Türklerde Akrabalık Bağları

Tarihçilerin elinde kaynaklar tükendiğinde, efsaneler ve forklor zaman zaman onlara yararlı ışık tutmaktadır.

Eski Türkçede hısımlık (akrabalık) münasebetlerini gösteren kelime sayısı oldukça kalabalıktır.

Zamanımızda, Çuvaş Türkçesi üzerinde yapılan bir araştırmada hısımlıkla ilgili 60 kadar kelime tespit edilmiştir.

Daha geniş bir araştırmada ise bu sayı 90’a ulaşmıştır. Hâlbuki bu kelimelerin büyük bir kısmı gelişmiş batı dillerinin hiçbirinde bulunmamaktadır. Bunlar, batı dillerinde ancak tarifle izah edilebilmektedir.

Eski Türklerde akrabalık bağı, "eçü apa” veya "ata” kelimeleriyle ifade edilen "büyük baba” (dede) ile başlamaktaydı.

"Eçü apa” veya "ata”, babanın babası, yani "dede” olabileceği gibi, ondan önce gelen bütün aile reisleri de "eçü apa” veya "ata” sayılmaktaydı.

Türklerde babaya "kang” veya "ata”, anneye de "ana”, "uma” veya "ög” denmekteydi. Ayrıca hem baba hem anne için "aba” kelimesi de kullanılmaktaydı.

Çocuklar babalarına "atakı”, yani "babacığım”, annelerine de "anakı”, yani "anacığım” şeklinde hitap etmekteydiler.

Üvey baba ise, "ögey ata” veya "kangsık ata” kelimeleriyle ifade edilmekteydi.

Ailede baba ve anneden sonra çocuklar gelmekteydi. Ailenin ilk çocuğuna, -ister oğlan olsun, ister kız olsun- "tun ogul” denmekteydi.

Ayrıca, annenin ilk doğurmuş olduğu kız çocuğu için de "tun kız” ifadesi kullanılmaktaydı. Ailenin en küçük çocuğuna yani son çocuğa "aştal ogul” adı verilmekteydi.

Erkek ve kız çocukların birbiriyle olan hısımlığı ise, "kadaş” (kardeş) veya "kayın” kelimeleriyle ifade edilmekteydi. Bu kelimeler, "kap, zarf” anlamındaki "ka” sözüne "daş” ve "yın” eklerinin gelmesiyle oluşmuş birer isimdir. Çünkü çocuklar doğuncaya kadar aynı rahimde (kap) yaşamaktadırlar. Bundan dolayı Türkçede "ka” (kap) sözü akrabalık ifade eden bir kelimedir.

Türkler, aynı aileye mensup çocukların hısımlığı için sadece "kadaş” (kardeş) kelimesini kullanmakla yetinmemişler; daha başka kelimeler de yapmışlardır. Başka bir ifade ile söylemek gerekirse, onlar, konunun temeline inerek, inceliklerini düşünerek, yeni kelimeler türetmişlerdir.

Bunlar, "karındaş” (=kardeş) ve "kangdaş” (=kardeş) kelimeleridir. "Karın” ve "kang” (=baba) sözlerine "-daş” ekinin getirilmesiyle oluşturulmuş olan bu kelimelerin her ikisi de, tıpkı "kadaş” gibi çocukların hısımlığını ifade etmektedir.

Fakat bunlardan "karındaş” kelimesi, "bir anadan doğmuş olan çocuklar” için, "kangdaş” kelimesi de "babaları bir (aynı) olan çocuklar” için kullanılmıştır.

Son söz; “Sevginin dili yoktur, onu sağır ve dilsizlerde anlar.” Bulmer.

Şerafettin GÜÇ 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram