Vay Değirmenlerime ve Ayhatunuma!

0

Karaman – Ermenek Nadire köyü izlenimlerimiz!

Bin yedi yüz rakımlı tepenin başına kurulan 700 yıllık bir köy.

Anlatıya göre ilk gelen Müslüman Türkler burayı fethederken çok zayiat vermişler ve soran emirlerine “nadir kaldık” yani az kaldık demişler.

Köyün adı da böylece oluşmuş. Osmanlı arşivlerinde Nedre şeklinde yazıldığını görüyoruz.

Köyün merkezine ulaşmak için yoğun bir yeşillikler arasından kıvrıla kıvrıla S ve Z çizen yollarla en yükseğe ulaşıyoruz. Bu arada adı bile Yeşilköy olan, yeşiller içinde takriben yüz yıl önce Nadire’den ayrılan bir köyün içinden geçiyoruz.

Nadire’de köy özelliği bütün yönleriyle hâkim görülüyor. Nadire’yi ömrüm boyunca hasretle yâd ediyor, mutlaka görmemiz gerekenler arasında sıralıyorduk.

Nadire’yi değirmenleri, antik köprüsü ve “Ay hatun” adlı su kaynağıyla düşündük hep.

18 Temmuz 2023 günü, önce Ay hatun suyunun kayalar içindeki buz gibi havuzundan kana kana içtikten sonra, o, aşağıya uçarken etrafa esintiler yayan şelaleyi seyrederken değirmenlerin hazin tablosunu görmek üzdü bizi.

Bundan yirmi yıl önce HES yapılsın mı yapılmasın mı tartışmalarının da içindeydim, o zamanlar forumlarda kıyasıya Nadire’nin ve Görmeli köprüsünün suya gömülmeden kurtarılmasını savunanlar azınlıktaydı.

Ermenek merkezden bir büyüğümüzün geçen gün bana verdiği notlar arasında “merhum Mesut Yılmaz “Türkiye’de açtığım bütün HES’lerde yuhalandım ama Ermenek’te alkışlandım” dediğini naklediyordu.

Tabliyesi iki büklüm yere kapaklanan değirmenin ise “kaldırın beni” diye gelene – gidene haykırdığını duyduk, hatta bir rivayete göre 1935 yılında Ermenek’e ilk elektriği üreten, Romanya’dan Aydıncık limanına oradan da Ermenek’e Cummadaki kurulacağı yere bir ayda kağnılarla getirilen makinenin de satın alınarak burada kurulduğu söyleniyor.

Nadire’ye, en yukarısına çıktığımızda ikindi ezanı okunuyordu. İmamın olup olmadığını sorunca bir cami cemaati: bir yılı aşkındır imam yok, Yeşilköy’de var ama bizde yok. Otomatik ezan beş vakit okunuyor diye de bize bilgi verdi.

Caminin kimliğinde 1200 yılında yapıldığı ancak 1952 yılında yeniden inşa edildiği yazıyor. Caminin içinde, birisi en geride bütün olarak birisi de çıkış sağsa yarım olarak iki yatır mezarı, üstleri yeşil çuha ile kaplı olarak duruyorlar.

Bunların kim 0lduğu hakkında Bunların kim olduğu hakkında Nadireli Ali Köktaş bey şu bilgileri verdi:

Caminin içinde müezzinliğin yanındaki türbe Kara Şıh’ın türbesi

Giriş kapısının yanında ki havi şıh’ın türbesi

Kara Şıh’ın türbesi müftülük kayıtlarında Sinan Bey vakfına kayıtlı türbe diye geçiyor.

Ayrıca bu zatın kim olduğunu “1845 Ermenek ve köyleri hane mal beyanları” eserimizin Nadire bölümünde şöyle kaydetmişiz.

“Vakf-ı zaviye-i Şeyh Hasan der karye-i Nedre (Nadire) Asiyab (bir değirmen)1 bab fi sene 300 kuruş, asiyab maa eşcar-ı ceviz (ceviz ağaçlı bahçe ve değirmen) fi sene 30 kuruş, zemin bağçe der karye-i Boyalık = 340 kuruş”

Camide köyün öğretmenlerinden birisiyle karşılaştık, yol arkadaşım Hilmi Bey kamet etti ben de imam olup namazımızı eda ettik.

Köyün de en tepesinde yer alan, anlatılanlara göre kale duvarlarının üzerinde kurulu köy kahvesine çıktık, burada eski ve yeni muhtarlarla sohbet ettik. Bu arada “1845 Ermenek ve köyleri hane mal beyanları” adlı kitabımı bu kıraathaneye imzaladım.

İçinde 1845 yılındaki Nadire köyünün bütün haneleri ayrıntısıyla yer alıyor, diye açıklamam üzerine sohbetler koyulaştı ve kitaba alaka yoğunlaştı.  Halk okumak için sıraya girdi.

Zirvedeki kıraathanenin balkonundan muhteşem manzaralar kaydettik, köyün okulları, sağlık evi, cami, mezarlık ve öğretmen lojmanları hakkında buradan adeta önündeki kara tahtadan yazıp bilgi verir gibi notlarını aktardı bize öğretmen arkadaşımız İsmail Arı.

Bir ortaokul ve bir ilkokulda 15 öğretmen 200 öğrenciye eğitim veriyor, Yeşilköy öğrencileri buraya taşınıyor, dört katlı lojmanda yer alan sekiz dairede genelde bekâr öğretmenler ikamet ediyor.  Sağlık evine her hafta ilçeden bir doktor gelip akşama kadar kalarak köyde sağlık taraması yapıyor.

Buradan köy mezarlığına uğradık ve genel bir Fatiha ikramından sonra Osmanlı Türkçesiyle yazılan mezar kitabelerini inceledik ve resimledik.

Daha yazılacak çok şey var!

Sevgi ve saygıyla kalın!

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz