AYASOFYA CAMİİ BAŞ İMAM-HATİBİNE SALDIRI!

            AYASOFYA CAMİİ BAŞ İMAM-HATİBİNE SALDIRI!
            Ayasofya Camii Baş İmam-Hatibi hemşerimiz İslâm Hukuku Profesörü Mehmet Boynukalın Hoca Efendi geçtiğimiz günlerde faiz konusunda bir açıklama yapmıştı. Boynukalın Hoca Efendi hem Cami baş imamlığından kaynaklanan görevi hem de İlahiyat Fakültesindeki kürsüsündeki görevinden dolayı bu konudaki konuşacak en yetkin kimselerden birisidir.
            Daha önceki laiklikle ilgili konuşmasında olduğu gibi ne kadar şer odağı varsa odağı varsa; Oda tv’si, Sözcü, Cumhuriyet ve benzeri basın kuruluşları, CHP’liler, ipli ipsiz hepsi birden saldırdılar. Diğerlerini anlıyorduk ve tanıyorduk, 100 yıldır dinle Diyanetle ilgili ne varsa milli ve manevi değerlerle ilgili her konu bunların hücumuna maruz kalmıştı.
            İnançlı birisi olduğuna inandığımız Akşener'e ne oluyor ki bu fırsatla hem Devletin Cumhurbaşkanına sataştı hem de İlahiyat Fakültesinde İslâm Hukuku Profesörü olan Mehmet Boynukalın Hoca Efendi'ye hepsinden çok o saldırdı. Senin haddine mi bir profesörün kendi konusundaki bir beyanını eleştirmek?  Grup konuşmasında isim vererek Hoca Efendiyi tahkir ve tezyif edip alayla dalga geçiyorsun! Güya hoca efendi faiz konusundaki konuşmasıyla Merkez Bankası başkanlığına oynuyormuş!
            Kendi branşı, görevi, konusu, vazifesi ve ehli olduğu halde İmam konuşamaz; şayet konuşursa herkes ağzının payını vermeye yeltenir, ama İmamın dışında odası-derneği olan herkes manavı-bakkalı-kasabı-çaycısı-demircisi, doktoru, mühendisi, yazarı-çizeri, aktörü-tiyatrocusu, sanatkâr müsveddeleri ve ilgisizler, ağzı olan herkes konuşur. Fakat kimse bunlara saldırıp had bildirmeye kalkmaz.
            Şurası unutulmamalıdır ki bir hoca efendiye dini bir konuda ayet ve hadislerle yaptığı bir konuşmadan dolayı onu aşağılamak ve dolayısıyla ayet ve hadislerle dalga geçmesi durumunda inancı varsa tövbe edip imanını yenilemesi gerekir. Çünkü ayet ve hadisleri değil inkâr etmek, hükümleriyle dalga geçmek bile insanı maazallah dinden çıkarır.
            Biz millet olarak Boynukalın Hoca efendi'nin yanındayız, arkasındayız. Aynı sözleri dilimizin döndüğü kadar bizler de söyleriz. Bir ara rahmetli Ozan Arif bir şiirini okumaya başlamadan önce serzenişte bulunurken “kasabın, bakkalın, manavın çırağı bize saldırsa haklı derdik, onlarla alışverişimiz olmuştu, alacak-verecek-takıntı kalmıştır, ondan dolayı üzerimize saldırıyorlar derdik ama demircinin çırağına ne yaptık ki o da bize saldırıyor, onunla ala-vere hiçbir şey yapmamıştık” demişti.
            Ben Boynukalın Hoca efendi'ye bir fıkrayla şunları söylemek isterim, bu fıkrayı da yıllar önce merhum bir profesör arkadaşım anlatmıştı. “Namazla arası pek olmayan birisi arkadaşlarının ısrarıyla Camiye gider, abdesti de yoktur. Arkadaşlarının arasına durur. Bir gün öncesinden kuru fasulye yediği için karnı gaz yapmıştır. Tam farzı kılarken hafif sesle d… diye bir gaz çıkarır. Üzülmüş olduğunu belirtmek için kendi kendine biraz homurdanır. Az sonra tekrar d… diye bir ses çıkar, adam tekrar homurdanır. Üçüncü kere biraz daha sesli şekilde d… diye gaz çıkartınca başını sırtına-arkasına doğru çevirip yanındakilerin duyacağı şekilde “ben özümü hakka tapdamışım, sen istediğin kadar d…la dur” der.
            Ayasofya Camii Baş İmam-Hatibi İslâm Hukuku Profesörü Mehmet Boynukalın Hoca Efendinin şahsında bütün din görevlilerine naçizane tavsiyem, sizler görevlerinizi Kuran ve sünnet ışığında harfiyen yerine getirdikten sonra başkaları d…lasın dursunlar.
***
            Son sözlerim de İstanbul Sözleşmesiyle ilgili olsun. Çok şükür yapılan yanlıştan dönüldü. İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle iptal edildi.
            Büyük bir gafletle düzenlenen İstanbul Sözleşmesi'ne ilk imzayı Türkiye adına o dönem Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu atmıştı. İstanbul Sözleşmesiyle LGBT’nin her harfinin mensuplarının bitleri kanlanmıştı. Sözleşme üçüncü cinsiyet ve yeni bir kimliği dayatmanın aparatı haline gelmişti. Bütün şer odakları LGBT’nin arkasında olduklarından sözleşmeyi savunuyorlardı. CHP'de kadınlara yapılan onca şiddet, taciz ve tecavüz işleri yaşanırken İstanbul Sözleşmesi hayattaydı ama kadın derneklerinden çıt çıkmamıştı, hiçbiri ortalıkta yoktu. Sözüm ona ne kadar ilerici(!) aydın(!) çağdaş(!) kadın hakları savunucusu geçinen varsa, millet ittifakı mensupları da dâhil hiçbirisi Diyarbakır anneleriyle ilgili tek kelime etmediler, yanlarında olmadılar, onlarla ilgilenmediler. Ancak İstanbul Sözleşmesi feshedilince bütün ipsiz-sapsızlar gibi kadın dernekleri de tepinerek ortaya çıkıverdiler…
            Şimdi hepsi d…lasın dursun!
 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram