Karamanoğullarının İlk Başkenti Ermenek

0

Bir şehir, bir devletin idare edildiği merkez olursa o şehre başkent denir.

Başkentin daha önce kullanılan: başşehir, payitaht ve dârulmülk gibi karşılıkları da vardır.

Ermenek merkezli bölge sırasıyla tarihte: Trachia Clicia, Taşlık Kilikya, Sengistan, Taş ili ve Taşeli olarak yazılır. Bu coğrafya, Anadolu’nun güneyinde Akdeniz bölgesinde son derece stratejik bir yurt köşesidir.

Bu bakımdan Ermenek, bir Roma komutanı Germanikus’tan gelen Germanikapolis / Germanik’in şehri, adıyla da bölgede yer alan onu aşkın antik kentlerin başında gelir.

Ermenek bölgesi birçok seyyahın uğrak yeridir, ayrıca saklanma imkânı veren sarp kayalıkları nedeniyle miladi 2. Yüz yıldan sonra, Roma zalim hükümdarlarından kaçan Hristiyan müminlerin de sığınağı olmuş mekândır.

Selçuklulara bağlı bir beylik olarak Karamanoğullarının ilk yerleştikleri yer olan Ermenek’e bu bakımdan başkent diyoruz. Ermenek yöresi Karamanoğullarının ilk döneminde bir Selçuklu eyaleti olduğundan Ermenek eyalet başkenti olmaktadır.

Karamanoğlu atası Nure Sofi Selçuklular tarafından Ermenek bölgesine 1225 yılında yerleştirildikten sonra 1255 yılına kadar Ermenek çevresinde birçok kaleler almış ve Selçuklular tarafından 1256 yılında beylik olarak tanınmıştır.

1256 ila 1263 yıları arasında ilk oğlu Karaman Bey Ermenek’te diğer beyliklerin kendisini sultan olarak gördüğü bir beylik kurmuştur. Ancak 1263 yılında Karaman beyin Moğollar veya Selçuklular tarafından öldürülmesinden sonra da Ermenek14. Yüz yılın ilk çeyreğinin sonuna kadar başkentliğini sürdürmüştür. Aşağıda verdiğim Mısırlı tarihçinin ifadeleri bunu teyit eder.

Ayrıca Ermenek, Karamanoğulları devletinin Osmanlılara iltihakı olan 1475 yılına kadar her halükarda Karamanoğullarının bir sığınağı halindedir.

Karamanoğullarının Ermenek’te iken yaptıkları fetihleri anlatan Şikari’yi abartılı bulup, İbn-i Bibi’nin: onlar yol kesen, soygun yapan, kömürcülükle geçinen bir güruhtu, demesini hiç atlamayanları şaşkınlıkla izliyoruz.

Oysa hayatında gördüğü olayları anlatan seyyah ve tarihçilerin kendilerine konaklama ve iaşe sağlayan devletlere yaranmak için neler söylediklerini çok iyi biliyoruz.

Kahire’den Görünen Ermenek

Mısırdan görünen Anadolu ve Anadolu’dan Mısıra görünen ilk topraklar Ermenek ve Alanya dolaylarıdır.

Mısır Memluk Türk devleti tarihçilerinden Arap asıllı Şehabettin İbni Fadlullah el-Ömeri m. 1300 yılında doğup 1349 yılında ölüyor. 27 ciltle tamamladığı “Mesalikü’l-ebsar fi memaliki’l-emsar” adlı eserini kaleme aldığı tarihi 1340 yılı kabul ettiğimizde Ermenek hala Mısırda Karamanoğlu’nun payitahtı olarak bilinmekte ve kitapta öyle yer almaktadır.

Bilindiği gibi Karamanoğulları daima Mumluklulara bağlılık bildirmiş ve Osmanlılarla da açıktan ve gizliden bir rekabet yürütmüştür.  Bu hususta Mumluklular sürekli Karamanoğullarına destek vermiştir.

Bu 27 büyük ciltlik “Mesalikü’l-ebsar fi memaliki’l-emsar”  adlı kitabın tamamını Allaha şükür masama koydum. İnşallah sizlerin manevi destekleriyle bu dev eserde yer alan başta Ermenek ve Karamanoğlu toprakları olmak üzere verilen değerli bilgileri zaman zaman sizlerle paylaşacağım.

Şimdi sözü yazara bırakıyor ve tam 700 yıl önceki memleketimizi karşı sahillerden bir tarafsız aydın tarihçi gözüyle görüşlerinize arz ediyorum.

Parantez içindeki notlar kitabın kendi dipnotlarıdır.

Ermenek İkinci Kuşağın 12. Bölgesi

Ermenek memleketinin sahibi Karamanoğlu’dur. Memleketin başkenti Ermenek’tir. Karamanoğlu’nun 14 şehri, 150 de kalesi vardır. Asker sayısı atlı 25 bin, yaya 50 bin olmak üzere 75 bine ulaşmaktadır.

En ünlü şehirleri: Larende: çok güzel bir şehirdir, (suyu bostanı çok olan Lerende’nin sultanı Karaman oğlu Bedreddindir. (İbn Batuta 196 Mucemü’l-ensab 236)

Alaiye şehri: Halk arasında Alanya olarak kullanılır. (Mısıra en yakın Anadolu şehri olan Alaiye şehirlerin en güzellerindendir, insanları iyidir, Hakimi: Karaman oğlu Yusuf’tur. (İbn Batuta 188) Buralar Ermeni beldelerinin güney doğusuna düşer. Kuzey tarafında ise Eşrefoğlu memleketi vardır. Alaiyeye en yakın Ermeni şehirleri: Tarsus ve Ezinedir.

Bu memleketler Akdeniz sahil şeridinde veya yakınında olup halklarının tanıtımını ayrıca anlatacağım.

Anadolu’daki Ermenek merkezli Karaman oğlu memleketleri sultanımız Mısırın sahibine bağlıdırlar. (Allah Mısır Memluk mülkünü ebedi kılsın) Memluk sultanı da onları sever ve gözetir.

Karamanoğullarının Ermenilerle ve komşuları diğer kefere ile olan cihatlarını, askerlerinin gece gündüz silahlı bir biçimde düşmanlara karşı koyuşlarını bütün yönleriyle bu kitapta yazıyorum.

Anadolu’ya Tatar (Moğol) istilası sırasında Selçukluların ve Karamanoğullarının ahvalini de Allah’ın izniyle izah edeceğim.

(Mesalikü’l-ebsar fi memaliki’l-emsar c 3, 5. bap, S. 255: Anadolu’daki Türk illeri, 16. bölüm: Ermenek Memleketi)

Şihabeddin b. Fadlullah el-Ömeri / Kahire / Mısır H. 700 – 749 M. 1300 – 1349

Talep eden akademisyen arkadaşlara bu 27 ciltlik dev eseri ücretsiz verebilirim.

Bu metinleri okuyunca Akdeniz’in bir Müslüman gölü olmasını hayal ediyor insan!

Hele haçlı batı ittifaklarının bu günlerde doğu Akdeniz’de bizi yok saymaları ne acıdır!

İşte atalarımız Akdeniz’i onun için Türk gölü yapmışlar. Basiretli devlet adamlarımızın Libya ile Mısır ile hatta Lübnan ile Filistin ile daha yukarıda Suriye ile Lübnan ile Akdeniz kıta sahanlığı anlaşmalarının yollarını aramaları son derece güzeldir.

Böyle anlaşmalar en çok batılı ve Amerikalı düşmanlarımızı rahatsız edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Libya ile böyle bir anlaşma yapması sırasında infiallerini gördük.

Şimdi sıra inşallah diğerleri yani eski Osmanlı milletleri ile aynı anlaşmayı yapmaktadır.

Bunun için ise onlarla iyi ilişkiler kurmak zorundayız.

Karamanoğulları Müslüman Türk Devleti

Karamanoğulları beylikten de öte 250 senelik uzun bir ömür süren bir İslam devletidir.

Bu İslam devleti başta 1256 senesinde Ermenek’te kurulmuş daha sonra Larende / Karamanı merkez edinmiş olup devamlı Pers kökenli Şia tehlikesine, Ermeni ve Moğol düşmanlara karşı savaş halinde olmuştur.

Karamanoğlu atası ve kurucu beyi Nure Sofinin Sivas’a gelince Babailerle beraber olması onun bu fikirde ve zihniyette olduğu manasına gelmez. Nitekim Nure Sofi kendisini, Azerbaycan tarafından Anadolu’ya obasıyla beraber geçtiği ve ilk mesken tuttuğu yer olan Sivas civarında Selçuklu devleti ile Babailer arasındaki isyan hadiselerinin tam ortasında bulmuş ve takiye yaparak obasını korumak için Baba İshak’la beraber olmaya mecbur kalmıştır. Aksi halde Selçuklu İmparatorluğu onları neden ülkenin en mümbit topraklarına yerleştirsin ki?

Nitekim Mevlana hazretleri de Konya’nın Moğollara tabi olmasıyla fitne ve isyanı tercih etmemiş görünürde prosedüre uymak zorunda kalmıştır.

Bir zalimin zulmünü bertaraf etmek için bu tür birliktelikler her zaman olmaktadır. Nure Sofinin itikadı yüzde yüz Kur’an’a ve Sünnete uygun, Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana ve Hacı Bektaş Veliler gibi sağlam bir itikattır.

Bu sağlam akaitten şunu anlamalıyız: Allah’ın cc son peygambere (sav) bildirdiği tek hak din İslam’dır. Bu dinin kıblesi ve ibadet usullüleri, inanç sistemi bellidir. Ne Şamanizm gibi Türk geleneklerinden ne de Arap geleneklerinden asla beslenmez. İslam’ın emir ve direktifleri iki ana kaynak olan Kur’an ve sünnete dayanır. Ancak Kur’an ve sünnette geçmeyen bir durum olursa o ikisine ters düşmemek şartıyla törelerden de yararlanılarak toplum idare edilir. Mesela kırmızı ışıkta geçmenin ceza ve müeyyideleri örf ve töreden veya evrensel kaidelerden alınır.

Nure Sofi kendisi de dâhil bütün evlatları yüce İslam dininin hizmetinde olmakla iftihar eden bir hanedandır. Aile türbesinin yer aldığı Ermenek Balkusan köyünde içinde türbelerinin de bulunduğu külliye içinde günde beş vakit ezan okunan ve namaz kılınan bir de mescit vardır.

Ermenek, Karaman, Konya, Ereğli, Niğde, Nevşehir ve hâkim oldukları bütün beldelerde inşa ettikleri camiler, mescitler, Darulkurra / Kur’an öğretilen okullar ve Darulhadislerin / peygamberimizin sünnetini tesis eden hadislerin öğretildiği mekteplerin cephelerine kazılan kitabelerinde yüce İslam dininin ve Müslümanların hizmetinde olduklarını yazmışlardır.

Karamanoğlu devleti, hanedanıyla, halkıyla ve bütün aksamıyla yüce peygamberimizin, dört halifenin, Kur’an’ın ve sünnetin son derece bağlısıdırlar.

İlk inşa ettikleri cami olan Ermenek ulu cami ve diğer mescitler, tekkeler ve zaviyeler bunun en büyük şahididir. Yine Ermenek’te inşa edilen ve başta Kur’an ve sünnet olmak üzere beşeri ve tabii ilimlerin de okutulduğu Tol medrese de buna tanıktır. Bu arada Ermenek’e bağlı Gargara, Lemos, Kazancı, Görmeli, Bednam, Çukurbağ, Büyükkarapınar, Sarıveliler, Gerde, Lafza, Aşağı ve Yukarı çağlarda ve daha adını saymadığımız nice yerleşimlerde hala çoğu ayakta olan camiler, mescitler, zaviyeye ve tekke vakıfları bırakmışlardır.

Allah’ın son peygamberi, amcaları ve en yakınları tarafından töremizi ve Arap geleneklerini bırakıyorsun, diye Taife, Medine’ye sürgüne ve hicrete mecbur etmişlerdir. İslam, Araplar başta olmak üzere beşeriyete zararlı töreleri kaldırmak için gelmiştir.

Peygamber efendimiz, Arap töresini reddettiği için Allah cc kendisine: “Sizin töreniz sizin olsun benim dinim de benim olsun / leküm dinüküm veliye din” demesini Kafirun suresinde emretmiştir.

Karamanoğullarının en büyük beyi Mehmet Bey merhum İran dili olan Farsçaya Konya’da okuduğu fermanla yasak bile getirmiştir.

Mehmet Bey ve bütün Karamanoğlu hanedanı hem Müslüman – Türk milliyetçisidir hem de yüce peygamberimizin ve Raşit halifelerinin bize aktardığı Hanif İslam dininin hizmetçileridir.

Nitekim Ermenekli Beşir Çelebi İbrahim Beye ithaf ettiği Mecmûatü’l-fevâid adlı tıbbi içerikli eserinde Karaman beylerini, acemlerin yani Şia inançlı sapık fars devletinin boyun eğdiği sultanlar olarak ifade ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz