BAYRAM-ATATÜRK-NURİYE GÜR

Önce bu yazının nedeni ve esin kaynağı (ilhamı) hakkında bilgi vereyim.
Bir süre önce, saygı değer büyüğüm, emekli öğretmen, Cumhuriyet’imizin
yetiştirdiği aydın insan ve yazar Mustafa Ertaş son kitabı olan “Orta Toroslar’dan
Yükselen Ses Ermenek-Sarıveliler-Başyayla” adındaki kitabını hediye etmişti.
22 Nisan 2020 günü kitabı karıştırırken “Mustafa Kemal Atatürk’e İlham
Veren Ermenek’li Kız Nuriye Gür” başlığı ilgimi çekti, okudum. Yazının nedeni ve
esin kaynağı oradaki bilgilerdir. Bu yüzden size önce Mustafa Ertaş’tan söz edeyim,
sonra da başlığın altındaki bilgileri değerlendirmeye çalışayım.
Mustafa Ertaş:
Ermenek-Sarıveliler ilçesi. Köy Enstitüsü Mezunu. Temiz duygularla yüklü,
neşeli, saf ve heyecanlı bir Cumhuriyet aydını. Bir Atatürk Er’i. Yurt içinde ve yurt
dışında uzun süre öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş. Kendisini yıllardır
tanırım.
Mustafa Ertaş, emekli olmadan önce başlattığı araştırma, inceleme, belgeleme,
dosyalama, bu uğraşılarını yeri gelince kitaplaştırma alışkanlığı olan bir büyüğümüz.
Halk şairimiz Karacaoğlan’ın hayat ve şiirleri hakkında güzel kitapları var.
Benim bir huyum var; insanları övmesini sevmem. Ne var ki, sırf kendisi için
değil, insanlarımıza ve yurdumuza zaman ayıran kişileri anmak gerekiyor. Böylesi
insanları tanımak yahut tanıtmak bir kıymet bilirliktir.
Ülkemizde iki çeşit öğretmen yahut diğer mesleklerden insan var. Birisi
görevini yapar, emekli olur, sonra: “Artık işim bitti, yapacağım bir şey kalmadı” der;
alır emekli maaşını, oturur, dinlenir, gezer, ölümü bekler. Türkiye yanmış yahut
yapılmış, dünyanın dönüşü ters mi doğru mu gibi konularla hiç ilgilenmez. Böylesi
kişiler topluma bir zarar vermeseler bile, hiç yararları da olmaz.
Ülkemizin bir de çalışırken ve emekli olduktan Türkiye ve dünya ile ilgilenen
öğretmenleri, başka meslekten insanları var. Bunlar da: “Benim Türkiye’ye, çevreme,
insanlarıma borcum bitmedi, ölünceye kadar bir şeyler öğrenip öğreteyim, üreteyim”
diyen öğretmen ve insanları var. Ertaş hoca bu ikinci sınıftan. Bu vesile ile kendisine
sağlıklı ve daha verimli yıllar dilerim.
Şimdi asıl konuya geleyim.
Atatürk ve Nuriye Gür:
Mustafa Ertaş’ın verdiği bilgilere göre; 1875 Ermenek Ermenek doğumlu
Hüseyin Sıktı Gür, aldığı hukuk eğitiminden sonra savcılık-yargıçlık yaparken
ülkemiz işgal ve sıkıntılara uğrayınca Milli Mücadele’nin, Mustafa Kemal Atatürk’ün
yanında yer alır. Padişah Vahdettin Hüseyin Sıtkı Gür hakkında ölüm fermanı verir.
Yakalanması içir devriyeler çıkar ama takdirde yaşamak, Türk milletine hizmet
etmek varmış, ölümden kurtulur. Birinci dönem T.B.M.M.’inde Malatya Milletvekili
olarak görev de.

Atatürk 1922’de Konya’yı ziyarete geldiğinde Mevlana’ya yakın Şems
İlkokulunu ziyaret eder. Hüseyin Sıtkı Gür’ün sekiz yaşındaki kızı Nuriye Gür, Şems
İlkokulu 2. sınıf öğrencisidir. Okul yönetimi ve Nuriye’nin yakınları Atatürk’e çiçek
vermek için Nuriye’yi hazırlarlar, bir şapka dikip başına giydirirler.
İlginç Bir Öneri, İlginç Bir Esin Kaynağı:
Atatürk okula gelince şapkalı Nuriye: “Hoş geldiniz paşam” diyerek Atatürk’e
çiçeği uzatır. Atatürk Nuriye’yi şapkalı giyimiyle görünce çok hoşnut olur, kucağına
alır:
“Aferin, ilk şapkayı giyen sen oldun” der.
Sonra sorar: “Bir isteğin var mı?”
Nuriye: “Paşam, çocukların da bir bayramı olsa” der.
Atatürk’ün cevabı şu olur: “Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, her sene dünyanın
her yerinden çocukları davet edelim. Birlikte oynayın, kaynaşın.”
Sonra ne oldu? Dünyada ilk Çocuk Bayramı’nı Türkiye ilan etti. Hem de “Milli
Egemenlik” gibi büyük bir ülkü ile birleştirerek.
Anlaşılacağı üzeri 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın esin
kaynağı Ermenekli Nuriye Gür’dür.
Atatürk, Bayram Ve Milli Egemenlik:
Cumhuriyet’ten önce bizim iki “Dini” bayramımız vardı, “Milli” bir
bayramımız yoktu. Çünkü Osmanlı döneminde “millet, milliyet” gibi duygu ve
düşünceler ötelenmiş, sultanlığın gölgesi altında milli kimliğimizden
uzaklaştırılmıştık.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda yurdumuz işgal edilince bir kurtuluş savaşı
verdik ve özgürlüğümüze kavuştuk. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim
günlerinde kutladığımız bayramlar kurtuluşumuzu, yani milli varlık ve
egemenliğimizi anlatan bayram günlerimizdir.
Görüldüğü üzere Atatürk bize: “Milli Egemenlik” “Milli Bayram” gibi büyük
duygu ve değerleri de kazandırmıştır.
Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 100. yılı hepimize kutlu olsun.
Not: Mustafa Ertaş Hoca’nın bir başucu kitabı, bir ansiklopedidir.
22.04.2020
Yusuf DÜLGER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram