Resim çizmek için kalem lazımdır mesela , elbette ki kağıt ve o resmi boyamak için renk renk boyalar.Bir de neden lazımdır yada gerekçe , resmedilecek konu yada kişilik bi zatihi.Belki bir ruh halidir yapılacak olan çizim , kim bilir belki bir serzeniş yada öfke.Zamanın içinden gelir duyguların yansıması , yada zaman o zamandır ki anı yaşatır kelamsız beyandır resmedilen.Renkler birer birer zuhur eder her bir kareye ilmek ilmek işlenen kederin , elemin , hüznün veyahut ta sevincin , mutluluğun tarifi olarak.Ortaya çıkan görüntü bir tariftir , izahtır , izandır her bakışta.
Birde fotoğraf karesi vardır aslı ile birebir örtüşen. Zahmetsizdir ve bir o kadar erişimi kolay. Sadece bakar ve görürsünüz. Gördüğünüz sizin tarifiniz ve anlatımınızla şekillenir. Adını siz koyar anlatımını kendi dünyanızla özdeşleştirirsiniz. Birde yorumunuz vardır elbette ki durumun hal ve vaziyeti ile alakalı. Üzerine basarak kurduğunuz cümleler ile belirginleşir ifadeleriniz. Deklanşörün yakaladığı andır aslında o.Kendi içinde barındırır tüm zamanı ve mekanı.
Peki ya bu fotoğraf neyi anlatır ? Bir beyin fırtınası yarattıracak nitelikte karşımızda duran bu tema. Evet bir sanat eseri sayılacak derecede kıymet arz eden bu yapı. Baktıkça neyin tarifini , acaba neyin izahını yapabiliriz kendi dünyamızda.Bir ip ucu vermek adına RECEP amcanın evinin duvarı desem mesela görüntüsü alınan mekanın adına.Evet onu hatırladınız aslında , maden faciasında kaybettiğimiz TEZCAN GÖKÇE ‘ nin babası olan RECEP amca.Şimşekler çakan beyninizin gözünüzün önüne getirdiği ilk kare , o yırtık KARA LASTİK oldu elbetteki.Yokluğun ve yoksulluğun tarifi olarak günlerce medya gündemini bombardımana boğan ve hayatında hiç tanış olmayanların dahi nesnel bir algı yöntemi ile hafızalarına kazınan KARA LASTİK.İtilmişliğin ve kenarda bırakılmışlığın , bir nevi sarp ve engebeli kuytu köşelerde unutulanların adı olan KARA LASTİK.
Buradan hareketle şunu anlıyoruz ki aslında bu fotoğraf bize , tanımlamayı oluşturan bu kara nesnenin bir yanı eksik bırakılan tarifin gerçekçi yanını ortaya yeterince koyamadığı.M.Ö ye dayanan buluşun adı olan demirin , her ne kadar Anadolu coğrafyasında kullanılmaya başlanmasının üzerinden binlerce yıl geçse de ulaşılamamış , kavuşulamamış bir hazine edasıyla yokluğunu fark ediyoruz karşımıza çıkan karenin bilirkişiliği nezlinde.Demek ki ; diye başlayan cümlelerimiz , yokluk ve yoksunluğa yeni açılımlar sağlayan betimlemeler eşliğinde son buluyor.Akil adamlığa soyunsak acaba bu hususta , fotoğraf karesinin içini dolduran ve şaheser niteliğinde ki bu yapıtın adını ne koyardık.Bana ulaştırılan bu fotoğraf karesinde ki duvarın içinde duran en can alıcı ve hatta mihenk taşı olarak tabir edeceğim bu yapıt , benim anladığım kadarıyla demir den yoksun kalmış yada bırakılmış memleketim insanının hayvanlarını bağlamak için kullandığı ve kendi elleri ile ortaya çıkardığı bir şaheser.
Her bakışımda ayrı bir anlam yüklediğim , farklı bir duygu birikimi yaşadığım ve haddim olmaksızın büyük manalar yüklediğim fotoğrafın içirisine gizlenmiş bu şaheserin , her ne kadar hangi gerekçeler ve nedenlerle yapıldığını tahmin edebilsem bile adını koyamadım.Baktığınız ve gördüğünüz anın size düşündürdükleri ve hissettirdiklerinin şahitliğinde ;
Buyurun ADINI SİZ KOYUN !!!
ADI NE OLSUN ?
Son Eklenenler
author
Emma Hayes
There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.