Hani derler ya paranın alamayacağı şeyler bazı şeyler vardır diye.
Kimine göre ahlak, kimine göre karakter, kimine göre sabır, kimine göre sevgi, bağlılık vs. vs.
Aslında bunların hepsi boş şeyler. Daha doğrusu kaba tabirle goy goy şeyler. Çünkü soyut değerleri yargılarken doğru yanlıştan ziyade neye göre, kime göre yanlış ya da neye göre, kime göre doğru durumunu çözebilmemiz gerekir. Çözebilmeliyize de bakmayın daha doğrusu hissedebilmeliyiz. İşte hissiyatlarımız da aslında bu goy goy tabirlerin bileşkesidir.
Bazen birinden ciddi bir kazık yersin güven hissiyatını öğrenirsin ya da neye ne şekilde ne kadarıyla güvenebileceğini öğrenirsin.
Bazen karşına aniden ya aşk, ya sevgili, ya arkadaş ya da bir elmanın ikinci yarısı kadar olan bir dost çıkar birden bakış açın, hayat felsefen değişir ve buna bağlı olarak, bağlığı ve vefayı öğrenirsin.
Bazen birinin evine gidersin değerli bir şeyi görür alırsın ya da almazsın dürüstlüğü öğrenirsin
Bazen de senin yaşam şekline uymayan bir istekle, ricayla, davranışla karşılaşırsın karekteri öğrenirsin ve bu böyle gider gider gider…
Bütün bu değerler aslında parayla satın alınamayan şeyler değil de yaşam kültürünü oluşturan şeyler dersek değer yargılarını goygoyculuktan çıkarır ki zaten soyut şeylerin parayla satın alınamayacağı bellidir ve bunlara mutluluk, kardeşlik, özlem, nezaket gibi farklı değerleri de yüklemek mümkündür.
İşte ben bu yüzden bütün bunlara duruş diyorum. Bir şekilde kendi kişiliğini oturtma süreci ve parayla satın alınamayan yegane şey duruştur. Daha da açarsak, yaşam şekliyle çevreye yaydığı enerjinin uyumluluğu, eylemleri kadar söylemlerinin; söylemleri kadar eylemlerinin tutarlı olması kişiyi sevmekten çok saygı duyma hissiyatının gelişmesini mümkün kılar. Kişiyi sevmeniz ya da başkalarının sizi sevmesi önemli değildir ama karşılıklı saygı duyulması önemlidir. Birisi size baktığında ya da siz birine baktığınızda bunu hissetmeniz yeterlidir. Bir şey olmayıp küçük dağları ben yaratımcılığı ya da kraldan çok kralcılığı oynamanın bir anlamı yoktur. Onun yerine belki küçük bir hayatınız olan ama onun içine çok şey sığdırdığınız bir dünyanınız olması ana zenginlik kaynağınızdır. Tabi başarılı biri olup karşıya aptal gibi gözükelim demek istemiyorum ama sanki sıradanlığın sıradışılığı da biraz burada başlıyor. İnsan hayata kattığınız değerlerin duruşunuzu oluşturmasına izin verebilmeli gibi geliyor. Tabi ki bazen en yakınlarınız bile diyecekler “ya uzaktan hiçbir şeyle ilgisi olmayan kalender biri gibi gözüküyorsun” ama tanıdıkça ve paylaşımlar arttıkça karşılıklı sevgi ve saygınız da diyalog kurduğunuz insanlarla gelişecektir. O zaman değerlerinizi paylaşmanız daha anlamlı ve etkin olacaktır işte.
Aslında şu ana kadar en özel arkadaşlarım karşıdan göründüğünde pek bir şey gibi durmayan kendi halinde belki hasta, belki sakat, belki okulunu zamanında bitirememiş, hayatta olmak istediği yerde olamamış ya da sürekli patinaj çekse de bazen patinaj çekeceğini bile bile o çukurda mücadelesini sürdürmeye çalışmış normal yaşamın içinde görmediğim tecrübelere sahip olan insanlar oldu. Çünkü kendi değer yargıları o kadar günümüz dünyası dışında ve aykırıydı ki belki günümüz kapital sistemi onları ötekileştirmişti. Yani benim için yerine göre parası olmayan ama parası olandan daha zengin insanlardı diyebilirim. Hani o felsefe, sosyoloji, psikoloji kitaplarında anlatılan belki ama kavram kargaşalarına neden olan hayat şekilleri var ya hepsi farklı bir gezegen şeklinde bu insanların içindeydi. Kendim bir astronot gibi bu insanları keşfederken kendi duruşumu da doğal bir şekilde oturtmamama bu insanların katkısının olduğunu söyleyebilirim. Aslında farketmeden derlediğimiz bu düşünce motifleri kendi özgünlüğümüzü kazanmamıza yardımcı olan etmenlerdir.
Ha zengin olur olmaz, popüler olur olmaz bilemeyiz ama belki kendi küçük ama yaptığı işler büyük ve özgün olan bir çevreniz olur. Gerçi herkesin iç dinamizmi kendine bağlıdır ama her şeye rağmen ne olursa olsun kibar alttan davransanız bile duruşuyla ezen biri oluverir insan.
Çünkü hem doğalında olan hem de çözümlediğiniz günümüz dünyasına göre aykırı ya da kimine göre ilkel kalan bu insanlar tarihin derinliklerinden gelen kadife kaplı belki de günümüz sahaflarında bulamadığımız tozlu kitaplar gibi hayatınızı ve yaşam enerjinizi yönlendirir ve inanın ki Tanrı sizin gibi insanları zaman içerisinde çıkarması gerektiği yerde karşınıza çıkarır. İşte parayla satın alınamayan ama maddi olarak da ölçülemeyen en değerli şey de budur. Duruş ve kimsede olmayan ya da kimsenin gidemediği gezegenler, kitaplar…