Mükremin Kızılca
Mükremin Kızılca
Mükremin Kızılca 

Asrın Felaketinden Aldığımız Dersler!

 

Her Musibet Bir Sınavdır!

Kendinizi Kendi Elinizle Tehlikeye Atmayınız!

İmanın ve Küfrün Artıp Eksilmesi

Manevi Psikolojik Destek Nedir?

Her Şey Allah’ın Bilgisi ve Kontrolündedir!  

Altı Şubat 2023 Depreminin Öğrettikleri

 

Bu büyük deprem Allah’ın:

“Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever.” (Bakara 195)

Emrine karşı koyup yaptıklarımızı güzel ve sağlam yapmamamızın bir eseridir. Millet olarak bunun bedelini ödedik ve ödüyoruz. Şimdi önümüze ve ileriye bakma zamanıdır.

Altı Şubat 2023 depremi Türkiye için bir milattır. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır inşallah.

Bundan sonra hiçbir depreme dayanıksız meskene oturma izni verilmeyecek, hiçbir dayanıksız mesken alınıp satılmayacak, kiralanamayacaktır. Hiçbir hükümet imarda af yoluna gidemeyecek hiçbir belediye de sınırları içinde habersiz inşa edilmiş yapıları normalleştiremeyecektir.

Gerek devlet gerek hükümet ve gerek belediyeler depreme dayanıksız kentlerin ve köylerin dönüşümü için el birliğiyle besmele çekip işe koyulacaklardır. Önümüzdeki Mayıs ayında yapılacak seçimlere damgayı bu husustaki vaatler vuracaktır.

Değerli okuyucularım, malumunuz olduğu gibi Türkiye tam da bir seçim atmosferine girdiği sırada, bütün “ağız tatlarını” bozan “Asrın Felaketi” olarak adlandırılan ve bir bölgenin 11 ilini harabeye çeviren bir depremle sarsıldı.

Bütün Türkiye “Tekyürek” olarak maddi ve manevi her şeyleriyle, dünyanın doksan ülkesi de ekipleriyle bölgeye koştu.

Milenyumun yani 21. yüz yılın beşeri zayiat bakımından üçüncü büyük depreminde bugün itibarıyla 27 Şubat 2023 tarihine kadar geçen üç haftalık zamanda 45 bin ölü, 120 bin yaralı enkazdan çıkarıldı. On binlerce bina deprem sırasında yıkıldı, yüz binlercesi de yıkılacağı günü beklemektedir.

Henüz ilk çeyreğini bile tamamlamayan yirmi birinci yüz yılın büyük ölümlerle noktalanan, yirmi yıl içinde gerçekleşen diğer depremleri de şunlardır:

“Japonya Töhoku Depremi – 2011 yılında 9.1 şiddetinde gerçekleşen deprem ve tsunami 22 bin 500 kişinin hayatına mal oldu.

Haiti Depremi – Güney Amerika- 12 Ocak 2010 tarihinde yaşanan depremde 316 bin kişi öldü.

Endonezya – 26 Aralık 2004 tarihinde gerçekleşen 9,1 şiddetindeki deprem felaketinde 120 bini Endonezyalı olmak üzere 226 bin kişi hayatını yitirdi.” (Kaynak: onedio.com)

İmanın ve Küfrün Artıp Eksilmesi

Tahsilimiz sırasında 1970’li yıllarda okuduğumuz akait kitaplarında bir kelam ilmi kuralı geçer: İman artmaz ve eksilmez.

Yani bir insan İslam dinine iman ettiyse bunun azı çoğu, yarımı bütünü gibi şeyler olmaz. O iman tamdır.

Ancak bu husustaki itikadi tartışmalar sürer gider, kimizi artar kimisi artmaz demeyi sürdürür.

Aslında tartışmaya hiç gerek de yoktur çünkü her iki taraf da fikirlerini güçlendiren burhan, delil ve hüccetleri kaynaklarımızda yan ayet hadis gibi naslarda kolaylıkla bulabildiler.

Peki, iki fikrin de kanıtlarının bulunduğu naslar çelişkili midir? Asla değildir. İman hem artar hem de artmaz. Bu ikisini de destekleyen ayetler vardır.

Şimdi imanın ve küfrün artabileceğini beyan eden ayetlere bakalım:

“Bir kısım insanlar, müminlere: «Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!» dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve «Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!» dediler.” (Ali imran 173)

“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal 2)

“Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: «Bu sizin hanginizin imanını artırdı?» İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler.” (Tevbe 124)

“Müminler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.” (Ahzab 22)

“İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.” (Fetih 4)

“Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.” (Müddessir 31)

Ayetlerde de görüldüğü gibi Kur’an ayetlerinin ve surelerin inişi anında, savaş gibi insan eliyle çıkan ve deprem gibi doğal olarak çıkan afetler sırasında inananlar imanlarına daha bire gür sarılarak büyük bir coşkuyla imanlarını artırırlar ve sağlamlaştırırlar.

Hemen hemen aynı olaylar karşısında inanmayanların da küfür ve inatlarının azdığı yolunda bir çok ayet vardır. İşte onlardan bazıları:

“İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir.” (Nisa 137)

“«Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyla uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir» de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.” (Maide 68)

“Bedevîler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah’ın Resûlüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe 97)

“Kendilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi. Fakat onlara uyarıcı (Muhammed) gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı.” (Fatır 42)

Psikolojik Destek Nedir?

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘manevi destek’ için deprem bölgesine 2 bin 500 personel göndermesinin ardından benzer bir hamle de Yükseköğretim Kurulu’ndan geldi. YÖK’ten tüm üniversitelere gönderilen yazıda depremzedelere gönüllü olarak ‘manevi rehberlik’ hizmeti verecek öğretim görevlilerinin bilgileri istendi. Talep yazısında çağrının İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerine de yapıldığı görüldü.”  (Sol tandanslı internet sayfası)

Bu son depremde müminlerin imanları kat be kat artarken imansızların küfrü de kat be kat artmıştır.

İşte yukarıdaki alıntının ve buna benzer birçok göstergenin ortaya koyduğuna göre tekbirden, seladan ve ezandan bile rahatsızlıklarını hiçbir zaman dile getirmeyenler deprem sonrasında bunları dile getirdiler.

Ehli küfrü rahatsız eden en önemli nedenlerden birisi de müminlerin hala namaza devam etmesi, her ortamda imanlarının sesine kulak vermeleri ve depremi farklı yorumlamalarıdır.

Manevi Psikolojik Destek Nedir?

Ölümü her nefis tadacaktır, bunu biliyoruz değil mi? O halde bu ölüme biçilen zamanın olduğunu da biliyoruz. Bu zamanı Allah biliyor ama biz asla bilemiyoruz. Bunun için dünyanın cennetten birer numune olan tatlarını bırakmak istemeyiz. Bunun için: hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya hemen ölecekmiş gibi ahirete çalışmamız tavsiye edilir.

Ecelin zamanını bilmeyiz dedik, ecel zamanı gelince nerede bulunmamızın ve ne kadar güvende olduğumuzun bir manası yoktur:

“Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah’tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah’tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!” (Nisa 78)

Yukarıdaki ayet-i kerime insanoğlunun mizaç ve tabiatını ne güzel anlatıyor değil mi? Dönüp bir daha okuyunuz lütfen!

Kutsal kitabımız Kur’an-ı kerimde şehadete eren, Allah yolunda iken öldürülen veya normal yatağında ölümü tadan müminlerin yakınlarını teselli için yüzlerce ayet vardır. Bu ayetlerin ilk müfessiri olan, evrene rahmet olarak gönderilen yüce peygamberimizin de hadis-i şerifleri mevcuttur.

“Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.

Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” (Bakara 154-156)

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar.

Arkalarından kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler.

(Şehitler) Allah’ın nimetine, keremine ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler.” (Al-i İmran 169-171)

Depremde, yangında ve suda boğulmalar gibi ani ve fücceten ölümler şehitlik makamıyla müjdelenmiştir. Üstteki ayetlerin ışığında bu durumlarla vefat edenler gerideki ana baba ve yakınlarına: sakın bizim için üzülmeyin, biz cennetteyiz, Allah’ın rızıklarıyla rızıklanıyoruz, derler ama duyuramazlar. Onlara da kendi hallerini görseler asla üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler ve sevinirler.

Kur’an’dan Dersler!

Yerin karanlıklarında da hiçbir tane:

“Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın.” (Enam 59)

Büyük sarsıntı ve büyük Sınav:

“İşte burada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli bir sarsıntı ile sarsılmışlardı.” (Ahzab 11)

Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar:

“Yoksa siz, sizden öncekilerin başına gelenler, sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler, “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı pek yakındır.” (Bakara 214)

Altı Şubat 2023 depremi bir büyük doğal afettir, büyük bir kazadır, her kaza ilahi takdirin zamanı gelince vukuu demektir. Bu kazalara rıza göstermek, sabretmek ve isyan etmemek her kulun birinci görevidir. Bu büyük depremde müminler imtihanı kazanmışlar büyük bir metanetle doğrulmaya, yaraları sarmaya başlamışlardır.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram