Karamanoğulları beylikten de öte 250 senelik uzun bir ömür süren bir İslam devletidir.
Bu İslam devleti başta 1256 senesinde Ermenek’te kurulmuş daha sonra Larende / Karamanı merkez edinmiş olup devamlı Pers kökenli Şia tehlikesine, Ermeni ve Moğol düşmanlara karşı savaş halinde olmuştur.
Karamanoğlu devleti Mısırdaki büyük Türk İmparatorluğu olan Memluklulara hilafetin onlarda olmasından dolayı daima bağlı kalmıştır. Osmanlılarla anlaşamamasının nedenini bu bağlamda da aramak gerekir.
Karamanoğlu atası ve kurucu beyi Nure Sofinin Sivas’a gelince Babailerle beraber olması onun bu fikirde ve zihniyette olduğu manasına gelmez. Nitekim Nure Sofi kendisini, Azerbaycan tarafından Anadolu’ya obasıyla beraber geçtiği ve ilk mesken tuttuğu yer olan Sivas civarında Osmanlı devleti ile Babailer arasındaki isyan hadiselerinin tam ortasında bulmuş ve takiye yaparak obasını korumak için Baba İshak’la beraber olmaya mecbur kalmıştır.
Nitekim Mevlana hazretleri de Konya’nın Moğollara tabi olmasıyla fitne ve isyanı tercih etmemiş görünürde prosedüre uymak zorunda kalmıştır.
Bir zalimin zulmünü bertaraf etmek için bu tür birliktelikler her zaman olmaktadır. Nure Sofinin itikadı yüzde yüz ehl-i sünnet akaididir. Ehl-i sünnet akaidi demek Allah’ın son peygambere bildirdiği tek hak din İslam’dır. Bu dinin kıblesi ve ibadet usullüleri, inanç sistemi bellidir. Ne Şamanizm gibi Türk geleneklerinden ne de Arap geleneklerinden asla beslenmez. Ancak Kur’an ve sünnette geçmeyen bir durum olursa o ikisine ters düşmemek şartıyla törelerden de yararlanılarak devlet idare edilir. Mesela kırmızı ışıkta geçmenin ceza ve müeyyideleri örf ve töreden veya evrensel kaidelerden alınır.
Nure Sofi kendisi de dâhil bütün evlatları yüce İslam dininin hizmetinde olmakla iftihar eden bir hanedandır. Aile türbesinin yer aldığı Ermenek Balkusan köyünde içinde türbelerinin de bulunduğu külliye içinde günde beş vakit ezan okunan ve namaz kılınan bir de mescit vardır.
Ermenek, Karaman, Konya, Ereğli, Niğde, Nevşehir ve hâkim oldukları bütün beldelerde inşa ettikleri camiler, mescitler, Darulkurra / Kur’an öğretilen okullar ve Darulhadislerin / peygamberimizin sünnetini tesis eden hadislerin öğretildiği mekteplerin cephelerine kazılan kitabelerinde yüce İslam dininin ve Müslümanların hizmetinde olduklarını yazmışlardır.
Karamanoğlu devleti, hanedanıyla, halkıyla ve bütün aksamıyla yüce peygamberimizin, dört halifenin, Kur’an’ın ve sünnetin son derece bağlısıdırlar.
İlk inşa ettikleri cami olan Ermenek ulu caminin kıblesi bunun en büyük şahididir. Yine Ermenek’te inşa edilen ve başta Kur’an ve sünnet olmak üzere beşeri ve tabii ilimlerin de okutulduğu Tol medrese de buna tanıktır.
İslam’ı Araplarla özdeşleştirip onu itibarsızlaştırma çabalarına son yıllarda Karamanoğullarının İslam öncesi Türk Şaman töresi ve İran Kaynaklı Şia merkezli karma sapık inançta olduklarını ihsas eden sözler sarf etmektedirler.
Hâlbuki Allah’ın son peygamberi, amcaları ve en yakınları tarafından töremizi ve Arap geleneklerini bırakıyorsun, diye Taife, Medine’ye sürgüne ve hicrete mecbur etmişlerdir. İslam, Araplar başta olmak üzere beşeriyete zararlı töreleri kaldırmak için gelmiştir.
Peygamber efendimiz, Arap töresini reddettiği için Allah cc kendisine: “Sizin töreniz sizin olsun benim dinim de benim olsun / leküm dinüküm veliye din” demesini Kafirun suresinde emretmiştir.
Karamanoğullarının en büyük beyi Mehmet Bey merhum İran dili olan Farsçaya Konya’da okuduğu fermanla yasak bile getirmiştir.
Mehmet Bey ve bütün Karamanoğlu hanedanı hem Müslüman – Türk milliyetçisidir hem de yüce peygamberimizin ve Raşit halifelerinin bize aktardığı Hanif İslam dininin hizmetçileridir.
Nitekim Ermenekli Beşir Çelebi İbrahim Beye ithaf ettiği Mecmûatü’l-fevâid adlı tıbbi içerikli eserinde Karaman beylerini, acemlerin yani Şia inançlı sapık fars devletinin boyun eğdiği sultanlar olarak ifade ediyor.
“Arap sevici, Arap milliyetçiliği” gibi sapkın sözlerle Müslümanları yaftalamayı bırakalım, İslam dini bütün insanlığın dinidir. Necip Türk Milleti de İslam’ın tüm zamanlarda en büyük hizmetçisidir.