ERMENEK’İN BASKINDAN KURTULMASI ALLAH’IN LÜTFUDUR
Kurtuluş Savaşında Ermenek’te Yaşananlar
12. bölüm
Nöbetçileri öldürerek atmış beş, bir rivayete göre 95 kadar kişilik bu asi gurubu Konya’nın
işgalinde Ali Beyhüyüklü (Çumra) delibaş namında bir çete başı ve arkadaşlarının Bozkır,
Hadim, Karaman ve köylerinden topladıkları Çerkezlerden oluştukları bilinmektedir.
Bu ihtilal Akseki taraflarında da zuhur etmiş ancak Seydişehir, Beyşehir, Akseki ve Bozkır
havalilerini yukarıda açıklanan Miralay Refet Bey beraberindeki kuvvetiyle çiğneyip dize
getirmiştir. Aladağ’ı da aynı şekilde bastırıp Karamana gitmiştir.
Alanya’da Karınca İbrahim namında bir asi reisinin Alanya’yı bir aralık işgal edip sonra yine
Kuva-yı milliyenin üstün gelmesi ile kaçtığı, Antalya havalisine de İzmir ve kuzeyini savunan
Demirci Mehmet Efe bin kadar kuvveti ile gelip aralarında gezmekte olduğu rivayet edildi.
Hulasa Konya vilayetinin çok mahallerinde ihtilal meydana gelmiş ve çok zayiat verilmiştir.
Kuva-yı milliyenin gücü her tarafı bastırıp Kuva-yı milliye hükümeti bir kat daha duruma
hâkim oldu.
1891’den 16 doğumluların kadar askere sevkinin hızlandırılınca önce yüzü aşkın jandarma
kaydettiler bir aralık vilayet 40’dan ziyadesini kabul etmesine rağmen yine çıkardılar, sonra
kaç doğumlu olursa olsun jandarma yazdılar.
Sonra bir emir daha gelmiş 1893’ten yukarı doğumlulardan jandarma yazılması için yeni kayıt
başlattıkları duyuldu ama yine çıkardılar.
Şubeye 60 süvari muhafızı namıyla atı akçesi neferlerden olmak üzere asker kaydettiler,
haftada birkaç çeşit emirler gelir biri birini bozardı.
Güney cephesi kumandanlığından bir emir tebliğ edilmiş, seksen eyerli, her takımı tamam at
Ermenek kazasının hissesine isabet ederek yardım olarak taksim ve meydana getirilmesi
söylentisi o tebliğin gereğiymiş.
Bu atları Nevahi ve köylere, kasaba (Ermenek) mahallelerine gücüne göre tevzi eylediler.
Koyun vergilerinin evvelce tahsil olunan on yedi buçuk kuruşu bir kat daha artırarak
tahsilinden gayrı diğer alanlarda da her şeyde üç beş misli vergi zammı yapılması ve
tahsilatına geçilmesine emir verdiler.
On bir teşrin-i sani 1336 Rumi (11 Kasım 1920) yılı ve 29 teşrin-i (11 kasım 1920) Perşembe
gecesi kar yağmaya başladı, 24 saat devam eden kar iki karış tutup ağaçların yaprakları
üzerlerinde olduğundan karın ağırlığı ile çok ağaçlar kırıldı. Ağaçlardan kimi köküyle göçtü.
Ağaçlarda üzüm ekseri mahallerde tarlalarda kaldı, mısır darısı telef oldu, pamuk mahsulleri
de karın altında kalıp bir hafta on gün Ermenek tarafıyla bucak köylerde, belki daha fazla
köyde ürünler kar altında kaldı.
Bahşiş aşireti çayın kenarlarına inmişlerdi bir hafta on gün karın içinde kaldılar. Mevsimin
dışında kar yağdığından göçebe aşiretin yaylakları bozulup sahile nakilleri mevsimi
olduğundan her tarafa yol kapalıydı.
Bu mevsimde böyle karın yağdığını gören ve bilen yoktur. 40-50 sene önce 1875 senesinde
ihtiyarlardan duyulmuştur ki üzüm ağaçta iken kar yağdı derlerdi.
Ekseri sahillere yakın yağmış, çayın kenarında iki karış hatta daha ziyade kar tuttuğu görüldü.
Hamdolsun yollarda bellerde insan telef olduğu duyulmadığı gibi hayvanlardan da telef
olmamıştır.
Gün be gün gıda fiyatları artıyor diğerleri de aynen yükseliyordu. Karaman İstanbul yolunun
kapalı olmasından dolayı ihtiyaç maddelerini Alanya’dan getirmişler ise de iskelelerde
aldıkları gümrük vergisi zammına bir de tüccarın karı da eklenince fiyatlar aşırı derecede
yükseldi. Cenab-ı Hak imdat buyursun! Her şeye beş altı misli zam geldi.
Karamanda zahire fiyatı biraz aşağı inmiş ise de az bulunduğundan buraya çok zahire
getiremediler. Buğdayın kilesi 500’den 550’ye, arpa 250 diğerleri de buna kıyas et.
Öşürler ve koyun vergileri bir kat artınca tahsilinde nakit sıkıntısı başladı, mecidiyeyi 50
kuruş tenzil ettirdiler. Canlı malları eskiye göre biraz fazla satıyorlar çünkü ne buradan harice
mal gidiyor ne de geliyor ve ne de herkes istediği malı götürüp satabiliyor.
Birkaç senedir hükümetin lakaydane, düzensiz bulunduğundan dolayı nahiyede ve karşı
köylerde bir takım eşkıya, edepsizler meydana geliyor. Halkın da asiler ve eşkıya arasında
sıkışması ve asker kaçaklarının çoğalması köylerde emniyet ve asayişi bertaraf etmişti.
Ermenek’in Baskından Kurtulması Sırf Allah’ın bir lütfudur
Asi ve eşkıyanın düşüncelerinin bozukluğu ve kasaba halkına gizli kin besledikleri anlaşılmış
ki evvelce gelen Hadimlilere nahiyenin ileri gelenleri nahiye müdürü de beraber olarak iltihak
edip halkı eşkıyalara katılmaya teşvik ettikleri Ermenek’i basıp kasabanın ileri gelen eşraf ve
tüccarına hakaret etmek ve dükkânlarını yağma etmek maksadına mebni geldikleri belliydi.
Bu cemiyete başkanlık eden Pirlakondalılara (Taşkent) arkalarından gelen bir mektupla
cenab-ı hak tarafından kendilerine bir zafiyet düşürerek acele geri dönmeleri asi ve şakileri
maksatlarına muvaffak ettirmedi.
Sonraki gelen asiler de bir takım eşkıya olup fikirleri tamamıyla yağmakarlık, Ermenek’i
tamamen soyarak bırakıp gitmek olduğu ortaya çıkmıştır.
Bunun ortaya çıkmasıyla Silifke Mutasarrıflığına çok acele yardımda bulunmaları istirhamını
ihtiva eden tekrar tekrar telgrafla müracaatların yerine getirilmesiyle Silifke ve diğer kazaların
askerlerinin Ermenek’e gelirler. Asiler o gün Gargara (Güneyyurt) köyüne geldiklerinde
Silifke kuvvetinin geldiğinden haberdar olmaksızın Ermenek’e hareket edip perişan olarak
geri dönmeleri gerçek koruyucu Cenab-ı Hak hazretlerinin inayet ve lütfu olup Ermenek
kasabası halkını asilerin belalarından muhafaza buyurdu.
Silifke kuvveti gelmeden önce asiler gelseydi kasabayı yağma edecekleri ortada idi. Buna
rağmen Ermenek tarafından da karşı koyacak kuvvetin bulunmaması yönüyle tabi teslimiyet
gösterilmek icap eden bir durum olacaktı. Sonra Kuva-yı milliye güçleri gelince: asileri kabul
ettiniz, diye tahkikatla hakikat ortaya çıkarılmaksızın suçlu suçsuz demeyip ihtimal ki kasaba
(Ermenek) halkının ileri gelenlerinden çoğunu asılarak idam etmek, sürgüne göndermek ve
bir takım cezalarla cezalandırılacakları da muhakkakmış. Yahut asiler önce kasabaya
girdikten sonra Silifke kuvveti gelse kasaba içinde olur ki çatışmak lazım gelse kasaba ahalisi
iki ateş arasında kalırdı. Şu halde en müthiş bir beladan kurtulmuş olduk. Bu da gerçek
koruyucu olan Cenab-ı Hakkın bu suçsuz halkı koruduğuna güçlü bir delilidir. Fakat bu lütuf
ve inayeti bilip de tevbe ederek Allah’a şükranda bulunmak çok kişinin hatırına bile
gelmemiştir.
Asiler meşru hükümet aleyhine toplananlardır. Bu toplantılara iştirak eden halkın çoğu cahil
ve olur olmaz şeylere akılları ermeyip yanıltıcı teşviklere kapılanlardan oluşmaktadır.
Ahaliyi iğfal milli hükümet aleyhine kıyam ettirenlerin ekserisi Konya ve kazalarından
Delibaş etrafında birikenlerdir.
(DEVAMI VAR)
Kaynak: Remzi ve Mehmet Tüzün’ün babaları Ermenekli Hüseyin Ağanın (Tüzün) tuttuğu
notlar.
Belgeler: Osmanlıca olarak Dr. Alaeddin Atalık’ın babası merhum Vacit Atalık
Sadeleştiren: ا ب ج ile ABC arasında köprü, Arşiv uzmanı – Gazeteci – Yazar: Mükremin
Kızılca