YUNUS EMRE'NİN İNSAN SEVGİSİ

                                                                                           Necati ALODALI  

            Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devletinin dağılma sürecinde ve en çalkantılı döneminde, Moğollardan kaynaklanan yağma, çapul, iç kavga ve siyasi otorite zayıflığı, halkın kıtlık ve kuraklıktan perişan olduğu bir dönemde yaşamıştır. Bu dönemde, siyasi ve sosyal olayların sonucu hayatlarından bile emin olamayan insanlar arasında huzursuzluk, hoşgörüsüzlük, kavga ve başkalarına karşı kin ve düşmanlık duygularının alabildiğine yayıldığı bir ortam bulunmaktaydı. Böyle bir dönemde Anadolu’nun bağrında Karaman’da yetişip bütün insanlığa seslenen bir duru pınar olan Yunus Emre, Mevlâna Celâleddin ile aynı çağda yaşamış; dini inanç ve yaşayışlarından kaynaklanan misyon ve vizyon olarak da birbirlerinin benzeridir. Her ikisi de bütün insanlığın mutluluğu, barışı, kardeşliği ve huzuru için yazmışlar, söylemişler ve seslenmişlerdir.
Yunus Emre’nin inanç dünyasını, kaynağını Kuran’dan ve Peygamber Efendimizden alan Allah sevgisi, insan sevgisi, müsamaha ve hoşgörü teşkil eder. “Levlake levlak, lemma halaktü’l eflak” “sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” hitabının muhatabı olan Peygamber Efendimize olan sınırsız muhabbetinden dolayı Yunus’a göre dünyanın ve dünyadaki her şeyin yaradılış sebebi insandır. Yunus’un inancına göre insan yaratılmasaydı dünya ve âlemler yaratılmazdı. Çünkü insan, yaratılmışların en şereflisi ve en üstün özelliklere sahip olanıdır. İnsandan başka bütün yaratılmışlar insanların mutluluğu, barışı, kardeşliği ve birbirleriyle dostça yaşamaları içindir.
Yunus Emre’nin bu evrensel düşünce ve mesajları dolayısıyla UNESCO tarafından içinde bulunduğumuz yıl gibi hem 1971 hem de 1991 yılları bütün dünyada “Yunus Emre Yılı” olarak ilan edilmiştir. Ölümünden 600 yıl sonra kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nde sıralanan, insanlar arasındaki eşitliğin, kardeşliğin ve doğuştan sahip olduğu haklarının verilmesiyle Yunus’un mesajları, duygu ve düşünceleri paylaşılmıştır. Evrensel mesajlar veren Yunus’un bu duygu ve düşünlerinin temeli evrensel olan dinî inançlarına dayanmaktaydı. Bu inançlar da insanları kurtuluşa, barışa, kardeşliğe ve sevgiye davet etmekteydi. Onun için Yunus da, dünyaya kavga için değil sevgi için geldiğini; bu dünyayı “dostun-Allah’ın evi” olarak gördüğünü ve bu dünyaya “gönül” yapmaya geldiğini söylemiştir:
Ben gelmedi dava için, Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir, Gönüller yapmaya geldim,

…diyen Yunus, kalbi katılaşmış kimselerden şikâyet ederek onların iyi söz söyleyemeyeceklerini, tatlı bir sözü bile kavga eder gibi söylediklerinden yakınır:
Taş yürekte ne biter, Dilinden ağu tüter
Nice yumuşak söylese, Sözü savaşa benzer

Yunus’un inancına göre insanı ve âlemleri yaratan Allah, mutluluk ve huzurun gönülde-kalpte hissedilmesinden dolayı insanın gönlünde tecelli eder. Allah’ı sevmenin, insanı hırstan, kinden ve geçici heveslerden koruduğu için O’nun tecelli edeceği gönlün de hoş tutulması gerektiğini, başkalarının gönlünü hoş tutmayanların bedbaht olacağını söyleyerek insanları gönüle davet eder:
Gönül Çalabın tahtı, Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı: Kim gönül yıkar ise

                Yunus, insanın olgunlaşması için iç âlemini temizlemesini, kendisine ve insanlığa faydası olmayan işlerden uzak durmasını, gönlünü-kalbini temizlemeden dostun orada tecelli etmeyeceğini, dolayısıyla o kimsenin sevgi ile işi olamayacağı yönünde bizi uyarır:
                İçin dışın mundar iken, Dost neylesin senin ile
Gözün gönlün nefsi hava, Aşk neylesin senin ile

Yunus Emre, insanın herkesle dost geçinse bile bir kişinin gönlünü kırması ile yaptığı bütün ibadetlerin kabul olmayacağını söyler:
Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, Elin yüzün yumaz değil

İnsanın gönlünü yapmanın, gönül kazanmanın Müslümanların Hacca giderek tavaf ettikleri Kâbe’yi bin kere ziyaret etmekten daha iyi olduğunu dillendirir:
Yunus Emre der, hoca! Gerekse bin var hacca;
Hepisinden iyice, Bir gönüle girmektir

Yunus Emre, sahip olduğu sonsuz Allah sevgisi ile bütün insanları da din-dil-ırk ayrımı gözetmeden sevmektedir, bu sevgisi ise onun sınırsız hoş görüsünden kaynaklanır:
Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gördük, Yaratandan ötürü

                Dünyadaki yetmiş iki millet diye söylediği insanları ayırım yapmadan sevmenin öz inancı gereği olduğu ifadesiyle bütün insanlara aynı gözle bakmayan kimseyi dinî olgunluğun en üstü olan evliya bile olsa onu hoş görmez:
                Yetmiş iki millete, bir göz ile bakmayan
                Şer’in evliyasıysa, hakikatte asidir

Yunus Emre’ye göre her insan, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevmeyi ve sevilmeyi hak etmektedirler:
Adımız miskindir bizim, Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız, Kamu âlem birdir bize,

…sözleriyle insanlar arasında ayırım yapılmamasını, özellikle kendisi için istediğini başkası içinde istemesinin inancı gereği olduğunu, diğer dinlerde de böyle olması gerektiğini savunur:
                Sen sana ne sanırsan, Ayruğa da onu san
Dört kitabın manası, Budur eğer var ise

Çünkü insan yaratılış ve ruh yönüyle Allah’tan gelmektedir; O’nun “kün” – “ol” emriyle yaratılmışlardır, o halde insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden ayrı tutulamazlar. Ancak birbirlerini anlamaları, kaynaşmaları ve dost olmaları için sevmeleri gerekir. Yunus’un da dünyası sevgidir,  hep sevmeyi kendine dert edinir ve sevenlere seslenir:
Sözüm el gün için değil, Sevenlere bir söz yeter
Sevdiğimi söylemezsem, Sevmek derdi beni boğar

Yunus, insan sevgisinin kaynağını ilahi sevgiden aldığını “Yaradılanı hoş gör Yaradan’dan ötürü” sözleriyle ifade etmiştir. Yunus’un fikir dünyası Yaratan’ı hoş tutmanın insanı hoş tutmaya bağlı olduğu düşüncesini esas aldığından bu dünyanın geçici olduğunu:
Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler,

…dünya hayatının kısa ve aldatıcı olduğunu:
Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle geldi, bir göz açıp yummuş gibi

…dünya malının mülkünün değersiz olduğunu:
Mal sahibi, mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan.
…sözleriyle sıkça ifade eder.
Yunus, insanlarla iyi geçinmeyi ister, bunun için çevresine hep hoşgörü ile bakar,  onların kendisini yeren kötü sözlerine aldırmaz ve onlar için yine iyi dileklerde bulunur:
Her kim bizi yerer ise, Hak dileğin versin ana
Bizlere taş atanlara, Güller nisar olsun ana

…diyerek doğuştan kardeş olan insanların, birbirini bilmelerinin, tanışmalarının, sevgiye, barışa ve kardeşliğe yol açacağını ifade ederek“Beri gel barışalım-Yad isen bilişelim” der.
Yunus Emre,  insanlar arasındaki “barışmada-bilişmede” dilin-sözün öneminin üzerinde özellikle durur, sahibine göre sözün savaşı bitirebileceğini, yanlış ve yersiz sözün kişiye verebileceği zararları, yerinde ve tatlı bir sözün de her işi yoluna koyacağını söyler:
Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, Yağ ile bal ede bir söz

Yine söylenecek sözün yeri ve zamanının iyi bilinmesi gerektiğini, kimselere kötü söz söylenmemesini; sözün insandaki bütün üzüntü ve sıkıntıları giderici ve insana huzur verici olması gerektiğini söyler:
Kişi bile söz demini, Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini, Sekiz cennet ede bir söz

Yunus Emre,  bu arada kendisini de hesaba çekerek dünya zevkine dalan kimsenin başkalarını unutacaklarını, asıl yapılması gerekenin ise başkalarına el uzatmak, onların derdine çare olmak, kimsesizlerin kimsesi olmak olduğunu hatırlatır:
Bir hastaya vardın ise, Bir içim su verdin ise
Yarın orda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi

Yunus Emre, verdiği evrensel mesaj ve telkinleri öncelikle kendi hayatında uygulamış; yapmadığı ve bizzat yaşamadığı şeyleri kimseye söylememiştir. Yunus, en çok gençleri hedef alır ve onların kardeşlik, huzur ve mutluluklarını daha çok ister. Ölenlere üzülür, hele genç iken ölenlere bir ayrı üzüntü duyar:
Bu dünyada bir şeye, Yanar içim göynür özüm;
Yiğit iken ölenlere, Gök ekini biçmiş gibi

 Dünya hırsı ile birbirlerinin boğazına sarılan, ülkelerin sömürülmesi için savaşlar yapan, milyonlarca insanın açlık, kıtlık ve yokluk içerisinde kıvrandığı günümüzde, insanlık âlemi, gönüller dostu Yunus Emre’ye ve onun gönülleri; iyiye, güzele, doğruya çağıran mesajlarına bu gün dünden daha çok muhtaçtır. Yazımızı Yunus’un veda mesajı ile bitirelim:
Bu dünyadan gider olduk, Kalanlara selam olsun
                Bizim için hayır dua, Kılanlara selam olsun

*Yunus Emre’yle ilgili kaynaklardan yararlanılmıştır.
 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram