MİLLİ VARLIĞIMIZDA TÜRK HEKİMLERİNİN ROLÜ

Mart ayı ilginç bir ay. Bir yandan kahramanlıklarımızın hatırlandığı bir ayken diğer yandan kahramanlıklarımıza gölge düşüren atışmaların yaşandığı bir ay 2021’nin Mart ayı. 12 Mart İstiklal Marşı’mızın kabulü, 14 Mart Tıp Bayramı , 18 Mart Çanakkale Zaferi ama andımızın kaldırıldığı Lozan ile Montrö Antlaşmaları’ndan kurtulma tartışmalarının alevlendiği günlerin olduğu bir ay , Mart ayı.. İstiklal Marşı’nın kabulüyle , Tıp Bayramı’nın  özellikle bu aya gelmesi; İstiklal Marşı’mızın yazarının bir veteriner hekim olması ve Tıp Bayramı’nın da tıbbiyelilerin İngiliz işgaline karşı açtığı bayraktan dolayı kutlanmasından dolayı kuruluş ve kurtuluşumuzdaki hekimlerin değerini hatırlatma sorumluluğu hissettirdi. Hele bir de lebalep kongreler yapılırken hastanede koronavirüs felaketinde can veren doktorları gördükçe… Sadece doktorlar da değil Ermenek’te  veteriner hekim olan kuzenimin mücadelesine şahit oldukça da  hangi canlı grubuna hizmet ederse etsin hekimlerin toplumun kimyasında da ne kadar önemli bir  yeri olduğunu anlatmak gerektiğini düşündüm.

İlk olarak Milli Şairimiz İstiklal Marşı’mızın yazarı  Mehmet Akif Ersoy ile başlayalım.Türk veteriner hekimlerinin onuru Mehmet Akif, yazdığı marşla Türk milletinin manevi birlikteliğini sağlamayı başardı. Aynı ruhu Çanakkale Şehitlerine adlı şiirinde de görürüm. Adeta Çanakkale Şehitlerine şiiri , İstiklal Marşı’nın ön provasıdır ve bir Kurtuluş Savaşı verileceğinin aynı zamanda işaretidir. Nitekim Akif’in dediği gibi  “Bir Hilal uğruna ne güneşlerimiz batmıştır” Kurtuluş Savaşı’mızda da. Mehmet Akif de aynı Atatürk gibi Milli Mücadele’nin bir Türk-İslam mücadelesi olduğunu düşünenlerdir. Bunun içindir ki Arapların İslam’ı yozlaştırdığını bu sebepten dolayı, Arapların İngilizler egemenliğine girdiğini düşünmektedir. Zaten hilafetin kaldırılması da bundan dolayı olmamış mıdır?

Gelelim Tıbbıyeli Dr. Hikmet Boran’a ,  Sivas Kongresi’nde   ‘’Eğer Mustafa Kemal bile Milli Mücadele’den vazgeçse dahi mandayı kabul etmeyecek olan Boran, Mustafa Kemal’e ‘’Mücadelenizden  vazgeçip mandayı kabul ederseniz, sizi vatan kurtarıcısı değil vatan batırıcısı diye adlandırırız.” demiştir. Tıp Bayramı da arkadaşları cephelerde şehit olan  Hikmet ve ekibinin eseridir. Öyle ki , İngilizlerin okullarını karargah olarak kullanmasına tahammül edemeyen Hikmet ve arkadaşları 14 Mart tarihinde bu işgali protesto ederek Tıbbiye-i Şahane’de dev Türk Bayrağı asıp bütün Anadolu’da kelebek etkisi yaratmayı başarmışlardır.

Ya Dr. Refik  Saydam’a ne demeli Atatürk’ün Sağlık Bakanı ,Hıfzısıhha Enstitüsü’nün kurucusu..  Birçok aşı ve serumun üretildiği hatta Çin’e aşı ihraç etmiş kurum.. Bu size bir şey hatırlatıyor mu? Neredeydik? Nereye geldik? Hıfzısıhha’da aşı pahalı üretiliyor diye kurumu kapatıp şimdi kaç tane kurum parası ödediğimiz belli olmayan geldiğimiz dönemi..  Öyle ki  tek tesellimiz Almanya’da aşı üreten hocaların Türk olması… Ayrıca Refik Saydam’ın bir önemli diğer başarısı da Türkiye’ye savaşa sokmayan hükümetin başbakanı olmasıdır. Savaş kıtlığına rağmen paramızın değeri düşmemiş; ölümüne kadar  Saydam hükümeti denk bütçeyi oluşturmayı başarmıştır.

Ve Dr. Reşit Galip   andımızın yazarı, Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı; Türk Dil Kurumu Başkanları’ndan ve Türk Tarih Kurumu’nun genel sekreterliğini yapmış bir isim.  Şimdi Andımızın yeniden kaldırıldığı şu dönemde gündeme gelen bir isim. Ona “Güzel arkadaş” diyen Atatürk, Reşit Galip’i “Hem doktordur, hem siyaset doktorudur, hem edebiyat doktorudur” diye tanıtmıştır. Dr. Reşit Galip de Atatürk’e: “Devrimleri korumak için sizi de eleştiririm” diyen bir devrimcidir ve andımızda Türk çocuğunun vatanını, milletini, insanını sevmek ve onu geliştirmek için bir ilke ortaya koymuştur.

Ve Tevfik Rüştü Aras, Atatürk’ün Dışişleri Bakanı ve  Kurtuluş Savaşı döneminde SSCB büyükelçimiz. Türk diplomasisini Kurtuluş Savaşı döneminden beri yürüten, 2. Dünya Savaşı’nın başlangıç safhasında da İngiltere büyükelçimiz olan birisi. Nasıl Kurtuluş Savaşı’mızdaki Rus desteğinin diplomatik bağıysa, 2. Dünya Savaşı’nda da savaşa girmememizin diplomatik bağı.. En önemlisi bizi o dönem savaş sokmaktan kurtaran Möntrö Sözleşmesi’nin fatihi.. İngilizlerin raporlarında doktor diye hitap ettiği bir isim. Öyle ki Lozan’dan itibaren Türk Dış Politikası’nın antlaşma ve sözleşmelere bağlı olarak hareket etmesini sağlayıp Atatürk’ün  ‘’Yurtta Sulh ve Cihanda Sulh” doktirini uluslararası alanda temsil ederek  doktor misali komşularımızla ilişkileri iyileştirmiştir.

Şimdi anlıyor muyuz, bir kez daha Atatürk’ün neden ‘’ Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz.” dediğini?

Varlığını Türk varlığına adayan bütün hekimlerimize saygıyla..

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram