağları çekmektedir. Bunların çoğu aracısız çalışan, doğrudan üreticiden-tarladan ürün alan firmalardır. Tarladan bire aldığını tezgâhında hiç utanmadan ona satabilmektedir. Bu durum ise ürünü mecburen satın alan müşterinin soyguna tabi tutulmasıdır. Bazı AVM’lerde bilhassa hazır giyim ürünlerinde “indirim yapmak” iddiasıyla fiyatlar şişirilmekte hatta yıl boyu “indirimli” satış yaptıklarını söylemektedirler. Ben Karaman’da altı ay önce, “indirim” etiketiyle Armut’un 18.75, Kapya biberin 19 TL’ye satıldığına şahit oldum. “Pahalılığın ve keyfi zamların önlenmesi” için açılan Tarım-Kredi Kooperatif Marketleri de ürünlerin etiket fiyatlarıyla adeta AVM’lerle ve zincir marketlerle yarış etmektedir.
            Bütün bunlara acilen çeki düzen verilmesi gerekir. Buraların derhal hizaya sokulması için gerçek denetimlerle kanuni tedbirlerin ve kapatma dâhil, ağır caydırıcı mali cezaların uygulamaya konulması gerekmektedir.
            En büyük sahtekârlıklardan ve müşteriyi-tüketiciyi aldatmak ve kandırmak için başvurulan usullerden birincisi olarak etiket cambazlıkları gelmektedir. Bu usulü bütün AVM, market, esnaf ve tüccar da kullanmaktadır. Acaba hangi hassas sarraf terazisi ile gram ve santimleri-kıratları ölçülerek 199,99, 219,95, 14.99, 9.99 TL gibi anlamsız ve tuhaf etiketleri koyarak kafaları bulandırmakta; müşterilerini, bilhassa orta yaş üstü bazı bayan müşterileri (200TL değilmiş(!),15TL değilmiş(!) 10TL değilmiş zannıyla) kandırmaktadır. Bir ürünün satış fiyatı, ürünün masraflarıyla birlikte maliyeti üzerine meşru kar oranının ilavesiyle tespit edilir ki milyonda bir ihtimal 99 krş’luk etiket oluşmaz! Bütün bu şekilde etiket kullanan esnaf ve ticaret kuruluşlarından dürüstlük gösterip gerçek etiketleri asmalarını beklemek en tabii hakkımızdır.
            Marketlerdeki bir diğer vurgun yöntemi de tüketiciyi göz yanılmalarıyla kandırıp aldatmaktır. Paketlerden gramaj düşürerek zam yapılmakta; kiloluk ürünleri 900-800 Gr’ma, 5 kg.Teneke yağları aynı yükseklik ve yan görünüşle 4, 3 kg’lık şekillerde satışa sunulmakta, ayrıca raflardaki ürün etiket fiyatlarıyla kasadaki fiş fiyatları birbirini tutmamaktadır. Bu durum binde bir yanlışlıktan ve güya “güncelleme yapılmadığından(!)” kaynaklansa da çoğunda Allah korkusu olmadığından bilerek yapılmaktadır.
            Bir diğer önemli konu da her şehirde kurulan semt pazarlarındaki tüketiciyi çarpma metotlarıdır. Sıfırdan başlayıp pazarcılıkla ve helal kazançla üç katlı evini yaptıran, arabasını alan pazarcı tanıdıklarım da var. Ancak, semt pazarlarında satacağı ürünü tezgâhına dökerek düzenleme yapmadan müşterinin eline poşeti vererek satan bazı şehirlerimiz müstesna; eğer tezgâhını düzenleyip, iyilerini, güzellerini öne ve üste; çürüklerini, defolularını arkaya saklıyorsa, satış sırasında da el çabukluğuyla yarısını onlardan dolduruyorsa helal kazançlarını haram etmektedirler. Tüm mallarını satsalar da, gün sonunda çok para kazanmış görünse de kazançlarının bereketi olmaz, yel alır gider. Böylesi duruma büyük bir ikaz sadedinde, satıcısı bilmeden de yapsa misal olarak aşağıdaki örneği verebiliriz:
             Peygamberimiz bir defa buğday pazarına uğramış, hoşuna giden bir buğdayı eli ile yoklayınca altta eline ıslaklık isabet etmişti. Buğday sahibine: 
            – Ey buğday sahibi, bu ne diye sordu, buğday sahibi: 
            – Ey Allah'ın Resulü, yağmur altında kaldı ve ıslandı, deyince Peygamberimiz: 
            -"O ıslak kısmını insanların görmesi için çuvalın üstüne koysaydın ya! Bizi aldatan bizden değildir" buyurdu.
            Peygamber Efendimizin “bizi aldatan bizden değildir” ikazına muhatap olmak bir Müslüman için ne kadar dehşetli bir durumdur! 
            Ölçü ve tartıda haksızlık yapmak, ticaretine hile karıştırmak toplumları temelinden sarsan, onların çöküş ve yıkılışlarına veya helakine götüren sebeplerden biri olarak sayılmaktadır.
            Hadisi şerifte Doğru ve güvenilir tüccar-esnaf (kıyamet günü) nebilerle, sıddıklarla ve şehitlerle beraberdir” buyruluyor.   
            Helalinden kazanan doğru ve dürüst tüccar, esnaf ve pazarcı kardeşlerimiz için ne büyük bir müjde bu!

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram