KIL KEÇİLERİ GÖZDEN ÇIKARILDI MI?

( KON-ER 2011 yıllığı için )
İnsanoğlunun ilk evcilleştirdiği hayvanlardan biri keçidir. Keçi, geviş getirenlerden, eti, sütü, derisi, gübresi ve kılı için yetiştirilen memeli evcil bir hayvandır.(1) ( Capra hircus).Yabanilerinin bizim Orta Toroslar’da doğanın bozulmadığı Sarıveliler’in Dumlugöze (Muzvadi ) köyü  taraflarında  tek tük görüldüğü ve avının yapıldığı bilinmektedir.
 
Evcil hayvan olarak beslenen kıl keçileri,binlerce yıldır Anadolu halkının en temel geçim kaynaklarından biridir.Yurdumuzda Batı, Orta ve Doğu Toroslarda l980’li yıllara kadar yoğun olarak yetiştirilen keçi devletin de  en önemli vergi  kaynaklarından biri olarak görülürdü. (2) Osmanlı Dönemi’nde ailelerin tamamı, hem tarımla ilgili faaliyetleri, hem de ulaşım ve taşımacılık ihtiyaçları için, yeteri sayıda hayvan besleyicisi durumunda olduğundan hayvanlardan Adet-i  Ağnam adı altında vergi toplanırdı. Cumhuriyet Dönemi’nde de bu vergi Hayvanlar Vergisi adı altında alınsa da ülkemiz sanayileştikçe vergi oranı yıllara göre tedricen düşürüldü ve1 Ocak 1962 yılında 4226 sayılı  yasa ile tamamen  kaldırıldı.
 
1965 yılında Ermenek ilçesinde ( Başyayla ve Sarıveliler dahil ) davar varlığı (3)
Koyun                            17.517
Kıl keçisi                       85.604   
Toplam                        103.121 adettir.
 
Kıl keçilere  “kara keçi “ de denir. Renkleri genellikle siyahtır. Gri tonları ile kahverengi ve alacaları olanlar da vardır. Keçiler ve tekeler büyük çoğunlukla boynuzludur. Tekelerdeki boynuzlar oldukça gelişmiştir. Gençen yüzyıllarda keçi boynuzundan bıçak sapı yapılırdı.  Keçilerin erkeğine  “teke “,  tekenin burulmuşuna “erkeç”, dişisine “ keçi “, yavrusuna “ oğlak “ bir yaşına basanlara “çebiç “, iki yaşına basan dişilere “yazmış”,  o yıl için doğum yapmamış olanlara da “ kısır” boynuzsuz olana da “ gabış “ denir.
Koyunun yavrusuna “kuzu” , bir senelik erkek kuzuya “toklu”, iki senelik erkek kuzuya “koç “, bir senelik dişi kuzuya “ şişek “, iki senelik dişi kuzuya “ koyun” denir. Davar, koyun ve keçilerin ortak adıdır.
 
Koyunların yaşam alanları az engebeli düzlükler ve besin kaynakları genellikle otlar olduğu hâlde, keçiler sarp yamaçlara ve kayalıklara rahat tırmanıp uçurum kenarlarında dolaşıp besinlerini bulmaktan çekinmezler. Keçiler sarp yerlerden geçerken birbirlerini takip ettiklerinden dalgalı ve eğimli arazilerde çizgi gibi  bir ayak sığabilecek bir yol oluştururlar. Tekerlekli araçların geçemediği, bu dar ve ince yola keçi yolu ya da patika dendiği gibi keçi tarağı da denir.
 
1960’lı yıllarda ülkemizde olduğu gibi Taşeli Yöresi’nde de davar varlığı halkın en önemli geçim kaynaklarının başında gelirdi. Dağlık yörelerde yetiştirilme kolaylığı , ev atıklarıyla beslenebilmeleri, vücut ağırlığına göre en çok süt veren hayvan olmaları , soğuğa ve sıcağa, hastalıklara  dayanıklıkları keçilerin değerini artıran özelliklerin başında gelir.
 
Sıkı orman politikaları, ekenomimizdeki hızlı değişim ve tarım alanlarında , klasik tarım ürünlerinden meyveciliğe yönelme, sulama ve ulaşım alanındaki gelişmeler ve yenilikler, yöremizde  davar beslemeyi ikinci hatta üçüncü plana itmiştir. Son yıllarda  kıl keçileri ders kitaplarında ve çeşitli neşriyatlarda keçiyi tanımayanyazarlar tarafından çevremize zarar veren hayvanlar katagorisine sokulmuştur. 2010 yılına gelindiğinde Orman ve Su İşleri Bakanlığının görevlilerinin aşırı baskısı ve cezaları nedeniyle Taşeli’nde çok az sayıda  kıl keçisi kalmış nerdeyse nesli kurutulacak hâle getirilmişti. Her alanda örnek aldığımız Avrupa ülkelerinde özellikle coğrafi yapıları bize uyan ülkelerdeki 2010 yılı keçi sütü üretim durumuna  bakalım: (4)
 
Faransa                    600   bin ton
Yunanistan              500   bin ton
İspanya                    400   bin ton
Türkiye                    350   bin ton
 
Fransa, İspanya, Yunanistan toprak ve nüfus bakımından ülkemizden küçük ülkelerdir. Coğrafi şartları ve iklimleri Türkiye’nin benzeri olan bu ülkeler uyguladıklaır hayvancılık politikaları ile verim olarak her alanda ülkemizi geçmiş vaziyettedir. Bu ülkelerde de orman ve meyvecilik vardır. Onlar uğruna keçiler feda edilmemeştir.
 
Yirmi yıl öncesine kadar süt ve sütten elde edilen, kaymak, tere yağı, peynir ve çeşitleri, yoğurt, ayran, keş, ham çökelek, ayrandan yapılan kuru gıdalar veçorbalar Taşeli Yöresi  halkının çok önemli besin maddesi olduğu gibi üretim fazlası da satılarak aile bütçesine destek veren ürünlerdi. Her evde iki üç keçi beslendiğinden ailede temel gıda maddelerinden olan süt ve süt ürünleri bulunur ve halkın iyi kötü beslenmesi sağlanırdı. 2010 yılına gelindiğinde kurbanlık keçi bile bulamayan yöre halkı hatta ülke geneli kurbanlık ihtiyacını  karşılamak için dışarıdan ithal edilen  hayvanlara muhtaç duruma düşürülmüştü. Türk halkı eti 2011 yılı fiyatları ile Yunanistan ve Almanya’dan bir kat, Bulgaristan’dan iki kat daha pahalı yemektedir. Bunun önemli bir  nedeni de son 30 yıldır uygulanan verimisiz, su basmaz, ketir ve otlak  alanlara tarım teşviği verilerek keçilerin yaşam alanlarını daraltılması, onların günlük dolaşım ve yayılmalarının engellenmesi ve hayvancılık politikalarının yanlışlığıdır.
 
 2010 yılına gelindiğinde hayvancılık ve kıl keçiler hakkındaki olumsuz düşünceler yıkılmaya ve olumlu hâle gelmeye başladı. 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı yasa ile “ uygun görülen ormanlarda hayvanlar otlatılabilinecek “ maddesi eklenerek kırsal alanlarda ve ormanlarda keçilerin serbesçe dolaşımı sağlandı. Orman ve Su İşleri Bakanlığının aşırı yasakçı zihniyeti ümit edilir ki yöre çobanlarına zorluk çıkarmazlar.
 
2011 yılı verilerine göre, yöredeki davar varlığı:
 
Ermenek’te               Kıl Keçisi                  Koyun                  Toplam
                                      32.000                     5535                    37.535
 
Sarıveliler’de                  3715                      1220                   4.935
 
Başyayla’da                    2380                        824                    3.204 ‘tür.
 
Genel toplam                   —                              —                   45.674’tür.
 
Rakamlar kesin değildir, yörede 1965 yıllarında 103 bin olan davar varlığı 45  bin civarına inmiştir. Sadece Çukurbağ’da Ermenek Kaymakamı Bahettin Güney’e göre, 1965’te  1370 koyun 4050 keçi olmak üzere toplam  5420 davar vardır. (5)  Zaman içinde  Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın aşırı yasakçı politikaları ve hayvanların dolaşacağı kır,ketir, mera,dağ taş, maki, otlak  vb yerleri orman kabul ederek kıl keçilere yasaklamasıdır. Halbuki kıl keçiler Torosların çok esik çağlardan beri ayrılmaz bir parçasıdır. Asırlardır Toros ormanları yabani ve evcil kıl keçilerine ev sahipliği yaptığı hâlde evcil ve yabani hayvanlar nedeni  ile ormanda bir azalma ve verim düşüklüğü yoktur. Aksine ekosistemin devamlılığını sağlayacak olan ender canlılardan biri olan kıl keçilerin,  orman örtüsüne , gübreleme, toprağı oluşturma, yağmur ve kar nedeni ile kabaran toprağın pekişmesine ( erozyona ),  orman içinde dolaşıma ( keçi yolu,tarak ), yaptığı taraklar nedeniyle yamaçlarda yağmur ve kar sularının hızını kesmeye, kuruyan otları yemesi nedeni ile yangına karşı sayılamayacak kadar  çok yararı vardır.
 
Kıl keçilerin  yediği besinleri tanımamak, çam fidanının tepesini yiyiyor diyerek olumsuz kampanya yürütmek bu ülkeye kötülüktür. On binlerce yıldır Toroslarda yaşayan kıl keçiler ormana zarar verip çamları yemiş olsalardı günümüzde yöremizde çam kalır mıydı? Orman için bir zararlı aranacaksa o da yaban ve evcil hayvanlar değil insanlardır.Okul kitaplarında kıl keçileri hakkında yazılan bilgiler de yanlıştır. Kitaplardaki bilgiler  keçinin nasıl beslendiğini bilmeyen insanlar tarafından yazılmıştır. Keçi kesinlikle çam yaprağını acılığı nedeni ile açlığından ölse dahi yemez. Andızı, ardıcı,ladini sever, piynara yaprağı dikenli de olsa bayılır ama çamı keçi beğenmez. Beğenmediği için de ne tepesini ne de dalındaki yaprakları yer. Yukarıda da ifade ettiğim gibi keçi soğuğa, sıcağa, dayanan, ev atıkları ile bile kolay beslenen ve ve çoğunlukla besinini kendi bulan bir hayvan olduğundan sahibine yük olmayan ama  sahibine her şeyi ile yararlı olan bir hayvandır. Kıl keçisi,  dağlık taşlık, ketir,makilik, ormanlık alanların;  sarp kayaların,  derin vadilerin bulunduğu,  Taşeli  coğrafyası ile binlerce yıldır bütünleşmiş yöre insanının yaşam kaynağı olan bir hayvandır.
 
Toroslarda keçiler türlerine göre kilo ağırlıkları değişse de kıl keçilerin canlı ağırlığı 35- 55 kg , günlük verdiği süt de 2- 2,5 litre civarındadır. Süt sağımı 7-8 aydır. Kıl keçilerinin karkas ağırlığı ( post ve sakatat dışında kalan kasaplık bölüm ) canlı ağırlığının yarısı  kadardır. Tekelerin ağırlığı da 60- 90 kg kadardır. Kıl keçilerin kıl verimi 0,5- 1 kg , tekelerin kıl verimi ise 1- 2 kg kadardır.Keçi sütünde yağ oranı % 4-4,5 kadardır. Saanen keçilerine gösterilen beslenmenin ve bakımın yarısı kıl keçilerine gösterilse çok daha yüksek verim almak mümkündür.(5) Günümüzde süt verimi yüksek diye Saanen türü keçiler teşvik edilmektedir. Bu keçiler,vücut yapıları gereği, dağlık sarp yerlerde ve derin vadi yamaçlarında yani Torosların kara keçilerinin beslendiği yerlerde dolaşıp besinlerini sağlaması mümkün değildir.
 
Kıl keçilerinin  erişkin olanlarının  eti serttir ve alışık olmayanlardan sindirim bozukluklarına yol açabilir. Ama oğlak eti dana  etinden daha lezetli ve yumuşaktır. Yöremizde keçi eti en çok saç kebabı yapılarak yenir, kavurması, kurutulmuş kaburgaları ve işkembeleri, kellesi, paçası geçen yüzyılda sofralarıımzda tükettiğimiz en önemli besin maddeleridir.
 
Keçilerin  bazı soyları ,özellikle Ankara ve Keşmir keçileri yün için yetiştirilir.  Taşeli Yöresi keçilerinin kılı halkın günlük yaşamında önemli bir yer tutardı. Yörüklerin kıl çadırları, yöremizdeki köylülerin, hararı, çuvalı, heybesi, evlerde halı yerine serilen çulu, kullanmış oldukları ipleri……keçinin kılından yapılırdı.
 
Kıl keçilerinin sayılamayacak daha çok faydaları vardır. Keçi derisi, deri sanayinin en önemli hammadelerinden biridir. İşlenmiş keçi derisi ayakkabı , çanta ve benzeri alanlarda dış ülkelerden ithal edilen derilere göre  pahalı olmasına rağmen kaliteli olduğu için tercih nedenidir.
 
Davar gübresi, organik tarımın temel besin maddesidir. Ne kadar çok davar, o kadar çok gübre ve o oranda doğal yetiştirilen meyve ve sebzeler…
 
Taşeli Yöresi’nde, uygulanan  yanlış politikalar nedeni ile kıl keçiler bitirilirken onlardan sağlanan faydalar da bitirilmiştir. Çoğuna yukarıda değindik ama yörenin çocukları artık gıda olarak eskisi kadar  süt, ayran ve yogurt tükettiği söylenemez. Ayranın yerini gazlı içecekler almış. Taşeli insanı, satın alam gücü oranında, temel gıdalardan sayılan sütü, yoğurdu, yumurtayı marketlerden satın alarak tüketir olmuştur.
Sonuç olarak kıl keçisi  dediğimiz kara keçiler, Taşeli Yöresi’nde kendi öz yaşam alanları içinde korunmalı ve onlara Kaymakamlarımız, Belediye başkanlarımız, muhtarlarımız,sivil toplum örgütlerimiz, aydınlarımız, yazlaramız ve yerel basınımız tarfından korunup yaşatılması için çaba göstermelidir.. Taşeli Yöresi   keçilerin yaşam alanları, insanlarımızın da yaşam kaynağıdır. Karadağ’da zorla dağ keçisi ve koyun yaşatmak isteyen Orman ve Su İşleri Bakanlığı görevlileri ve sorumları sun’i işlerle uğraşacaklarına Taşeli  coğrafyasında kendiliğinden tarih boyu var olan canlıların yaşam alanlarını genişletmeyi planlasalar ülkemize daha büyük ve gerçekçi bir hizmet yapmış olurlar. 20.01.2012. Hasan ŞİMŞEK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram