Belirli konularda öne çıkardığımız kültürel ve ekonomik etkinlikler nedeniyle “başkent “ olarak övündüğümüz ilimizde öteden beri çok güzel şeyler olmuyor. Geçen yıl Karaman ilinin Ermenek ilçesinde büyük bir maden faciası ve 18 genç insanımızın kaybı ve yürekleri yakan acıları yaşarken bu yıl da İl merkezimize bir pedofili olayı Türkiye gündemine bomba gibi düştü.
Başlangıçta olayın saklanmaya ve gizlenmeye çalışıldığı duyumları olsa da, yüz kızartıcı olaylar saklanmaya gizlemeye çalışılsa da olay bir şekilde patlak veriyor.
Karaman bu vahim olaya karşı soğukkanlı davranıp bundan sonra doğabilecek olaylara karşı cesurca bir yaklaşım, çıkış gösteremedi. Maden faciasında olduğu gibi bu cinsel istismar olayında da Türk kamuoyunu İstanbul medyası bilgilendirdi.
Çocukların eğitim yapacağı, kreş, yuva, anaokulu, ilk orta ve lise gibi eğitim kurumları devlet, özel kişiler ve vakıflar tarafından işletilir. Özel kurumların açılışı, faaliyetleri, Milli Eğitim Bakanlığının gözetim ve denetimi altında yürütülür. Okul, kurs, etüt evi vs açılışından MEB’in yüzde yüz onayı alınır. Onay almak/izin almak o kadar zor ki, böyle kötü şeyler yaşanmasın diye aklına esene izin verilmiyor. Son yıllarda bu konuda büyük denetim boşluğu ve gevşekliği 4+4+ 4 örneğinde olduğu gibi. Çocukların nerede ne yaptığı, kimlere emanet edildiği belli değil!
AK Parti Dönemi’nde, devletin kuralları yerine, siyasi iktidarın ve onların uzantıları/destekleyicileri olan sivil toplum örgütlerinin önü açılınca, gelişi güzel yerlerde, çocukları toplayıp istenilen şekilde yönlendirmek ve eğitmek mümkün hâle geldi.
Karaman’daki çocukları istismar eden feci olayda, Sayın Vali’nin, MEB il Müdürü’nün sorumlulukları olsa da “merdiven altı eğitimi “ dediğimiz eğitimin, ortamını iklimini yaratan siyasi İktidarın Karaman İl Temsilcileri’dir. Bu facianın ortamını yaratan ve yaşatan siyasi aktörlerdir.
Sözde “kindar ve dindar nesil “ yetiştirmeye talip olan kurumlar, kuruluşlar, eğitim öğretim konusunu bilmediklerinden her zaman beklenmedik böyle sürprizlerle karşılaşmaları muhtemel olacaktır.
Başlangıçta Karaman bu vahim olayın nedenlerini araştıracağı sebep ve sonuçlarını araştıracağı ve nerelerde yanlışa gidileceği yerde olayı kapatmayı denemekle hata etmiştir. Yapılması gereken olayın nedenlerini ve sonuçlarını özgürce analiz etmekti.
Hiçbir Allah’ın kulu, sivil toplum örgütü, il ve ilçelerinden, göbeği Karaman’a bağlı diğer illerdeki sivil toplum örgütlerinden bir ses seda yoktur. Herkes bu vahim olayın altında ezilmiş, yiğitçe bir haykırış, kınama ve sorgulama göstermemiştir. Durum böyle olunca bu vahim olay karşısında susan başta il milletvekillerini, sivil toplum örgütlerini ( en azından saysan 50 tane var), yasal dayanaktan yoksun olarak işletilen eğitim kurumlarına göz yumanları, neydiği belirsiz kökü dışarıdan dernek ve vakıfların Karaman temsilcilerini mağdurlar adına sorgulamadıkları için şiddetle kınıyorum.
Biz üç yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi (KMÜ )’ni eleştirdiğimizde yazdığımız yazıları yayınlayacak Karaman’da Hasan Özünal dışında mecra bulamamıştık. O zaman KMÜ’nün, Karaman kentine üniversitenin varoluş nedenlerini kente yansıtamadığını yazmıştık. Hatta sözü /kişiliği Karaman merkezde çok etkili bir meslektaşım tarafından eleştirilmiştim. Şimdi ona soruyorum 50 yıllık derin bir mazisi olan 10-12 yaşındaki köylü çocuklarının gittiği İvriz’de kendinin de mezun olduğu öğretmen okulunda böyle yüz kızartıcı bir olay olmuş ya da duymuş mudur? Bu konuda ne düşünüyor?
KMÜ, ketle bütünleşip, kentteki bağnazlığı, kırıp kent halkını aydınlığa doğru yönlendiremediğinden, kuruluş amaçlarını/verdiği eğitimi bulunduğu kente entegre edip kent halkını üst katmanlara çıkaramadığından ciddi anlamda sorgulanmalıdır.
KMÜ iyi yönetilmediğinden kentteki sivil toplum örgütleri de yeteri ölçüde Üniversitenin bilimsel ve özgürlük kokan havası ile beslenemediğinden vahim olayların yaşandığı “merdiven altı eğitim” in egemen olduğu Karaman’da bu tür olaylar yaşanabileceği endişesi hep olacaktır.
KMÜ ve diğer sivil toplum örgütleri bugüne kadar aklı başında ülke ve dünya olaylarından haberdar olan ve gençlerin ufkunu açacak kimseleri konferans vermek için Karaman’a davet etme gereğini duymamış kendi içine kapanmıştır.
Son yıllarda Karaman’da, bilgi düzeyi son derce zayıf, dindar görünüp de dinimizi istismarı yapan bu konuda vaaz veren ama dini ve ilmi derinliği olmayan insanlarla/medya şovmenlerine konferanslar verdiriyoruz diye hava yapmışlardır. Karaman gittikçe aydınlanacağı yerde karanlığa, bağnazlığa doğru sürüklenmektedir. 40-50 sene önceki aydınlığa koşan Karaman değildir. Bunun müsebbibi de Karaman’daki toplum önderleri /sivil toplum örgütlerinin liderleridir. Gittikçe aydınlığa koşulacağı yerde bağnazlığa ve bağımlılığa doğru hızlı adımlarla gidiliyor. Çocuklara istismar da denetimsiz eğitimin, toplumsal sorumsuzluğun vahim bir soncudur.
26 Marta 2016 saat 17.30’da HABERTÜRK’ ün yayınında çocuklara tecavüz ilgili olayı analiz eden Prof Dr. Oğuz POLAT, olayın üç yıldır devam ettiğini ve hâlen ilgili vakfın mekânın neden kapatılmadığını anlayamadığını söyledi ve velileri -çocukları uyararak 183 numaralı telefondan yardım alabileceklerini uyarısını yaptı.
Sonuç olarak, ilde ve ilçelerde ne olduğu ne amaçla kurulduğu ve niye ve kime hizmet ettiği belli olmayan dernekler ve vakıflara Karaman kenti ve ilçeleri kucak açmamalı. Birleri bir yerlerden rant sağlama adına kocam bir kentin tarih boyu kazandığı onurlu duruşu bir anda ağır şekilde zedeleme hakkını-tedbirsizlik ve öngörüsüzlük nedeni ile kendilerinde görmemeli.
Geçmiş olsun sevgili yavrular! Geçmiş olsun Karaman! 26.0322016