KEÇİLERİ BİTİRDİLER Mİ?

Keçilerin ciddi anlamda ev ekonomisine katkısının ne olduğunu bilmeyenler, keçileri ve koyunları (davarları )bizim Taşeli topraklarında yok edip bitirmeyi başaramadılar. Hâlbuki bu iki hayvan türü de insanların yerleşik hayata geçişiyle beraber kedi   köpek gibi insanlarla birlikte yaşadılar ve onlara yiyecek oldular, içecek süt verdiler, başlarına sırtlarına  örtü oldular.
Keçiler ve koyunlar özellikle keçiler, bizim Taşeli Yöresi’nin var oluşundan beri bitkilerle, ormanlarla iç içe yaşayan hayvanlardır. Yabanisi olduğu kadar evcilleştirilerek sürüler hâlinde beslenip insanların besin olarak hizmetinde olan bu hayvanlar, son yıllarda baskıcı bir yönetim anlayışı ile beslenmez olmuştur. Hayvan varlığının azalmasına bağlı olarak tarım ürünlerindeki organik ürünler de yerini doğallıktan uzak ürünlere terk ederek organik ürünleri aratır duruma getirmiştir.
İnsanlarımız  tutturmuş bir organik ürün,  organik gıda, organik tarım, organik de organik! İyi de:
Organik besinin yetiştirilmesi ve insanların faydalarına sunulması için öncelikle hayvan varlığının ve onun tali ürünlerinden gübrenin yani hayvan dışkısının var olması gerekir.  Ekilecek ve dikilecek sebze ve meyvelerin yetiştirilip verimli hâle gelmesinin temel koşulu su ve havadan sonra çoraklaşan/fakirleşen toprağı güçlendirecek ve bitkinin besin alamsını sağlayacak olan doğal hayvan gübresidir.  Hayvancılığın yok edildiği ya da azaltıldığı bir yörede doğal besinlerden söz etmek bir hayalcilik olur.
Geçmiş yıllarda hayvancılığın hayati derecede önemini kavrayıp önemsemeyen devlet politikaları ve buna paralel olarak götürülen vatandaş politikaları Türk halkını bir lokma ete muhtaç eder duruma getirmiştir. Bizim Taşeli Yöresi’nin geçmişinde, köylerde hayvancılıkla geçinen halkla birlikte, Yörüklerin/göçerlerin hayvancılıkla geçimlerini sağladıkları, yazın yaylalara kışın da sahillere inildiği ve ciddi anlamda bir küçükbaş hayvancılığı yetiştirilip ülke ekonomisine katkı yaptığı biliniyor.
Binlerce yıldır ormanla iç içe yaşayan kıl keçiler, ders kitaplarında yazıldığı gibi bizim Taşeli topraklarında çam fidanlarını yemiş olsalardı, yöremizde hiç orman kalmazdı. Hâlbuki binlerce yıldır ormanlarımızdan kesim yapılarak kendimizin ve dış ülkelerin  kereste ihtiyaçları sağlanıyor. Keçilerin ormana zarar vermesi söz konusu olsa idi yöremizde bugüne kadar bir tane çam ağacı kalmazdı. Kıl keçilerin ormana özellikle çamlara zarar veriyor yaygarası ve yasaklama keçileri ve onların yaşam şeklini tanımamaktan kaynaklanıyor. Keçiler çam yaprağını çok aç da olsalar yemezler, seçici bir özellikleri vardır. (bkz. www.hasansimsek.com.tr  Kıl Keçiler Gözden Çıkarıldı mı? )
Bizim Taşeli topraklarında son yıllarda kıl keçilerin, Orman Yönetimi’nin baskıları ve verdikleri  ağır cezalar nedeni ile sayıları azaltılmış nerdeyse yöre halkı kurban kesecek davar bulamaz hâle gelmişti.  2008 yılından beri   yörede bu hayvanların sayılarının çoğaltılması için uyarıcı yazılar yazıyorum.  Özellikle belediye başkanlarımıza da rica ederek hayvan besleyenlere kolaylık sağlanması şeklinde defalarca ricamız olmuştu. Güneyyurt’ta,  Celil Yağız başkanımızın bu konuda önlemler alarak çobanların yaşam alanlarını rahatlatıcı çalışmalar yaptığı   tarafımızdan biliniyor.  2011 yılında il bazında yaptığım bir araştırmada küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarımızda 2009 ve 2010 göre bir artışın olduğunu resmi rakamlarla tespit etmiştik. ( Bkz. www.hasansimsek.com.tr –İlimizde Hayvan Varlığı- Hayvan Varlığı adlı araştırma).  Gayri resmi 2017 yılı verilerine göre Taşeli Yöresi’nde küçükbaş hayvan varlığının 2011 yılana göre ciddi oranda arttığı görülüyor. Şüphesiz bunda devletimizin  uygulanan hayvancılık politikalarını  iyileştirmeye yönelik çalışmaları ve halkımızın neleri  kaybettiklerini görmeleri ile mümkün olmuştur.
Yaptığımı inceleme ve araştırmaya göre, Taşeli Yöresi’nde,
 1.Ermenek’te   2011 yılında küçükbaş hayvan varlığı  37.335 iken 2017 yılında 49.000 keçi, 11.00 koyun toplam 60.000bin, kayıt dışı hayvanlara birlikte 65-70 bin tahmin ediliyor.

2. Başyayla’da 2011 yılında küçükbaş hayvan varlığı 3 204 iken 2017 yılında 5000’e

3.Sarıveliler’de 2011 yılında küçükbaş hayvan varlığı  4935 iken 2017 yılında bu sayı kesin olmamakla birlikte  7000 bin civarında.
Rakamlar sevindirici olmakla birlikte yeterli değildir. Küçükbaş hayvan besleyicilere ve ev hayvanı olarak besleyenlere mümkün mertebe cezai müeyyidelerden yöneticilerin kaçınmaları kendi öz çıkarları ile doğru orantılı olarak düşünülmelidir.
Göç nedeni ile nüfuslarının gittikçe azaldığından yakınan belediye  başkanlarımıza önerilerimiz, hayvan varlığını çoğaltacak önlem almaları ve yörede istihdam yaratmalarıdır. Daha da ötesi hayati derecede besin değeri olan et ve sütten başka, halkına sağlıklı sebze ve meyve yedirmenin temel koşulunun hayvancılıkla mümkün olduğunu görmekte yarar var. İlaçsız, suni gübresiz sebze ve meyvelerden verim almanın olmazsa olmazı hayvan gübresidir. Yorgun ve bitkin Anadolu topraklarında, doğal sebze v e meyve üretilmesi ancak doğal tohumla birlikte, doğal hayvan gübresi kullanmaktan geçer. Bu da ancak hayvan varlığını çoğaltmakla mümkündür.  Son üç beş yıldır Tarım Bakanlığımız bu eksikliği gördü ve önlem almaya başladı ama bu yeterli değil. Yerel yöneticilerin de küçükbaş hayvanlarının yaşam alanlarının genişletip iyileştirmesinden yana çalışma yapması ve hayvan besleyicileri teşvik etmesi yerel ekonomiye katkı sağladığı kadar, milli ekonomiye de artı bir değer katacaktır. Dünya var olduğundan beri keçiler Taşeli Yöresi’nde vardı, dünya durdukça  bu toprakların vaaz geçilmez bir parçası olan keçiler de  var olacaktır.
16.01.2018
Hasan ŞİMŞEK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram