Şeyh Bedreddin İsyanında Anadolu Türk Beyliklerinin Etkisi ?

Şeyh Bedreddin İsyanında Anadolu Türk Beyliklerinin Etkisi ?

Şeyh Bedreddin ; Osmanlı Devleti’nin ilk döneminde  örgütlü toprak ayaklanmasını başlatan lider. Dönemin Osmanlı yönetimine göre bir asi ama topraklarına çöreklenilen halk için bir öncü. İslam dinine mensup olsa da Şeyh Bedreddin dinler arasında ayrım gözetmeyen bir ilmiye sınıfı mensubu. Yani dönemde Haçlılar ve Müslümanların birbirleriyle acımasızca savaştığı o günlerde Sakız Adası’ndaki Hristiyanların toplantısına katılıp konferans veren Müslüman bir alim. Bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda Şeyh Bedreddin’in dinler üstü, devletler üstü bir kişilik olduğu görülür. Peki bunları neden anlattım ?
Geçtiğimiz günlerde Hakikat : Şeyh Bedreddin adlı bir sinema filmi vizyona girdi. Ben de o filmi izleyenler arasındaydım. Başlangıç güzel olsa da oldukça yetersiz buldum.  Yetersiz bulduğum nokta Şeyh Bedreddin ana karakter olmasına rağmen derinliğine çok inilmemiş, dönem fazla iyi kavratılamamış, film çoğunlukla müridleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal üzerinden yürütülmüştü. Yine izleyenlerin ise çoğunlukla “yârin yanağından gayrı, herşeyimiz ortak bizim” sloganist  yaklaşım olan Şeyh Bedreddin fanlığı dışında pek bir şey bildiğini  düşünmediğim bir kitle olduğunu varsayıyorum. Elbette istisnalar ve derin okumaları olan insanlar da bu konuda olabilir.
Bir kere filmin ilk hatası Şeyh Bedreddin’i bir alevi şeyhi olarak gösterip semah gösterisi sahnesinin filmde olmasıdır. Elbette dönemde Alevilik, Babıalik, Halfetilik gibi tarikatlar vardır ve birbirleriyle etkileşimi olmuştur ancak Şeyh Bedreddin gençliğinde arkadaşlarıyla birlikte Mevlevi dergahında yetişmedirler ve nitekim  sonraki süreç de dahil zikirlerinde ney, def, bendir gibi Mevlevi ayinlerinde kullanılan enstrümanları kullanmışlardır.  Bedreddin’in gençlik dönemi ise Sultan Murad Hüdevandigar dönemine gelir. Bu dönem Konya ve Mevlevi Dergahı  Karamanoğulları toprağı içerisindedir. Döneme baktığımızda Mevlana torunlarının Karaman Beyleriyle yakınlığını da göz önüne alırsak İmparatorluktan ziyade Şeyh  Bedreddin’in Türk devlet kültüründe Karamanlılardan etkilendiğini söylebiliriz. Sonradan gittiği Memluk Devleti’nin de dönemin bir başka önemli Türk devleti olduğunu biliyoruz. Nitekim Karaman ülkesinden Memluk ülkesine gittiği dönemlerde Memlukluler Karamanlılar’la sıkı ilişki  içerisinde olmuş olup aşağı yukarı benzer zamanlarda Kıbrıs Latin Krallığı’na karşı Karamanoğulları’nın ve Tekeoğulları’nın yürüttüğü savaşta bu iki Anadolu Türk devletine destek olmuştur.  
Şeyh Bedreddin’in Fetret devrinde Mehmed Çeledi’den ziyade Musa Çelebi’nin yönetimine girmesi; Musa Çelebi’nin kazaskeri olmasında Musa Çelebi’nin yönetim anlayışının devşirme sistemden ziyade geleneksel Türk Devleti sistemini tekrar esas kılma üzerine düşünce üzerinde yoğunlaşıldığı varsayılmaktadır. İznik sürgününden kaçan Şeyh Bedreddin’in Musa Çelebi’nin dostluk kurduğu İsfendiyaroğulları’na başta sığınması oradan Kırım’a geçmesi  Musa Çelebi’nin daha Türkçü bir Osmanlı şehzadesi olduğu tezini destekleyebilir. Çünkü biliriz ki Osmanlı kuruluş devrinde daha çok Bizanslılar ile samimiyet geliştirmiştir. Türk devletlerini potansiyel güç olarak görmüş, onların boyunduruğu altına girmekten de başlangıçta çekinmiş; en küçük beylik olması dolayısıyla da saldırmamayı tercih etmiştir.  Buna Şeyh Bedredddin’in dönemin Memluk Sultanının oğluna yaptığı lalalığa da eklersek Anadolu ve Ortadoğu’da olan hakim güç Türk kültüründen yoğun beslendiği söylenebilir ki Tebriz’de Şeyh Bedreddin Timur’la karşılaştığında  Timur’un Şeyh Bedreddin’i yönetiminde görmek istemesinin altında Şeyh Bedreddin’in alimliğini Türk kültürüyle sentezlediğini söyleyebiliriz.
Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa’ya gelince ; Bunlar Şeyh Bedreddin’in dönüş yolunda tanıştığı mücadeleci yiğitlerdir. Bedreddin’den etkilendikleri için müridi olmak istemişlerdi. Hatta Börklüce Mustafa’nın Osmanlı- Karaman savaşında Osmanlı safında savaşıp dönemin Karaman Beyi Alaaddin Ali’yi esir edip Yıldırım  Beyazıd’a getirenlerden olduğu rivayet edilir. Alaaddin Ali’nin kellesini alan Yıldırım’ın cellatının da kellesi aldırması Börklüce’yi oldukça etkilemiştir. Sultan, Paşa , Bey olunca akan sular duruyor düşüncesi zihninde belirmiş ; eşitlikçi hakça bir düzen için kolları sıvamıştır.
Torlak Kemal Manisa’da Saruhanoğulları’nın , Börklüce Mustafa da İzmir’de Aydınoğulları’nın desteğini arkasına kısmen ya da tamamen almıştır. Burada Timur’dan sonra yeniden kurulan Türk Beyliklerinin Osmanlı’ya karşı yeniden var olma çabası temel neden görülür.  Fetret dönemini fırsat bilen Anadolu Türk Beylikleri her ne kadar Çelebi Mehmet’in ipleri tekrar eline aldığını görse de Fatih Sultan Mehmet’e kadar gelinen süreçte bu tip isyanları kendi lehlerine birer fırsat olarak görmüştür. Bir de buna düzene muhalif Memluk-Karaman kültüründen beslenmiş bir lider gelince de  ( Burada Şeyh Bedreddin, Çelebi Mehmed’in rakibi Musa Çelebi’nin divan üyeliği yapmış olması da kuvvetle muhtemeldir ve ayrıca Şeyh Bedreddin isyanı başlatmaktan ziyade başlatılan isyanın sorumluluğunu almıştır.)  görünen toprak isyanı gibi olsa da gerçekte Anadolu Türk Beylikleri’nin yeniden dirilişine destek hareketi gibi adlandırabiliriz. Toprak hareketi noktasına gelince de Aslında Bedreddin ve arkadaşları köylülerin toprağından ziyade Osmanlı’nın fethettiği bölgelerde imtiyazını elinden aldığı insanları desteklemek için köylülerle işbirliği yapmıştır. Çünkü Şeyh Bedreddin’in isyana Balkanlar’dan katılması da bu tezi desteklemektedir. Aynı şekilde fetih olunan Balkan köylerinde de benzer sıkıntılar görünmüş; toprakların fetih olunmadan önceki sahiplerine geri verilmesi için çabalanmıştır. Yine aynı şekilde hareket köylülerle birlikte olduğu için sosyalist bir hareketmiş gibi günümüze yansıtılmıştır.  Peki Bedreddin asılmasaydı ne olurdu?
Bedreddin’in Mevlevi dergahında birlikte öğrenim gördüğü arkadaşlarının Ali Kuşçu’ların , İbni Haldun’ların hocaları olduğunu söylersek herhalde Osmanlı için en azından kuruluş döneminde Osmanlı topraklarından bilim adamı yetiştirebileceğini diyebilir.Biliyorsunuz ki Ali Kuşçu Akkoyunlular’dan Osmanlı ülkesine Fatih zamanında transfer edilmiştir.
 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram